14

18.5K 995 56
                                    

Emre elindeki valizleri önce yere bırakmış ardından gözlerini ailenin üstünde gezdirmişti. Ben diğerlerine göre daha kısa ve arkada olduğum için beni görememişti. "O, gelmedi mi?" Benden, Erdem Ağabey'den ya da bir başkasından bahsediyor olabilirdi. Emir; "Kim, gelmedi mi?" Diye sormuştu. "Gerçek biyolojik kız işte." Bunu derken sıkıntıyla ensesini kaşımıştı. Elimi kaldırıp "Geldim." Demiştim. Ama beni hâlâ görememişti rezillik. Üstümde kapüşonlu olsaydı kapüşonunu yüzümü kapatacak şekilde iki ipinden çekip giderdim. En sonunda küçük bir kıkırtının ardından; "Bu kadar kısa bir ikizim olacağını düşünmemiştim açıkçası." Kaşlarımı çatmış, bir elimi belime koymuştum. "Ben de bu kadar kaba bir biyolojiğimin olacağını tahmin etmemiştim. Ayrıca bir metre altmış dokuz santimim, zorlasam bir yetmiş olacağım yani. Uzun olan da sizsiniz, korkuluk gibi!"  Yine gülmüş; "Aynen, aynen ondan." Demişti. Elini uzatıp eğilerek yüzlerimizi eşitlemişti. "Emre." Elini tutmuştum, "His Hira." Kaşlarını kaldırmış ve yüzüme bakıyordu. "İsmini kim koymuş?" Diye sormuştu. Şurada şu muhabbet de... "Halam koymuş." Deyip kocaman gülümsemiştim. 

Artık halamdan bahsederken gözlerim dolmuyordu çünkü o benim için acı kaynağı değildi. O yüzden de onun, benim halam olduğu için mutlu olmayı kendime hatırlatıyordum.

"Güzelmiş." Kafamı sallayıp; "Öyledir, teşekkürler." Diyerek mütevaziliğimi konuşturmuştum. O da kafasını varla yok arası sallamış ve Emir'in anına gidip saçlarını karıştırıp sarılmıştı. Emir de kollarını ona dolayınca bir süre öyle durmuştu. Ayrıldıklarında Emir saçlarını düzeltirken; "Bir ablam, bir sen sırayla saçımı dağıtmak için anlaşmış gibisiniz." Bu dediğine ikimiz de güldüğümüzde Emir ise kafasını onaylamaz şekilde sağa sola hafifçe sallamıştı. Özgür Ağabey ve İlker Ağabey'le de sarılmış ardından diğerlerinin yüzüne bakma zahmetine bile girişmemişti. Annem ve Eren Ağabey, Emre'nin yüzüne bile bakamıyordu. Babam ise göz göze gelmemeye çalışıyordu. Bilmediğim bir şeylerin olduğu apaçık ortadaydı.

Babam gidelim, tarzı bir şeyler söylediğinde havaalanından çıkmış ve arabaya binmiştik. O kadar kişi bir arabaya nasıl sığdığımızı ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.

Eve varmamıza yirmi dakika gibi bir süre kaldığında çıt bile çıkmayan arabada telefonumun melodisi yükselmişti. Gözler beni bulduğunda utana sıkıla cebimden telefonumu çıkardım, Ulaş ve Kerem konferans şeklinde arıyordu. İkisi çok iyi arkadaş olmuştu. Hafifçe tebessüm edip telefonu açtım. Telefonu kulağıma götürdüğümde arabadakilerin bana baktıklarını görmüştüm. Şimdi ikisini açıklayamazdım, konuşmadan sonra söylerdim.

"Efendim?" Dediğimde ikisi de konuşmaya başlamıştı en sonunda Ulaş, Kerem'e bağırdığında telefonu kulağımdan çekip yüzümü buruşturmuştum. Tekrar kulağıma götürdüğümde bu sefer Kerem ağlıyordu, kahkahamı tutamamıştım. Kesik kesik nefesler alırken; "Kerem ağlıyor musun cidden? Ulaş sen de niye ağlatıyorsunuz?" Kerem, "Bu Ulaş var ya çok gıcık.  Sen bununla nasıl arkadaş olabilirsin acaba Hissiz'im?" Bana okulda bir keresinde bir kavga sırasında birisi Hissiz, demişti. Açıkçası o an pek hoşuma gittiği söylenemez ama daha sonra bir-iki defa Kerem öyle deyince hoşuma gitmeye başlamıştı. Zaten Kerem de art niyetle söylemiyordu.

Bir beş dakika daha konuşmaya çalışmıştım. Evet, çalışmıştım çünkü birbirlerine laf atıp duruyorlardı. İyi arkadaş olduklarını söylemiştim değil mi?...

Konuşamayınca sinirlenip çağrıyı sonlandırmıştım. Hâlâ bana sorarcasına bakıyorlardı, onları çok takmayıp yanımda oturan, Emir ve Emre'ye hitaben; "Çok iyi çocuklardır, tanışmak ister misiniz?" İkisi de onaylayınca yine sessizliğe gömülmüştük...

,,

Dışarıdaydım bugün, o yüzden pek vaktim yoktu. Önümüzdeki hafta da yurt dışından halamlar geleceği için aktiflik düşmesin diye hafta sonu bölüm yazıp depolayacağım qölöwdşğş. Bir sonraki bölümü yarın atacağım. 💗

12K!🥺🤧💚

hissiz' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin