Karakol önü. Bahçe. Masa. Bulutların arasında parıldayan güneş.
Özlem bahçede bir masaya oturmuş, elinde telefonu kardeşi Şule ile yazışıyordu. Sevgili kardeşi daha geçen gün Asudelerle sohbet ederken ''problem'' diye bahsettiği çocuktan artık her ne olduysa fikri değişiyormuş gibi farklı bahsetmişti. Onun adına biraz tedirgindi çünkü delinin tekiydi, ne yapacağı bellli olmazdı. Kıza ayrı dert, ısınsa ayrı dertti insanlara.
Şule: Devrim'i pek sevmem biliyorsun ama geçen otobüste bir kadın gelince hemen kalkıp yerini verdi. İlk o zaman ısındım biraz
Özlem: Ne var şimdi bunda ısınılacak?
Şule: Allah Allah abla ya, ben o cümledeki söyleyiş tarzını hayal ettim merak etme sen. Aşık oldum demiyorum, normalde sevmem ama hareketini takdir ettim ve ısındım diyorum
Özlem: Olsun, hemen yerini verdi diye niye birilerine ısınacağız
Şule: Sen de var ya biri senin için canını verse, yine n'olcak ki ne var bunda, dersin . Erkekleri tanımıyorsunuz kim bilir ne sebebi vardı canını vermesinin, dersin. Hahahaha
Özlem: Evet. Aynen öyle. Al birini vur ötekine : erkekler hep aynı
Özlem, kardeşinin kendisini nasıl da tanıdığına gülmüştü. Cidden, aralarında böyle bir diyalog geçse tam olarak bunu bile diyebilirdi. Şule'den yeni bir mesaj daha gelmesini beklerken beklemediği bir şekilde biri aniden kolunu tutup dirseğine sarıldı. Bu ani temas karşısında irkilmişti genç kadın. Derin bir nefes alıp aceleyle bakışlarını telefondan ayırdı ve koluna tutunan beyefendiye çevirdi. Görmeyi beklemediği biri vardı yanında. Gözleri düdüğünden ötürü kısılmış, yanakları kırışmış, dudakları iki yana kıvrılmış, tatlı tatlı kendisine bakıyordu. Bu erkek muhabbetinin üzerine bu sıfatı görmek kendi düşüncelerine karşı cephe almasına sebep olacaktı. Çünkü mutlu hissetmişti görünce. Bir erkeği, evet; çokça yakışıklı ve karizmatik bir küçük beyi.
''Fuat?!''
''Özlem abla!''
Küçük çocuk, Özlem'e gülümseyip yanına oturuvermişti. Özlem bu karşılaşmadan memnun da olsa Fuat'ın nasıl ve kiminle burada olduğunun merakı ve telaşı da söz konusuydu.
''Sen yalnız değilsin, dimi?'' deyip kaşlarını hafifçe kaldırarak, doğru bir cevap vermesini isteyerek çocuğa baktı.
''Yok yok, annem geliyor işte.'' deyip rahat bir tavırla, büyük adam edasıyla elini salladı Fuat. Özlem başını çevirdiğinde yanlarına varmasına bir kaç adım kalmış olan kadını fark etti. Tebessüm etti.
''Ayhan Hanım... Merhabalar.''
''Merhaba. Kusura bakmayın, biz Derman'ın yanına uğramıştık ama Fuat sizi burada fark edince elimi bırakıp yanınıza koştu. Rahatsız etmedi inşallah.''
''Estağfirullah, ne rahatsızlığı. İyi ki gelmiş.''
Son kısmı söylerken küçük çocuğa bakıp gülümsemişti Özlem. Fuat da mutlu görünüyordu. Her zamanki gibi enerjikti.
İki kadın nasılsınız faslına girdikten sonra Fuat'ın yoğun soruları üzerine Özlem ve Fuat arasında koyu bir sohbet başlamıştı. Ayhan hanım, az önce aradığında ''Geldik, kapıdayız.'' demesine rağmen ablası ve yeğeninin hâlâ neden yanına varamadığını merak edip arayan Derman'a kısaca bahçede olduklarını söylemişti bu sırada. Derman da bahçeye çıkmış, selam verip yanlarına oturmuştu. Yeğenini sevmiş, ardından Özlem'in karşısı çaprazına, ablası Ayhan'ın yanındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mehsâ
Teen FictionOrganize İşler'de yeni bir dosya. Avcı Operasyonu. Kendisini ne yapıp edip bu operasyonun ortasında bulan genç bir kız. Biraz deli de. Üstelik babası organize işler, amcası ise asayiş büroda amirken. Kendisine aşık bir adamın ismi operasyonun için...