Medya Toprak' ın çalıp söylediği şarkı
Emir' den
Tüm günü beraber geçirdik. O kadar keyif aldım ki bu kadar mutlu olduğum bi günü daha önce yaşamamıştım. Benim gibi ciddi bi adam otuz iki diş gülümserken yakalanınca ne yapacağını şaşırır elbette. Ben onun kadar tatlı birini görmedim. Çok da hırslıymış meğer ama beni yenmesine izin veremezdim. Dilek hakkım olacaktı ve hiç olmadığım kadar istekle oynadım. Kıl payı yendim. Maç bitince doğal bi şekilde sarıldık.
Ona sarılmak tüm dünyaya sarılmak gibiydi. Benim dünyam oydu. Uydusuydum etrafında pervane.
Nasıl oldu bu anlamadım. İlk görüşte aşk benim kitabımda olacak iş değildi. Bence o da benden hoşlandı da çaktırmamaya çalışıyordu.Odama geldiğinde hayran hayran bakıp kaldı. O beni incelerken ben de onu inceliyordum. Bi adım yaklaşsa yapışacaktım dudaklarına. Ne kadar da yakışıklıydı, giydiği kıyafetlerin içinde manken gibi duruyordu
Medya Toprak ve giydikleri
Geceleri soğuk olduğundan dışarıda değil kış bahçesine hazırlattım çilingir sofrasını. Eniştelerim ve ikizler de vardı.
Sohbet akarken bi kadeh dikledi Toprak, teklif bile beklemeden aldı klarnetini eline üfledi. Yok böyle güzel bi ses. Hem çaldı hem söyledi. Mikrofona bile ihtiyacı yoktu. Tüm evde duyuluyordu sesi. Gözleri kapalı çaldı, gözlerime bakarak söyledi. Meraklanan evdeki diğer kişiler, adamlarım bile doluştu yanımıza, ses etmedim. Konserden farksızdı, herkes onu dinleyip izlemek istiyordu. Bambaşka bi aurası vardı şu an. Sempatik halleri gitmiş, sesi ile müziği ile devleşmiş, hepimizi hayran bırakmıştı.
Gel de aşık olma bu çocuğa.
Çocuk desem de inanmayın yüreğiyle, kişiliğiyle, görünüşüyle, sesiyle adam gibi adamdı.
İki güne nasıl tanıdın demeyin, adamın iyisi, merti, delikanlısı dakikada tanınır.Şarkı bitip alkış koptu. Hani bugün maçtan sonra beni alkışlamışlardı ya, ona tutulan alkışlar beni daha çok mutlu etti. Hani her gittiğim yerde bana hayran bakarlar ya, ona hayran bakan ailemin bakışları beni daha çok mutlu etti. Nerden çıktın geldin çocuk.
"Asıl sen hoşgeldin" şarkı bitince fısıltıyla söylediğim sözleri duydu alkışların arasından. Bana odaklanmıştı, çapkın gülüşü yaktı ulan yaktı.
Anacığım "Türkü de söyle bi tane oğlum" diyince bağlamayı aldı eline.
" Tabi anacım, ne söyleyim senin için ?"
" İçinden ne gelirse oğlum"
Anam da gelince bi daha içmedi. Büyüğün yanında içilmez terbiyesini almıştı, her hali saygılı ve ölçülüydü zaten. Nerde nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyordu.
Tereddüt etmeden başladı çalmaya. İşinde çok iyiydi kesinlikle.Neşet Ertaş' tan 'Neredesin Sen' türküsünü söylerken anacım da eşlik etti. Babamdan sonra böyle mutlu bi akşamı olmamıştı ki onun. Hem ağladı hem söyledi anacığım. Şarkı bitince anacımla sarıldılar. Havayı değiştirmeyi de çok iyi biliyordu Toprak.
" Fatma anacım selfi çekinelim senle:)"
" yok oğlum utanırım ben öyle siz çekinin."
" yaa nolur kırma beni, fotoğrafı annecime yollayacam ikinci annemi görmesin mi"
" Tamam o zaman çek hadi Toprak oğlum, anacığınla kınuştur beni gündüz olunca emi yavrum"
" Tamam anacım:)Gül ama azıcık hah şöyle:) "
" Bi de toplu foto çekelim olur mu Emircim"
" Olur Toprakçım, gel yanıma Şükrü Efendi çeksin hepimizi."
Elimi beline doladım, o da elini dizime koydu. O gülen yüzüyle kameraya bakarken ben ona bakıyordum.
Sohbetimiz şen şakrak devam etti.
İkizler klarneti çalmaya çalıştı. Helen bağlamayı eline aldı. Bizim fasıl gecesi oldu aile gecesi, kimse ortamdan ayrılmak istemedi. Toprak herkesin gönül tahtına yerleşmişti, en çok da benim içime işlemişti. Birkaç şarkı daha söyledi. Ablamlar onunla davetlerde gitmek istediklerini söyledi. Eniştemler ekstra iş ayarlamayı kafaya koydu sahneye çıkması için. Ben ise saklamak istiyordum onu kendime...