Toprak'tan
Ertesi gün geç vakitte, malum hem yorgundum hem de uyku tutmamıştı, odama giren ikizlerin müzik aletlerimi kurcalama sesiyle uyandım.
"Len napıyorsunuz burada bakıyım"
"Toprak Öğretmenim günaydın, kusura bakmayın uyandırdık" konuşan Arda'ydı.
" Size de günaydın gençler, ooo saat çok geç olmuş (14.30) daha önce uyandırsaydınız keşke"
" Ağa dayım uyandırmayın diye tembihledi öğretmenim, bu Ozan dayanamadı girdi odaya"
" Hmm öyle mi gençler, ağa dayınız nerde biliyor musunuz"
" Sabahtan çıktı, ağa dayım genelde evde olmaz zaten, çok çalışır"
" Ben de çıkayım gençler o zaman"
"Öğretmenim biz çıkalım rahatça hazırlanın"
" Tamam akıllı bıdıklar"
Hızlı bi duş alıp hazırlanıp sessizce çıktım, kimseyi telaşlandırmak istemiyordum, malum yedirmeyi çok seven bi aile.Bahçede Şükrü Efendi ile karşılaştık. Anladığım kadarıyla evin kahyasıydı.
" Selam Şükrü abi"
" Aleykümselam Toprak Hocam"
" Bana bi taksi çağırır mısınız rica etsem"
" Yok hocam sizi istediğiniz yere götüreceğim, buyrun arabaya gidelim."
" Yok abi zahmet vermeyim ben size"
"Ağam tembihledi hocayı yalnız bırakma diye, yalnız gittiğinizi duyarsa işim biter hocam, hem buraların yabancısısınız yardım ederim fena mı olur"
Beni düşünmesi hoşuma gitmedi değil de Şükrü abiye korku salmasına gerek yoktu. Adamın ezilen haline dayanamadım bindim.
" Nereye gidelim hocam"
" Önce bi çorbacıya gidelim, oradan merkeze gideriz olur mu"
Çorbalarımız geldi, Şükrü Abi soğanın cücüğü aha böyle çıkarılır diye şov yaptı. Keyifliydik ta ki kapıdan giren iki kişiyi görene kadar. Gelenlere ters ters baktı Şükrü abi.
" Hocam doydun say, gidelim buranın havası kaçtı, başka yerde yemek yedircem ben sana kalk hadi"
" Noluyo Şükrü abi ne iş böyle anlamadım, adamlara da ters baktın"
" Yok bi şey hocam hadi gidelim "
Apar topar çıktık. Ne kadar sorsam da gelenlerin kim olduğunu, niye kaçar gibi gittiğimizi söylemedi.
Şükrü abinin tanıdığı emlakçıya girdik. Evi merkezden tutmak istiyordum. Kasaba merkeze 20 dakikalık mesafede zaten. Çarşıya yakınlık, yeme içme alışveriş imkanı falan merkez bana uyar. Bakarsın ekstra iş bulur, sahneye çıkarım. İzmir' de haftanın üç günü sahnedeydim. Öğretmenliği çok sevsem de müzik benim hayatım.
Eşyalı 2+1 güzel bi ev bulduk. Kirası da iyi. Hemen taşınabilirim yani. Anlaştık ev sahibiyle. Şükrü abi gittiğimiz her yerde olduğu gibi ev sahibine de ağanın çok yakınıdır diye tanıttı beni. Emir' in adını duyan elimi öpmeye çalışıyordu. Bi anda kendimi nüfuz sahibi hissettim ama buna hiç alışamadım. Bu kadar ihtimam görmem bana tuhaf geliyordu. Hem dün geceden beri Emir'den haber almadım, numaram onda yok arayamaz tabii ama. Şükrü abiden arayabilirdi. Acaba dün gece bi anlık bi şey miydi? Sarhoş olmamıştı ama içki mahmurluğu vardır belki. Belki de pişman olmuştur sonuçta iki günlük tanıdığı bi yabancıyım. İlanı aşkıma öylesine cevap vermiş de olabilir yani kırılmayım diye. Ne diyorum ben ya iyice kafayı yedim. Kim ilanı aşka iyilik olsun diye cevap verir ki. Hem o da beni öptü. Öptü dimi ya:) Elim dudağıma gitti yine, gülümsüyordum. Şükrü abi yakaladı." Hayırdır hocam pek mutlusun, evi tuttun diye mi, yoksa rahat ettiremedik mi seni bizim evde" Şükrü abi de aileden gibiydi.
" Yok abi çok sağ olun ondan değil aklıma bi şey geldi de ondan şey oldum"
" Tamam abisi, rahatsız olduğun bi şey varsa emret yeter ki, biz seni çok sevdik, ağam da çok sevdi"
" Yok abi ne emri mahcup oluyorum ben zaten çok ilgilendiniz benimle,ben de sizi çok sevdim." En çok da Emir Ağanı sevdim abi diyemedim tabii.
" Şükrü abi koşturmacadan Emir' in numarasını almayı unutmuşum, versene bana."
" Ağama adıyla hitap edebilen ilk kişisin biliyor musun Toprak hocam, kimseleri yanına yaklaştırmazdı, sen ilksin. Tabi veririm numarasını."
" Sağ olsun çok iyi bir insan kendisi:) Yıllardır tanıyor gibiyim ama tanımıyorum da ama arayı kapatırız"