3

42.4K 1.5K 194
                                    

Ben hâlâ camdan dışarıyı seyrediyordum ve ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum fakat güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı.
Bir süredir ayakta olduğum için bacaklarım ağrımaya başlamıştı.

Oflayarak yüzümü sıvazladığım sırada kapım tıklanmıştı. "Gir." Dediğimde Kaya Bey'in geldiğini görmüştüm.

"Kızım erkek kardeşin ve Özgür Ağabey'in geldi. Aşağıdalar, tanışmak istersen eğer..." Her ne kadar birileriyle tanışma havamda olmasam bile nugün yaptığım uzun konuşmadan sonra olumsuz bir cevap verseydim uygun olmayabilirdi.

Kaya Bey'in arkasından ben de odadan çıkmıştım. Doğruyu söylemek gerekirse gergindim çünkü nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Salona vardığımızda koltukta oturduklarını görmüştüm, zaten fotoğrafta yüzlerini az çok hafızama kaydetmiştim. Ailede birbirine benzeyen de vardı, benzemeyen de. Özgür Ağabey, Eren Ağabey ve ben Dila Hanım gibi sarışındık. Emir ve İlker Ağabey kumraldı galiba. Erdem Ağabey ise esmerdi.

Kendi kendime konuşmayı şimdilik bir tarafa bırakmaya karar vermiştim.
"His."
Emir hafifçe tebessüm etmişti; "Ben de Emir." Açıkçası biraz da olsa sert çıkışmasını falan bekliyordum ama beni şaşırtmıştı.
Şaşırdımı Özgür Ağabey fark etmiş olmalı ki; "Hiç öyle bakma, ailenin iyimser olan çocukları biziz, sen asıl aklındaki tepkileri diğerlerine bırak. Gerçi İlker Ağabey'imin de sana önyargı ile yaklaşacağını sanmıyorum."

Gülümseyip kafamı sallamıştım.

Emir ayağa kalkıp yanıma adımlamıştı. "Yürüyüşe çıkmak ister misin?" Diye sorduğunda birkaç saniye düşünüp ardından kafamı sallayarak kabul etmiştim.

Daha sonra üstümü işaret etmişti. "İstersen sana giyebileceğim rahat bir şeyler verebilirim. Pantolonla rahat etmeyebilirsin."

"Olur, teşekkür ederim." Dediğimde asansöre binerek ikinci kata gelmiştik. Emir'in odası olarak tahmin ettiğim kapıdan içeri girdiğimizde odaya üstün kötü göz atmıştım.
Odada dikkatimi çeken şey oyuncu bilgisayarı ve monitörler olmuştu.

"Yayıncı mısın?" Diye sorduğumda yüzüme kısaca bir bakıp; "Hayır, arkadaşlarımla sık sık online oyunlar oynarız. O yüzden." Dediğinde "İyiymiş." Demekle yetinmiştim.
Emir'in dolabından seçtiği tişört ve eşofmanı alıp bana verilen odaya gitmiştim. Açıkçası Emir'in tarzını bayağı beğenmiştim, hoştu.
Arada sırada ondan tişört almayı aklımın bir köşesine yazmıştım.

Kendime, odanın bir köşesinde bulunan boy aynasından son bir kere bakıp çıkmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendime, odanın bir köşesinde bulunan boy aynasından son bir kere bakıp çıkmıştım.
Salona tekrar gidiyordum çünkü Emir 'Salonda buluşalım.' demişti.

Salona vardığımda Özgür'ün hâlâ aynı koktukta oturduğunu görmüştüm, beni fark etmemişti. Telefonuna bakıyor, arada kaşlarını çatıyor ve arada ise dudaklaeını büzüp daha sonra hafifçe tebessüm ediyordu.

Sorunun ne olduğunu ona sormayı düşünüyordum. Böylece iletişim sorunumum birazını çözebilirdim.

"Bir şey mi oldu?" Dediğimde irkilip bana dönmüştü. Konuşmamış ve susmuştu. Galiba anlatıp-anlatmamak arasınsa gidip geliyordu. En sonunda anlatmakta karar vermişti ki yanını 'pat pat'layarak gelmemi işaret etmişti.
Ben de hafif bir tedirginşikle gösterdiği yerin yaklaşık iki karış uzağına oturmuştum.

Bana gülümseyip elindeki telefonunu ikimizin ortasına bırakmıştı. Telefonun ekranına baktığımda kahverengi saçlı ve neredeyse Dünya Güzeli olan bir kızı görmüştüm. Özgür Ağabey'le aşağı yukarı yaşıt gibi duruyordu. Kıza bakmayı kesip dudağıma küçük bir tebessüm yerleştirip gözlerimi Özgür Ağabey'e çevirmiştim. Bana güvenmesini istiyordum.

Sonunda derin bir nefes alıp; "Melis Duran." Demişti. Merakım git gide artarken kaşlarımı kaldırmış devam etmesini bekliyordum. "Altı aydır onu izliyorum. Yani daha doğrusu; altı aydır onu izliyorum ve beş ay önce de onu sevdiğimi fark ettim." Dediğinde dudaklarım 'O' şeklini almıştı ve galiba bu hareketim onun komiğine gitmiş olmalıydı ki kısık bir şekilde gülmüştü.

Tamam, şuana kadar gayet iyi gidiyorduk. Tek sorun; benim konuşmamamdı.

Sessizliğe gömüldüğümğzde bazı sorularım askıda kaldığı için konuşmaya karar vermiştim.

"Ona açılmayı denedin mi?" Diye sorduğumda kafasını hayır anlamında sağa sola sallamıştı.

Bu sefer "Neden?" Diye sormuştum.

"Çünkü alacağım cevaptan korkuyorum." Diyip bakışlarını ellerine çevirmiş ve parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Bu yaptığını çok tatlı bulurken tebessümüm büyümüş ve gülümsemeye dönüşmüştü.

"Senim gibi birini reddedecek bir kız olduğunu sanmıyorum ama hareketlerini bir süre izlemekte fayda var. Sana yardı etmeme izin verir misin?" Evet, bunları ben demiştim. Hani iletişim sorunları olan ben. Sanırım biraz hızlı kararlar veriyordun fakat elimde olmadan yapıyordun.
Özgür Ağabey'i sevmiş ve samimi bulmuştum.

Dediklerime karşın gözlerini hızlıca gözlerime çıkardığında heyecanla; "Bunu yapar mısın?" Diye sormuştu.
Bu çocuksu heyecanı aşırı masum dururken kıkırdayarak kafamı evet anlamında sallamıştım.

Bi anda ne olduğunu anlamadan kollarını bedenime sarmıştı. Ellerim ne yapacağımı bilmezken havada aslı kalmıştı. O da ne yaptığının farkına varmıi ki geri çekilecekken bu sefer ben ona kollarımı sarmıştım.

Sarılmayı çok severdim, her ne kadar gerçek sandığım annem ve babam halamın vefatından sonra benden hoşlanmasa bile daha önceleri beni çok sever ve üç kişilik sevgi yumağına hapsederledi, buldukları her an beni sarıp sarmalar ve öpücüklere boğarlardı.

Onları seviyordum, eskiden.

Şimdi ise bugün tanıştığım biyolojik ağabeyime sarılıyordum. Umarım buna yaptığıma pişman olmazdım.

,,

akşam üstüne doğru bir instagram bölümü paylaşacağım, karakterler zihninizde kolaylıkla canlansın diye. eğer sevmezsemiz de aklınızdakilerle devam edersiniz 💜

bu arada yazım hatası olabilir bölümü hiç kontrol etmeden paylaşıyorum.

hissiz' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin