9

22.5K 1K 149
                                    

"Hayır, ağabey biraz sağa. Bak iki parmak üste al. Biraz daha sağa! Oha o kadar da değil hafif sol yap." Özgür Ağabey'e tablo astırıyordum ve bıkmış gözüküyordu.

"His, Allah için yeter. Kolum koptu." Onu takmayarak; "Azıcık alta kaydır."
Oflayıp dediğimi yaptı. "Heh! Şimdi oldu. Teşekkür ederim ağabeyciğim." Dedim tatlı çıkarmaya çalıştığım sesimle.

"Rica ederim de bitti değil mi?" Odanın kapısına gelip odaya baktım. Çok güzel olmuştu. "Bitti, bitti. Sen gidebilirsin."
"Beni kullandın atıyorsun yani?" Dedi alınmış bir şekilde. "Ne münasebet canım? Çelik çiçek falan mı takayım? Valla çiçekle böcekle uğraşamam ama..." Deyip yanına gittim kollarımı ona sarılıp yanağını öptüm. Kesinlikle manyaktım. On saniye önce yaptığım bir şey için şuan utanıyordum. Kollarım hâlâ aynı konumdayken aceleyle geri çekilip; "Hadi iyi geceler. Kış kış!" Arkasından itekleyip odadan dışarıya çıkarttım tabii o istemeseydi bunu yapamazdım çünkü benim en az iki katımdı.

Kapının arkasınsan güldüğünü duyuyordum.

Telefonumu masanın üstünden alıp saate baktım; gecenin ikisiydi! Saatlerce odayla fark etmiştik ve Özgür Ağabey'e gerçekten doğru dürüst teşekkür etmeliydim. Trip falan işin goy goyuydu..

Leş gibi ter koktuğum için yıkanmak şarttı çünkü diğer türlü asla rahat edemezdim.

Yarın da okula gitmeyecektim annem okulumun müdürünü aramış ve şuanlık gelemeyeceğimi falan söylemişti.

Yıkanıp üstümü giyindikten sonra telefonumun bildirimlerini kontrol etmiş ve sınıf grubunda konuşulan üç bin altı yüz seksen dört mesajı tek tek olmasa da aralardan okumuştum. İşsiz değildim. Tam WhatsApp'tan çıkacaktım ki bildirim gelmişti.

-
Bilinmeyen Numara: Merhaba His

Bilinmeyen Numara: Ben Ulaş

His: Hangi Ulaş?

Bilinmeyen Numara: Hani şu mahallede zorbalığa uğrayan ve kendinden yaşça büyük çocuklar tarınfan ağlatılan tombul çocuk.

His: Hadi canım!

His: Ciddi misin?

Bilinmeyen Numara: Evet

His: Peki bana doğru söylediğini nereden bileceğim?

Bilinmeyen Numara:

Bilinmeyen Numara: Şu mavi boncuklu olanı sen bana vermiştin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bilinmeyen Numara: Şu mavi boncuklu olanı sen bana vermiştin.

Bilinmeyen Numara: Hatırladın mı?

His: Ben sana sonra yazarım,

His: Ulaş.

Bilinmeyen Numara: İyi geceler.
(görüldü ✓✓)
-
Ulaş eskiden aynı mahallede olduğum çok yakın bir arkadaşımdı ki ona hediye ettiğim kolyeyi halam yapmıştı. Halamı kimseyle paylaşamazdım ama Ulaş'la anlaşmasını çok severdim. Değerli birisiydi.

Rehbere girip Ulaş'ı kaydettim. Numaramı nereden bulduğunu da sormayı aklımım bir köşesine not edip telefonu şarja taktım. Ve gözlerimi kapattım.

Bu sabah diğer günlerin aksine Emir beni uyandırmıştı. Emir'le aramız hâlâ aynıydı, birbirimizi görmezden geliyorduk. Kendisi bilirdi.

Üstümü giyinip direkt yemek odasına gitmiştim.

(Kafam çok karıştı yarım saattir 'önceki bölümlerde hangi kombini kullanmıştım' diye düşünüyorum ve diğer bölümlere bakmaya da üşeniyorum açıkçası, daha önce bunu kullanmışsam kafanızdan bir şeyler uydurun lütfen<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Kafam çok karıştı yarım saattir 'önceki bölümlerde hangi kombini kullanmıştım' diye düşünüyorum ve diğer bölümlere bakmaya da üşeniyorum açıkçası, daha önce bunu kullanmışsam kafanızdan bir şeyler uydurun lütfen<3.)

Kahvaltımı hızlıca yapıp tekrar odama çıkmıştım. Ulaş'la konuşmuştuk aynı şehirde olduğumuzu öğrenmiştik ve onunla buluşmak için izin almaya gidiyordum. Annem evdeydi, Kaya Bey sabah erkenden şirkete gitmiş.

Annem mutfakta kahve yapıyordu. "Dila Hanım..." Dediğimde bans dönmüştü; "Efendim kızım."
"Arkadaşımla buluşacaktım da, olur mu?" Başını sallayıp; "Olur bir tanem, bir şer olursa haber ver tamam mı?" Tamam deyip teşekkür etmiştim.
Şöför bıraksın, falan demişti ama ben itiraz edince sen bilirsin diyerek ısrar etmemişti.

Otobüs kartımı cüzdanımın içine koyup cüzdanı da gelişi güzel çantanın içine fırlatmıştım ve annem para vermişti, bunu reddetmemiştim çünkü param yoktu.

Otobüs durağına yürürken bir yandan kulakğımı takıyordum bir yandan da uygulamadan otobüsün nerede olduğuna bakıyordum. Şanslıydım ki en geç on dakikaya gelecek gibi gözüküyordu. Otobüs durağına vardığımda sırt çantamdan kartımı çıkarıp avucumun içine hapsettim bir de yola düşerdi üstünden araba geçerdi paramparça olurdu...en büyük korkum olabilirdi. Zaten otobüste rezil olmakla ünlüydüm ve bu rezil ünüme ün katmak isteyeceğim son şey bile değildi.

Yaklaşık bir sekiz dakikanın sonunda otobüs durağa vardığında kartı okutup boş olan cam tarafı koltuklardan birine oturmuş ve sırt çantamı da kucağıma koymuştum. Şarkı devam ederken ben de dışarıyı izliyordum.

,,
Sevmediğiniz veya 'şöyle olsa daha iyi olur'dediğiniz bir şey olursa söyleyebilirsiniz. 💗

hissiz' ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin