kardeş katli vaciptir - 1

6.4K 199 178
                                    

Gülüş sesleri. Fısıltılar. Karanlık oda. Bölünen uyku. Aralanan göz kapakları. Ela hareler. Göz göze gelen iki genç kız. 

Asude, uyku mahmuru bakışlarını yatağın başında dikilen kız kardeşine ve kuzenine dokundurdu. İkisi de kıkırdıyordu ve onların sesine uyanmıştı. Nil'in bakışları aniden ciddileşmiş ve yüzü gergin bir görünüm almıştı. Hasret ise gözlerinde kıvılcımlar parlarcasına bakıyor, yüzünde büyük bir sırıtışa ev sahipliği yapıyordu. Anlam veremedi, ne yapıyordu bunlar sabahın köründe yatağının başında? Asude, bakışlarını iki kız arasında gezdirip dudaklarını araladı.

''Ne oluyor be sabah sabah? Daha kuşlar kahvaltısını yapmadı! Güneş bile yeni güne merhaba diyecek kadar gözlerini açmadı! Bir bırakın da rahat rahat uyuyalım yani dimi!? Ne o öyle dikilmişsiniz başıma guguk kuşu gibi? Hem sen neden gülüyorsun Hasret!? Komik bir şey mi var?! Ha varsa o da Nil'in hayalet görmüş gibi görünen yüzüdür eminim! Ne yaptın kardeşime, rüyasına hortlak olarak mı girdin? Saf saf bakıyor bana, şuna bak!''

Hasret, başındaki zaten düzgün olan mavi şalının önünü düzeltip daha yataktan kalkmadan yüz cümle kuran kuzenine bir zafer gülümsemesi yolladı. Alışkındı onun bu haline. Asude ya susar ya çok konuşurdu. Pek ortası olan bir kız değildi. Uçların insanıydı. Delinin biriydi işte, ama seviyordu bu deliyi. Tabi şimdi o deli kendisini öldürecekti, o ayrı konu. Ama haketmişti. Pişman değildi. Tam Hasret dudaklarını aralamıştı ki Asude ona fırsat vermeyip yeniden konuştu. Ellerini açıp tavana doğru baktı.

''Allah'ım Yarabbim bu Hasret kuluna verdiğin kendini sevme ve kişisel bakım yapma huyundan biraz alıp bana ver, amin!'' 

Asude, ellerini amin yapıp yüzüne sürdükten sonra yeniden Hasret'e baktı. Kız sabah sabah yine takmıştı şalı resmen! Üstelik alt tarafı bir alt kata inmişti, amcasının evine! Ama yok, normal bir başörtü ile evinin kapısının eşiğinden dışarı adım atarsa karizması çizilirdi. Hayır yani üşenmiyordu da durmadan şallar eşarplar takmaya. Vallahi Asude evde üzerine eşofmandan başka şey giymeye bile üşeniyordu! Hasret'in bu huyuna ve hallerine alışmıştı alışmasına da yine de onunla uğraşmaktan geri durmuyordu.

''Sen beni bırak da kendine bak. Gözlerini açar amaz nefes almadan taramalıya bağladın yine! İnci yengem o kadar haklı ki! Seni alacak adam anasının karnından doğmadı! Bu saatten sonra doğduysa da ancak çocuğun olacak yaşta olacağı için, şansına küs, evde kaldın canım!''

''Kızım bak, nişanlandın diye havalara girme! Uğraşmayın benimle ya! Ben belki evlenmek niyetinde değilim, size ne! Belki bekar kalacağım ömrümün sonuna dek!''

''Bence de Asude bence de, sen bekar kalacaksın ömrünün sonuna dek. Ama bak, ayrı eve çıkmayı unutma. Amcamla yengemi erken yaşlandırmanı istemiyorum."

Asude, "Hahaha!!" diye sahte bir kahkaha atıp baygınca baktı Hasret'e. Ayaklarını yataktan sarkıtıp yastığın altındaki tokasını almak üzere yan döndü. Dönüş o dönüş, donakaldı.

Nil, yanında dikilen Hasret ile göz göze geldiğinde fısıldadı. "Valla bu donakalış hayra alamet değil. Çığlığı basmış olması lazımdı."

Hasret de aynı şekilde karşılık verdi. "Herhalde daha anlayamadı, yazık. Kavramaya çalışıyor."

Asude, yastığının üzerine ve etrafına yayılmış olan tutam tutam saçlardan bakışlarını ayırıp önce Nil'e, sonra da Hasret'e baktı. Bakışlarını onlardan çekmeden elleri ile saçlarına dokundu. Bakışları bir anda çılgın bir öfke ile doldu.

Nil, ablasının bakışlarını fark edince nihayet kendine geldiğini anlayarak hemen ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Abla vallaha ben yapmadım. Suçsuzum! Hasret ablam yaptı! Geçmişin intikamını almış, öyle dedi!"

MehsâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin