Toprak'tan
Emir'den gelen ıslık sesi tüm evde yankılanıyordu, mutfaktaktan güzel kokular burnuma dolmuştu. Güne böyle başlamak ne güzel be:) Yatakta bi süre daha uzandım sıcak yataktan kalkasım yoktu. Emir'in ıslıkla çaldığı şarkı ile yüzümde kocaman bi gülümseme oluşmuştu. Meğer yetenekleri bildiklerimden fazlaydı kocişimin. Dışarıda beyefendi, mutfakta aşçı, yatakta anladınız siz onu:) Bunlar yetersiz ama onu anlatmaya her gün yeni bi yönünü keşfetmek ve hayran kalmamak elimde değildi. Yataktan kalkacaktım ki arkamdaki sızı ile yüzümü buruşturdum. Üzerimden vinç geçti dün gece. Bu zamana kadar nasıl tuttuysa kendini dün gece acısını çıkarttı resmen.
Şömineyi yakmıştı. Valizim odanın bi köşesinde duruyordu. Yatağın üzerinde gitmem için günlük kıyafetlerim duruyordu. Kalktım banyodaki işlerimi hallettim, çabuk bi duş aldım. Kiremit rengi kazağımı ve kot pantolonumu geçirdim üzerime. Dağılmış saçlarıma elimle şekil vermeye çalıştım ama. Mutfakta çıplak üstüne önlük giymiş bi Emir görünce alt tarafımda hareketlenme olmadı desem yalan olur. Seksi sırt kasları elindeki krep tavasını çevirirken daha da güzel göründü, geldiğimi fark ettiğinde
" Gel Toprakçım parmaklarını yiyeceksin" sanki kankasını yanına çağırıyor, sanki dün gece en mahrem hallerini görmedim, sanki her gün bana krep yapan biriymiş gibi rahat ve doğaldı. Tabi benim aşağı taraftan haberi yoktu. Krep yerine onu tekrar yiyesim vardı halbuki. Madem beni doyurmak istiyorsun niye dağ başında yarı çıplak mutfağa geçiyorsun be adam. Kimin gözü kahvaltı görür ki şimdi. Dün gece eve geldiğimizde hemen üstüne atlayasım varsa da yemeği bahane ettim, duşa girip çıkamadım. Dünkü çekingenliğim şu manzara karşısında uçup gitti ki. Her an üstüne atlayacakmışım gibi bakıyordum ona.
" hmm eline sağlık, yardım edilecek bi şey var mı?" hemen arkasındaki masaya yaslanmıştım. Aklımdan geçenleri sesime yansıtmaya çalıştım. Lakin Emir pek oralı değildi. Çaylarımızı da doldurup masaya koydu. Üzerindeki önlüğü çıkardı. Çıplak göğsünü de gözlerime bahşetti.
Kitlenmiştim, yüzüne bakmıyordum" Aşkım sen üşümüyor musun?"
" Yoo alışkınım ben"
" Çıplak gezmeye mi"
" Yoo soğuğa alışığım, hem nolcak ki kocamın yanında utanacak değilim ya"
" Evet utanacak değiliz ya" oturduğu sandalyenin yanına geldim. Kucağına bacaklarımı ayırarak oturdum.Masadaki küçük kasede çilek reçeli vardı. Çay kaşığı ile bi parça aldım. Tüm dikkatiyle beni izliyordu. Boynuna dokundurup göğsüne doğru akışını izledim. Eğilip damlanın en aşağı kısmından dilimle yukarı doğru yalayarak öperek bi hat oluşturdum.
Gözlerini kapatmış, başını geriye doğru bırakmış, bana yer açmıştı. Boynundan kulak memesine geçip emmeye başladığımda ufak bi inilti bıraktı. Sesini duyunca şaha kalkan aletimi hissetmesi için kendimi ona dayadım ki kalçamın altında da çoktan bi hareketlenme başlamıştı. Kulak memesini bırakıp yüzüne baktım, gözünü açtığında dilimi dudaklarımda gezdirdim, ıslattım.
" Reçel çok güzelmiş, ev yapımı galiba"
" Hı hım bi de balın tadına bak güzelim, hakiki çam balıdır, çok beğeneceksin"
" oluur kurt gibi de acıkmıştım"
" Belli oluyor hayatım, seni güzelce doyuralım dün gece tam doymamışsın anlaşılan"
" Yoo dün gece de doydum ama sabah oldu öğün atlamayı hiç sevmem hayatım"
Bunları konuşurken öpüşüyorduk küçük küçük. Kalçamdan tutup kaldırdığında bacaklarım beline dolandı. Bu adam beni taşımayı seviyor, e ne diyim hiç şikayetçi değilim:))" Toprak ya sen nasıl bi şey oldun aşkım"
" Utanmaz, erotik, azgın, doyumsuz, çok aşık:)"
" Yicem seni şimdi:)" popomo bi şaplak attı. Beni sımsıkı sarmış yatak odasına taşırken boynuna gömülmüştüm. Yatağa sertçe düştüğümüzde Emir'in krepler yalan olmuştu:)
Medya Emir