21.

2.2K 138 4
                                    

Topraktan

Şükrü abiden nerede olduğunu öğrendim. Bara gitmişti. Tam da benim çalışmamı istemediği mekanlardan birindindeydi. Anlamıyordum onu. Bağırıp çağırmasaydı vazgeçerdim ki ben. Onun istemediği bi şeyi yapmazdım elbette. Ki evlenmeden önce orada çalıştığımı biliyordu ve hiçbir zaman orada çalışmamla ilgili bana bi şey dememişti hatta o mekan büyük eniştenin bi tanıdığının yeriydi. Zevk için çıktığım bi mekandı, sahneyi sevdiğimi çok iyi biliyordu. Bütün o kırıcı sözleri ne diye söylemişti bana. Hele ki para mevzusunu açması kalbimi çokça yaralamıştı. Hiçbir zaman paranın lüksün peşinde olmamıştım ki ben.
Saat gece yarısını geçmişti ve kafamda tekrarlayıp durduğum kavgamızı bırakmış, tek düşündüğüm şey ' ya gelmezse, ya benden sıkıldıysa, ya şimdi başka birinin yanındaysa, ya başına bi şey geldiyse...' gibi saçmalıklardı. Pencerenin kenarında durmuş endişe ile kocasının geri gelmesini bekleyen zavallı kadınlar gibi hissettim. Annem geldi gözümün önüne. Babamın gelmesini beklemekten hiç vazgeçmemişti. Aklımdaki hastalıklı düşüncelerden sıyrılıp ' Emir babam gibi değil, o beni çok seviyor, şimdi gidip kiminle evli olduğunu hatırlatmam lazım ona. İt gibi pişman olduğunu biliyorum, burada böyle bekleyemem' dedim içimden.

Mekana vardığımda sakin müzik eşliğinde dans eden birkaç çift vardı. Çok kalabalık değildi. Ortadaki masada sandalyesine oturmuş, yanındaki boş sandalyenin sırt kısmına atmış olduğu elinde yarısı dolu bardak, rahat bi şekilde bacak bacak üstüne attığı dizindeki elinde ise babasından kalma tesbihi, yakasında fazladan açılmış iki düğme,  boş bakışları önünde duran telefona kitli vaziyette bulduğumda yanına gitmemeye karar verdim. Efkarlı görüntüsü bile çok çekiciydi. Geldiğimi fark etmemişti. Bar kısmına geçip bi içki sipariş ettim. Kitlenip kaldığı telefonu eline alıp bana ulaşmasını istedim, ilk adımı onun atmasını istiyordum. Dikkatli baktığımda gözlerinin kızarmış olduğunu gördüm, loş ışıkta belli olmuyordu ilk bakışta ,içim gitti yanıma gidip gözlerinden öpmemek için zor durdum yerimde.

Tam 40 dakika sonra önündeki telefona uzandı. Bikaç saniye sonra cebimdeki telefon titredi. Bana mesaj göndermişti. Aynı mekanda mesajlaşmak anca benim gibi birinin işi olurdu, git kaldır kocanı dimi ama yok.

Kocişim: Dilek hakkımı kullanmak istiyorum.

İlk tanıştığımız günün sabahında maçta yenen kişinin dilek hakkı olacaktı. Aylar sonra bunu hatırlaması hoşuma gitmişti. Art arda mesajlar gelmeye başladı.

Kocişim: "Bugünü unutmanı diliyorum aşkım, sana bağırdığımı unut, kavga ettiğimizi unut, seni ağlattığımı unut, bensiz kaldığın bunca saati unut, aptallığımı unut...

Sen unut sadece ben hep hatırlayacağım.

Tekrarı olmayacak.

Özür dilerim aşkım.

Nolur dileğimi kabul et.

Sanki bugün hiç yaşanmamış gibi olsun.
Gözlerin bana kırgın bakmasın, sabahki gibi, her zamanki gibi aşkla baksın.

Eve dönüp yüzüne bakamayacak kadar aciz hissediyorum.

Dilek hakkımı kullanmaktan başka bi şey gelmiyor aklıma

Silinsin bugün olmaz mı

Toprak'ım seni çok seviyorum ben be

Kıskandım kocacım seni deli gibi kıskandım, ondan yaptım bütün bu olanları

Çok güzelsin be

Hele sahnede ışıldıyorsın

Sana benim gibi bakan herkesin gözünü oymam lazım çıldırıyorum lan

Benimsin sen benim

Kocanım

Bana aitsin

Şimdi yanımda olsan, ben gelemedim sen gelsen

Kokunu içime çeksem ahh ahh

Uyudun mu aşkım

Gelsem gözündeki uykudan öpsem bana sarılır mısın

Affeder misin

Toprağım özür dilerim aşkım..."

Telefonu masaya bırakıp yarım kalan kadehi bi yudumda içti. Yazdıklarını okudukça kırgınlığım uçup gitti. Kendine çok kızmış, yüzleşecek kadar da cesur olamamış, unut diyerek çaresizliğini ortaya koymuştu. Dağ gibi kocam çökmüş gibi geldi gözüme bi an, şimdi dirseklerini masaya dayamış saçlarını sertçe karıştırırken kendine küfrettiğini adım gibi biliyordum hatta izliyordum. Bikaç dakika bekleyip mesaj attım

Hayatım: "Dilek hakkın ziyan oldu şapşal kocam

Yüzünü gördüğümde unutmuştum zaten her şeyi"

Telefonunun ışığını görünce nasıl da heyecanlandı. Derin bi nefes alıp ekrandaki bildirime dokunmasını izlemek keyif vericiydi. Bara sırtımı yaslayıp kollarımı göğsümde kavuşturmuş bana bakacağı anı bekliyordum. Mesajı okuduktan sonra  göz göze geldik. Gülümseyerek ona bakıyordum. Onun ise gözünde biriken yaşlar yanağından süzülmüştü, ona doğru adımladığımda koşarak yanıma geldi. Dudaklarıma yapıştığında ortamdaki kimse umrunda değildi


Öğretmen-Ağa (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin