Emir'den
Toprak' un kaçırılma olayını sadece eniştelerim biliyordu. Kimseyi düğün telaşı içinde gereksiz yere germek istemedim, Elvan anneye ( Toprak'ın annesi) de anlatmadık elbette.
Toprak' ın evini boşalttık. Eşyalarını bizim eve taşıdık, evlendikten sonra yaşayacağımız evin en üst katına yerleştirdik. Malum kalabalık aileydik, bir arada yaşıyorduk, bekarken kullandığım oda bizim için uygun değildi. Üst katı yeniden dekore ettirmiştim. Yatak odasının içinde, giyim odası ve ebeveyn banyosu düzenlendi. Salonumuzun bi köşesine bar ve ufak amerikan mutfak koyduk. L tipi koltuk Toprak'ın zevkine göre idi. İki ayrı çalışma odası ayarladık, Toprak' ın odası müzik stüdyosuna çevrildi. Benimkine ise çalışma masam, kitaplığım yerleştirildi. Düğüne kadar birlikte dairemizde kalmayı ne kadar istesem de Toprak aileme karşı mahcup hissedeceği için kabul etmemişti. Bu çocuğun da utangaçlığı bazen çok tatlı gelse de bu durumda hiç işime gelmemişti. O gün yaşananlardan sonra tekrarı olmamıştı, zaten fırsat da bulamadık. Düğün için uzaktan gelen yakın akrabaların bi kısmı da bizim evde kalıyordu. Bi kısmını ise bizim otellere yerleştirmiştik.
Toprak' ın da üniversiteden arkadaşları ve çocukluk arkadaşları, bikaç kuzeni düğünümüz için gelmişti. Hepsi çok iyi insanlardı. Aralarında tek derdim sürekli Toprak' ın dibinden ayrılmayan Elçin adındaki kuzeniydi. Kuzen olduklarından mı bu kadar rahat davranıyordu bilmiyorum ama bu kız ağzına giriyordu resmen Toprak' ın. Sesimi çıkarmadım ama damarım şişmeye başlamıştı kıskançlıktan.
Düğün günü geldi çattı nihayet. Herkes çok şık hazırlandı. Evden çıkarken bizim taraf havaya ateş açmıştı, biz de gelenekti. Yapılmasın diye tembihlesem de koskoca ağanın düğününde sıkmayacaklardı da ne zaman olacaktı, yani şanındandır bizim buralarda. Tabi Toprak ve davetlileri çok korkmuş ve ufak çaplı gerginlik olmuştu. Konvoy yaparak salona gittik. Zaman zaman yolda durup davul zurna ile oynuyorduk, Toprak' ımın yüzü öyle güzel parlıyordu ki. İlk kez onu oynarken görmüştüm ve çok tatlıydı. Davetliler bizden önce girdiler salona, yerleştiklerinde müzik eşliğinde biz de girdik. El ele salondan girdiğimizde herkes ayağa kalmış gelişimizi alkışlayarak izliyordu. Malum ilk dans yapılır girdikten sonra ama davetliler arasından bi dengesiz gelip hayırlı olsun diye beni lafa tutunca Toprak boşta kaldı. Kuzeni olacak o zilli kız da çekiştirip Toprak ile dans etmek isteyince sinir olmamam imkansızdı. Neyse ki Toprak nazik bi şekilde reddedince kız mal gibi kaldı. Adamdan kurtulup yanına geldiğimde nihayet ilk dansımızı yapmaya başladık. Eğilip kulağına fısıldadım
" Elçin' e fazla yüz veriyorsun sevgilim"
" Ben de hep merak etmişimdir aşkım ya, çiftler dans ederken demek böyle şeyler konuşuyormuş:)" bu çocukta şeytan tüyü var yeminle kızamıyorum bile:)
" Aslında bu gece yapacağımız fantezilerimizi konuşacaktım ama, Elçin sinirimi bozdu sevgilim"
" Takılma sen ona aşkım, ben Seninim ki"
" Fantezi dedim bi de ama"
" Dudak okumayı bilen biri vardır belki sapıklaşma bi"
" Kocaya öyle denmez demiştim"
" seni çok seviyorum Emir"
" Ben de seni çok seviyorum"
Dansımız bittikten sonra masamıza geçtik. Nikah memuru geldi. Şansımıza şakacı bi memur çıktı iyi mi:)
" Sayın Emir Ağam, herkesin ağası olsan da kocana ağalık taslamayacağına, gerekirse kocanın ayağını yıkayacağına, asla çoraplarını top yapıp etrafta bırakmayacağına, eşini her zaman destekleyeceğine, sevip sayacağına, hastalıkta sağlıkta bir ömür yanında olacağına söz veriyor musunuz:)" memur her es verdiğinde salondakiler oooo diye bağırdı, kahkahalar tüm salonu doldurdu. Ben de hiç bozulmadım ki:)
" Sonsuza kadar eveeet" diye bağırdım. Memur Toprak' a döndü bu sefer
" Sayın Toprak Hocam, ağamıza her daim destek olacağına, kafan bozuldu mu çekip gitmeyeceğine, geceleri asla başım ağrıyor demeyeceğine, eşini her daim sevip sayacağına, hastalıkta sağlıkta bir ömür yanında olacağına söz veriyor musunuz:)" yine koptu tüm salon.
" Sonsuza kadar eveeet:)"
" Ben de sizleri şahitlerin ve davetlilerin huzurunda koca ve koca ilan ediyorum. Mutluluklar diliyorum:)
Toprak ayağıma bastı, bu gelenek unutulmamış mıydı Allaam yaa, ben de tuttuğum gibi dudaklarına yapıştım:))