Her zaman üzülmekten korkmuş biriydim. Mutlu olurdum daha sonrasında üzülüp dibe batardım. Bu Minho Hyungun beni defalarca kırması yüzündendi. Biliyorum. Bir zamanlar onu çok sevmeme rağmen bana yaptıklarını bir türlü affedemiyorum, atlatamıyorum. Eskiden onu affedebilen kalbim artık son zamanlarda bunu yapamıyor, güçsüz düşüyor bu konuda. Hele ki son yaşadığım olay dolayısıyla iyice soğuyorum ben.
Hyunjin...iyi ki hayatımda. Onunla birlikte iyileşiyorum, kendime geliyorum. Hissediyorum.
Hyunjinle konuşuyorum başıma gelenleri, onun beni anlayacağını çok iyi biliyorum. Her zaman anlamaya çalışıyor, yanımda oluyor.
"Hyunjin sana bir şey diyeceğim." Yatakta ikimiz uzanıyoruz. Yatağım iki kişilik olduğu için geniş. Hyunjin ile tavana bakıyoruz genel olarak. "Söyle." Dudaklarımı ısırıyorum. "Bugün birkaç olay oldu, Minho hyung ile alakalı." Hyunjin yataktan doğruluyor, bana bakmaya başlıyor. Yüzümü ona çevirdiğimde ise yüzünde endişeden başka bir şey göremiyorum. "Anlatabilirsin."
Anlatmaya başlıyorum, Minho hyung ile konuşmalarımı, şu mavi saçlı çocuğun olayını. O olayda biraz duraksıyor. "Minho hyungun çıktığı biri var mı yok mu anlayamadım?" diyor Hyunjin. "Bilmiyorum." "O kadar laf ettikten sonra erkek olmasına şaşırmadım. Neden biliyor musun çünkü ne ekersen onu biçersin. Büyük ihtimalle Seung bile kız değil. Seung dediğin kız bir oyun ise?" diyor. Aklımı çelecek şeyi söylüyor bana bir anda.
Hiç bu ihtimali düşünmemiştim. Fakat konuştuğumuz konulardan, davranışlarından buna bir olasılık verebilirim.
Böyle bir şeyi yapmasını geçiyorum, neden diye sorguluyorum kafamda.
"Hey, ji! Şeyi düşün, hareketlerini anlattığına göre başından beridir Seung ile ilgili garip davranıyor değil mi?" yutkunuyor, "Kyungoo teyze nasıl tepki verdi hatırlıyor musun güya Seung denilen kız geldiğinde. Bir şeyler sakladığından eminim."
"Hm. Olabilir. Sadece söylemek istemiştim. Söyleyince rahat hissediyorum. Bir şeyler saklamak istemiyorum senden Hyun." Gülümsüyor bana. Gözleri kısılıyor.
"Sorun değil. Anlatmanı seviyorum. Söyle. Anlıyorum seni ve şey diyeceğim sen ne hissediyorsun onun hakkında?"
"Hiçbir şey. Sadece kırgınım o da normal değil mi?" Kafasını sallıyor, onaylıyor beni.
Biraz sessiz kalıyoruz. Saat akşam onbir civarı. Kapımız kitli. Mum yanıyor. Kiraz aromalı mum. Hyunjin, bu mumumun kokusunu çok seviyor. Kendisi bana aldığı için olabilir.
"Ji."
"Efendim?"
Ona bakıyorum. Üstünde bir şey yok altında sadece şort var. Benim üstümde ise hoodie ve eşofman var.
"Sana sarılabilir miyim?"
"Sormana gerek yok Hyun."
Sarılıyoruz, kollarını söyle sıkı sarıyor ki, kokusunun üstüme geçtiğine o kadar eminim ki.
"Hyun, iyi misin?" Daha sıkı sarılıyor. "Öyleyim sadece biraz yorgunum." Ayırıyorum bedenlerimizi saçlarını okşuyorum, geriye atıyorum gözünün önüne gelen saçları. O kadar güzel biri ki kendime anlatamıyorum."Anladım."
Aramızda sessizlik oluyor. O kadar güzel bir sessizlik sadece gözlerimize bakıyoruz. Dakikalar boyunca sadece gözlerimize bakıyoruz biz.Sessizliği o bozuyor.
"Ji." Böyle demesini çok seviyorum.
"Efendim." Gözlerimiz birbirine kenetli.
"Seni öpebilir miyim?"
Kafamı sallıyorum. Onaylıyorum onu.Dudaklarını dudaklarımın üstüne getiriyor ve öpüşüyoruz. O kadar tatlı bir öpüşme ki mest oluyorum. Yumuşacık öpüyor, nazik bir şekilde. Dudaklarındaki parlatıcının o portakal tadını alayım diye yapıyor sanki. Zerresine kadar hissediyorum dudaklarının aromasını. Benim dudaklarımdaki kirazlı parlatıcı ile portakalın uyumu, muhteşem.
Ayrılıyor dudaklarımız en sonunda.
Aynı anda,
"Bu tat, muhteşem." diyoruz. Ardından tekrardan buse konduruyoruz dudaklarımıza.
Sarılıyoruz o gece. Sımsıkı. Boynuna yerleştiriyorum kafamı, o güzel kokuyu iyice ciğerlerime hapsetmek için. Uyuyoruz sarmaşık gibi sarılı bir halde. Ben pişman değilim. O pişman değil.
Uzun zaman sonra hissettiğim ve kaybetmeyeceğimden emin olduğum bu mutluluğu diplerimde yaşıyorum.
Hak ettin Jisung. Bunu dibine kadar hakettin.
Mutlu olmam için bu kadar acı çekmeme gerek yoktu ama yine de sorun değil. Mutluyum. Pişman değilim. Hyunjinleyim.
Minho hyung ne yapıyor diye düşünmüyorum çünkü gerek yok. Kiraz kokulu şeyler artık onu hatırlatmamaya başlıyor yavaşça. Ben artık mutluluğumu düşünüyorum. Minho hyung da umarım mutlu olur diye düşünüyorum. Öyle olmasını istiyorum.
Tabii ben bunları düşünürken mavi saçlının hayatımı tam ben bulmuşken biraz zora çekeceğinden habersiz oluyorum. Beni çok şey bekliyor, bildiğim ve bilmediğim ama ben anda kalıp portakal kokusunu içime çekmeyi tercih ediyorum.
"Herkese yeni bölümden merhaba. Uzun zamandır Türkiyede olan olaylardan ve bir takım sebeplerden dolayı aktif olamadım. Umarım herkes iyidir. Bunu dedikten sonra, nasıl olduğunu sormak istiyorum. Her şey umarım az da olsa yolundadır. Yolunda olmasa bile patikayı bulacağınıza eminim. Kendinize dikkat edin. Su içmeyi unutmayın. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. Diğer bir bölümde görüşmek üzere. Sizi seviyorum. Bunu unutmayın."
💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iktsuarpok : minsung
Fanfictiondün bana saçımın çiçekler gibi koktuğunu söyledin, ve bugün seni bir papatya'nın üstüne basarken gördüm