20

14.4K 739 269
                                    

"Ama bu nasıl olur? Üstüne üstlük sen de buradasın?! Kamera şakası falan mı bu?" Şok üstüne şok geçiriyordum. Bütün vücudumun titrediğini hissetmiştim.

Karşımda duran üç kişiyi bir süre daha inceledikten sonra kucağındaki bebeği yanımdaki adama uzatıp. "His, bana sarılmayacak mısın?" Göz pınarlarından tek tek düşen damlalar yanaklarından aşağıya düşüyordu. "Ama böyle bir şeyin imkanı yok!" Yüzüne bakıp sonunda dayanamayarak kollarımı sıkıca ona doladım. 

"Hala, iki defa mı öldün yani? Şaka mı yapıyorsun?" 

Gördüğüm kişiler; Öldüğünü sandığım halam-aynı zamanda yengem çıkmıştı-, küçük kızı ve Emir'di.

Halamı gördüğüme çok şaşırmıştım, tabii Emir'i de gördüğümde dilimi yutacaktım. Halamdan ayrılıp yanımdaki adama dönüp, "Hani sadece Emre ve Özgür Ağabey iyiydi?" Adam omuzlarını silkip; "Öyle zaten." Emir'i işaret ettiğimde 'haa' diye bir nida çıkardığı ve konuşacağı sırada konuşmasına izin vermeyip elimle bir dakika anlamında işaret yaptım.

"Evden çıkarken telefonu sıfırladım ve tamamen kapattım ama odada bırakmak istemedim, ne yapacağım?" Deyip cebimden telefonumu çıkardım. Adam yüzünü buruşturup; "Akıllıca ama telefonun ahı gitmiş, vahı kalmış zaten. Bana ver, ondan kurtulmalıyız." Dediğinde kafamı sallayıp telefonu ona uzattım, önce sim kartını çıkarmış ve eline eldiven takmış parmak izi bulunduğu yerleri silmiş ardından camdan dışarıya sallamıştı. Camı kapatıp eldivenleri cebine sıkıştırıp sim kartını kırmış, dört parçaya ayırmıştı. Emir'e dönüp, "Sen zaten daha öncesinde halletmiştin?" Dedi teyit etmek istercesine. Emir de kafasını sallamıştı.

Adama dönerek; "Sen kimsin?" Dediğimde bana bakmış ve cevap vermeden önüne dönmüştü. Kaşlarımı çatıp ona bakmayı sürdürmüştüm.

Hâlâ önüne bakarken, "Ander." Kaşlarımı kaldırarak; "Yabancı olabileceğini düşünmemiştim." Bana dönüp hafifçe tebessüm etmiş, "Ben de senin yabancı olacağını düşünmemiştim, Mencia." "Pardon, Mecia kim?" Tekrar önüne dönmüşü. "Benim vaftiz kızım. Yani sensin." Hiddetle koltukta dikleşmiş sözde Ander denilen adama bakmıştım. "Şaka mı?" Dediğimde halam bana bakıp sakin olmam gerektiği tarzında birkaç şey söylemişti. Derin bir nefes bırakarak arkama yaslanmış ve dışarıyı izlemeye başlamıştım.

Issız bir yerin ortasında duran neredeyse yirmi-otuz katlı gibi duran binanın yanında durduğumuzda kapılarımız açılmıştı, inmemiz söylendiğinde önde Ander arkasında da biz olmak üzere binadan içeriye girmiştik. Bir çalışan bizi asansöre doğru yönlendirmişti, Ander otuz sekizinci kata basmış ve geri çekilmişti. Tuşlara bakılırsa otuz sekizinci kat son kattı. Yukarı çıkarken Emir tam yanımda duruyordu, istemsizce elini tutmuştum. Evet, o kadar dengesiz bir insandım ki bir kişinin bir cümlesiyle kardeşimden şüphe duyup daha sonra yine bir cümle ile kardeşime koşuyordum. Fakat aklım o kadar doluydu ki bu şuan sorgulayacağım en son şeydi.

Asansörden indiğimizde bir görevli yanımıza gelmiş ve Ander'ın eline beyaz bir zarf bırakmış ve tam karşımızda duran demir kapının yanına gitmişti. Görevli kapıyı aralarken ben de Ander'a bakıyordum. Zarfı açmış ve önce halamın eline iki tane kimlik bırakmıştı daha sonra bize doğru bakmış ve eliyle yanına gelmemiz için işaret yapmıştı.

Yanına gittiğimizde bizim de elimize iki tane zarf bırakmıştı. Kendiminkine baktım; 'Mencia Jackson' az çok neler olduğunu anlamıştım. Daha sonra Emir'in kimliğine baktım, 'Jorge Jackson' güzeldi.

Kapının ardında duran helikoptere binmek içim çatıya çıkmıştık. İlk başta Ander binmişti, hemen arkasında ben olduğum için helikopterin kanatlarına bakıp; "Baştan söyleyeyim, İngilizce'm pek sağlam değildir."

,,

Elite'i izleyen ben değilim fakat arkadaşım seviyor aşğklflspöp. Umarım kitabın içine etmiyorumdur 🤷‍♀️

hissiz' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin