beş para etmez - 20

779 75 57
                                    

Kafe. Dış mekan. Masa. Asude. Derman. Özlem. 

Genç kız son on beş dakikadır karşısında oturan ikiliden laf işitiyordu. Şahin'in çalıştığı mekandan çıkar çıkmaz Özlem ve Derman radarına yakalanmış, kolundan tutulup buraya sürüklenmişti. 

Her zamanki dobra halinin aksine onlara laf yetiştirmemiş, üste çıkmaya çalışmamış, hatta söylenen lafları sineye çekmişti. Çünkü ikisi de çok sinirli görünüyordu. Tüm bu uslu kız rollerine rağmen ne Özlem ne de Derman yumuşamamıştı. Tersine,  ağız birliği etmiş gibi efsane bir şekilde üzerine geliyorlardı. 

Derman ''Gerçekten anlayamıyorum seni Asude.'' diye bir kez daha yakındıktan sonra arkasına yaslanıp bir bardak soğuk su içti. 

Bu en hafif, kuş tüyü lafıydı ama öyle bir bakmıştı ki adam, Asude kendisini kötü hissetmişti. Derman komiseri uzun zamandır ve çok yakından tanımıyordu ama en başından ısınmıştı ona ve ağabey bellemişti. Çok candan bir adamdı, iyiliği ve saflığı suratından okunuyordu. Hem kendisini ona ağabey de ilan etmişti geçen sefer. Şimdi onu böyle hayal kırıklığına uğratmak hiç hoşuna gitmedi.

Özlem de ayrı konuydu. İlk başta kızıp söylense de sonrasında küs gibi susmuştu ve neden böyle bir şey yaptığına dair sakin sorular sormuştu yalnızca. Fakat Özlem'in sakinliğinin fırtınasından daha korkunç olduğunu bir kez daha anlamıştı Asude. Arkadaşı susunca daha da kötü hissediyordu.

"Fırtınam ol rüzgarında savrulayım ama böyle yabancı gibi bakma bana Özleeem." diye şirince bakıp arkadaşının eline uzandı ama Özlem elini geri çekmişti.

Derin bir nefes alıp sessizlikten yararlanarak konuşmaya başladı. ''Ya tamam, haklısınız ama bir şey yapmadım ki ben. Akrabamla bir çay içtim altı üstü. Sizin işle alakası olduğu anlaşılmaz bile. Çok kötü hissediyorum ama ya, şöyle bakmayın.''

Derman bu sözlerden sonra bir an Asude'ye bakıp sonra bakışlarını karşısına doğru çevirdi ve etrafa bakındı. Sessizliği, kızmakta haklı olduğunu söyler gibiydi.

''Hisset sen Asude, çok kötü hisset. O zaman bizi biraz anlarsın belki.''

Özlem'in umarsızca söyledikleri üzerine Asude dudaklarını hafifçe büzdü ve kollarını birbirine bağladı. Şimdi üçü de masada birbirlerine küs çocuklar gibi sessiz ve moralleri bozuk oturuyordu. 

Asude gerçekten de yalnızca çay içtiği ve etrafı gözlemlediği için bir sorun olacağını sanmıyordu. İşi hakkında konuşurken bir şeyler sormuştu Şahin'e ama gayet normal cevaplar almıştı, işkilleneceği bir şey de olmamıştı. Zaten pek rahat değildi de içeride. Şimdi bu atmosfer hepten rahatsız etmişti onu. Eh, yapacak bir şey yoktu, biraz çekecekti böyle. Gülü seven dikenine katlanırdı.

''...Yarimin yüreği sızlar, yarimin yüreği sızlar. Eğlenemem aldanamam, ben bu yerlerde duramam. Vardar ovası, vardar ovası...''

Derman, kulağına çalınan tanıdık sesi işitince bakışlarını karşısında dolandırıp kısa sürede aradığını buldu. Aha da Yiğit'i geliyordu. Ellerinin birini ceketinin cebine sokmuş, türkü mırıldanıyordu. Bakışları da diğer elindeki telefondaydı. Özlem de Derman'ın kendisine dönüp bakışları ile karşıdan gelen genç adamı işaret etmesi üzerine Yiğit'i görmüştü. Olanları ona da anlatıp anlatmamak konusunda anlaşmaya çalışır gibi bir an birbirlerine baktıklar. Derman, arkadaşının huyunu biliyordu. Öğrenirse Asude'ye fena çıkışırdı. Kız zaten yeterince laf işitmişti, dersini aldığını düşünüyordu. Bu seferlik bu küçük olayı es geçebilirlerdi. 

''Bu olay aramızda. Üçümüzün.'' deyip Asude'ye baktığında genç kız başını salladı ama Derman'ın bunu söyleme sebebinin arkasıdaki genç adamın yanlarına gelmesi olduğundan habersizdi. 

MehsâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin