Minho Hyung ile aynı zamanda hiç yatmazdık, her zaman farklı saat dilimlerinde odalarımıza (o odasına ben çatı'ya) çekilirdik, fakat günlerden perşembeydi sanırım Minho hyung afalladığını görüyorum, özelliklede hissediyorum.
"Ben yatıyorum."
"Ben de yatıyorum Kyungoo teyze!"
Koridorda yürürken daha önce hiç kullanmadığım fakat bana Kyungoo teyze tarafından verilen odanın kapısının önüne doğru ilerliyorum.
Tam açacakken bir ses beni engelliyor.
"Uh bekle...çatıda yatmıyor muydun sen?"
Göz göze geliyoruz.
"Yatıyordum da, öyle işte."Bakışları meraklı gözüküyor.
"Yani...severdin sen diye dedim. Her gece yatmadan önce gökyüzüne bakardın ya o yüzden?""Evet ama eskisi gibi hissettirmiyor artık yani...bilmiyorum."
Omuzları düşüyor.
"Uh tamam iyi geceler.""Sana da."
Gitmeden yine beni mahveden bir şey söylemeyi de unutmuyor.
"Unutma yarın Seung gelecek.""Tamam sorun değil zaten Seungmin'in evine gideceğim rahatça teyzem, sen, Seung takılabilirsiniz." diyorum. Moralim bozuk, suratımı asmamaya çalışıyorum.
"Bunu demek istemediğimi biliyorsun Jisung."
Cevap vermemeyi seçip odaya giriyorum.
Kapıyı kapatıp ve arkasına çöküyorum.'Bilmiyorum. Hayır bilmiyorum. Neyi imâ ettiğini ve seni...artık tanıyamıyorum hyung,' kafamı kapıya sertçe yaslıyorum. 've bu canımı günden güne daha çok yakıyor.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iktsuarpok : minsung
Fanfictiondün bana saçımın çiçekler gibi koktuğunu söyledin, ve bugün seni bir papatya'nın üstüne basarken gördüm