Seungminden Jisunga yazılı videoyu açmak için kendimi itiyorum, bir yanımda istemiyor aslında fakat Hyunjinin ısrarı ile aç tuşuna basma kademesine geliyorum, ve bu kademeye günler sonra geliyorum. "Ji, açmayacak misin? Aç bakalım." gülümsüyor bana o güzel dudaklarını kıvırarak, "Hm hadi?"
Bizim, aşağı kattan yukarı kata çıktığımız günden, yani Minho hyung ile Yongboku aşağıda bıraktığımız günden sonra, onları görmüyoruz hiç. Hyunjin, o günün ertesi sabahında aşağı indikten sonra kimseyi göremiyor, odalara baktıktan sonra da birkaç eşya ile gittiklerini farkediyor. Ne kadar süreliğine gittiklerini bilmiyoruz ama uzun süre dönmeyecek gibiler.
Hyunjin ile ben de 1.5 haftadır benim videoyu başlatmaya cesaretim olacağı günü bekliyoruz. Tek video yok, mektuplar da var fakat videoyu açmayı seçiyorum.
Fakat, sonunda o gün geliyor. 1.5 haftanın ardından ben videoyu açma kararı alıyorum. "Ji, daldın gittin." Hyunjin beni düşüncelerimden ayırıyor.
Videoyu başlatıyorum. Gözlerim hafiften doluyor. Vücuduma bir anda soğuk geliyor sanki.
Selam? Jisung? Yoksa Hanji mi demeliyim? Biliyorum biliyorum böyle seslenilmesinden hoşlanmıyorsun ama en azından ben bir istisna olmalıyım değil mi? Neyse...nasılsın? Seni çok özledim biliyor musun? Gerçekten çok özledim. Senden çok haber almaya çalıştım ama alamadım. Yapamadım.
"Hyunjin bak saçlarını ilk zamanlarımızdaki beraber boyadığımız renge boyamış."
"Ya da Seungmin asla rengin akmasına izin vermemiş." diyor Hyunjin. Bunu hiç düşünmediğimi farkediyorum.
Hyunjine anlattığım her detayı, her şeyi böyle iyi hatırlaması o an bana çok garip hissettiriyor, ama iyi bir gariplik.
A-ah sanırım baştan başlamam gerek. Görüntülü konuşmamızı yaptığımız günden bahsetmiyorum bu arada, gittiğim günden bahsediyorum.
Hanji, ailem beni okuldan aldığı günden sonra sana ulaşmaya çalıştım fakat telefonumu kırdılar. Biliyorsun, ailem o kadar da iyi değil.
Sana söylemediğim bir sürü şey olduğu içinde özür dilerim, ama söyleyemedim işte yapamadım üzgünüm. Kendime bile söyleyemezken, kendim bile kabul edemezken.
Kötü bir arkadaşım değil mi?
"Hayır, değilsin Seungmin, kesinlikle değilsin." Ağlamaya başlıyorum.
Öyle diyebilirsin, sorun yok. Biliyorum.
Ama sen benim için en iyi arkadaşsın biliyor musun? Ki tek arkadaşım sendin, her zaman sendin Hanji, fakat ben senin kadar iyi biri olamadım.
Üzgünüm, kendime çok zarar verdim. Kendimi çok yıprattım. Üzgünüm. Bunları görmek istemezdin biliyorum ama kendi çıplak benliğimi sana göstermezsem daha çok sinirleneceğini biliyorum.
Kısa kollu tişörtünden vücudundaki (kollarındaki) morluklara bakıp duruyorum birkaç dakika. Hyunjin ise videoyu durdurmuş, bana bakıyordu. "Ji, istersen izlemeyelim, dinlen sonra? Hem daha bir tane video daha var. Hm?" Kafamı hayır anlamında sallamaya başlıyorum. İzlemek istiyorum, hem de çok. Tekrardan başlatıyorum videoyu.
Nefes alıyor derince, Seungmini ilk defa böyle görüyorum.
Gerçekten özledim. Umarım iyisindir. Bu video içinde başka ne diyebilirim bilmiyorum, fakat başka bir video daha kaydeceğim. Benimle alakalı. Ondan sonra beni anlayacağına eminim.
Hemen izleme o videoyu tamam mı? Biraz dinlen, eğer ben yanındaysam da zaten hemen izlemeyiz biz, kahkaha atıyor ben izin vermem Hanji.
Hanji, eskisi gibi kızamıyorum.
Videoyu bitirmeden önce bir şey söylemek istiyorum,
Hyunjine bakıyorum, onunda gözleri çok endişeli bakıyor.
Jisung, umarım kendine göre birini bulmuşsundur. Ben senden ayrı kaldığım süre boyunca yalnız kalmamanı umdum hep. Sen yalnız kalınca kötüleşirsin Jisung. Ve ben buraya geldim geleli senin gibi birini çok aradım biliyor musun? Ama bulamadım. Senin gibi birini bulamadım. Belkide aramam bir suçtu, bu yüzden Tanrı bana vermedi.
Kahkaha atıyorum, "Sen tanrıya inanmazsın ki aptal." Hyunjin de gülüyor bu dediğime.
Ağlarken bir anda kendimizi gülerken buluyoruz. Hayat da bu şekilde değil mi zaten?
Tek dileğim bu videoyu kapatmadan önce, kendin gibi birini bulman. Benim gibi birini bulma ama ben pek iyi biri değilim, benim gibi birini bulduysan da kaç tamam mı? Oh üzgünüm bugün espri yapma günümde olmalıyım.
Seni seviyorum Hanji. Umarım iyisindir ben varım veya yokum bunun önemi yok. Sen umarım iyisindir.
Şimdi kapatacağım tamam mı? Oh bu arada gerçekten benim gibi birini bulma konusunda ciddiydim. Kaç Jisung.
Kahkaha atıp, bay bay sincap, diyor.
Kapatıyor öylece videoyu.Kahkaha atmaya başlıyorum yine, bu sırada Hyunjin de gülüyor. "Hey, Ji." Ne diyeceğini çok iyi biliyorum. "Hyunjin, hayır sen Seungmin gibi biri değilsin, benzemiyorsunuz?"
"Hey, bunu soracağımı nasıl bildin?"
Sevgilisi olduğumu unutuyor bazen. "Hyun, ben senin sevgilinim unuttun mu?" Gülüyor.Bir şekilde günü bitiriyoruz.
"Ji, öyle sorduğum için alınmadın değil mi?""Hayır, eski ben olsa alınırdı ama çok yol katetmişim sanırım yani sorun yok. Hem o niyetle sormadığını biliyorum nen. Çiğerini bilirim be ben senin."
Sarılıyoruz. Portakal kokusu ile mest oluyorum yine. Hayatın çok garip olduğunu düşünüp duruyorum o portakal kokusunun içinde, neler yaşadığımı, yaşadığımızı düşünüyorum. Kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum.
[Yeni bölüm! Umarım beğenirsiniz. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bu bölümde Seungminin bir tane videosuna Jisungun tepkisini yazdım. Yorumlarınızı bekliyorum. Güzel günler dilerim. Su içmeyi unutmayın ve yeterli beslenmeyi tamam mı? Bu hikayedeki Jisung ve Hyunjinin birlikte olduğu anlar kadar güzel geçsin gününüz <3 yalnız olmadığınızı da unutmayın. Diğer bir bölümde görüşmek üzere💓]
[Ayrıca başka bir hikayeye bakmak isterseniz iki tane bitmiş kitabım ve diğer kitaplarım var. İsterseniz onlara bakabilirsiniz💓 ]
[Sizi seviyorum, tekrardan en kısa zamanda görüşmek üzere.]
han - wish you back
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iktsuarpok : minsung
Fanfictiondün bana saçımın çiçekler gibi koktuğunu söyledin, ve bugün seni bir papatya'nın üstüne basarken gördüm