deniz yıldızı - 24

678 80 128
                                    

Bir kaç hafta sonra. Merkez. Başkomiser odası. 

Asude karşısında kalabalık bir grup bulunca oldukça şaşırmıştı. Özlem arayıp acilen yanına gelmesini söylediğinde en fazla Derman komiser ile ilgili bir şey olduğunu, adamın belki bir çılgınlık yapıp evlenme teklif ettiğini ve arkadaşının da düşüp bayıldığını falan düşünmüştü. Fakat yanılmıştı belli ki. Özlem onu merak içinde bırakıp bu odaya sürüklemiş, kapıdan girdiklerinde ise derin bir nefes verip çok önemli bir görevi başarmış gibi rahatlamıştı. 

Bakışları odadaki herkeste hızlıca dolandı. Derman ve Yiğit hariç tanımadığı iki kişi daha vardı. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak Özlem'e ''Ne oluyor'' dercesine baktı. Ne var ki arkadaşı bir şey demeden evvel, sahibi olduğunu belli edercesine masanın baş köşesinde oturan orta yaşlardaki adam  konuşmuştu. 

''Hoş geldin Asude.''

Adam ayağa kalkmış, başıyla selam verdikten sonra eliyle oturması için boş bir sandalye göstermişti genç kıza. ''Ben Okan Karan. Organize İşler büroda başkomiserim.''

Asude kendisine gösterilen boş sandalyeye otururken bir yandan da ''Hoş buldum.'' dedi usulca. Yabancılık çektiği için uslu ve çekingen bir kız moduna almıştı kendisini. 

''Ben de Ada. Ada Yurt.''

Yanındaki sandalyede oturan sarı saçlı kız aralarına elini uzatmıştı ve tebessümlüydü. Aynı tebessümle karşılık veremese de kızın elini sıktı. ''Memnun oldum.'' dedikten sonra önüne dönüp masadakilere tekrar göz gezdirdi.

Yiğit kollarını birbirine bağlamış, arkasına yaslanmış, gözleriyle masayı delercesine dik dik bakıyordu. Pek memnun görünmüyordu hâlinden. Derman ona kıyasla daha rahattı, fakat o da aynı pozisyondaydı. Özlem elleri kucağında oturuyor, Ada yanağını bir avcuna yaslamış ve dirseğini masaya dayamış, Okan başkomiser ise ellerini masanın üzerinde birleştirmiş, dimdik oturuyordu. 

Herkes ciddiydi fakat saniyeler geçmesine rağmen kimsenin konuşmaya niyeti yok gibiydi. Eh, Asude için saniyeler çoktu. Bir an evvel konuya girmelilerdi. Sonuçta hiç beklemediği şekilde kendisini burada bulmuştu ve nedeni hakkında hiçbir fikri yoktu. Kötü senaryolar kurmadan önce gerçeği duymalıydı.

''Iıımm, ben neden buradayım acaba? Çünkü organize bir suç örgütüne, şebekeye falan bulaşmadığıma eminim de. Eheh,''

Derman hafifçe gülerken Okan başkomiser özür dilercesine bir bakış attı genç kıza.
''Ah, pardon. Seni de korkuttuk, gerdik sanırım. Endişeleneceğin bir şey yok, sadece ufak bir ricamız olacak senden.''

Tereddütlü de olsa ''Tabi?''  derken aklına bir ihtimal düşmüştü. Yoksa bu hainler ona ihanet edip şikayet mi etmişlerdi; hayvanat bahçesi operasyonumuza karışıyor, burnunu her deliğe sokuyor, geçenlerde Şahin'in yanına, içine sızdığımız mekana gitti diye?! Ama yok, Özlem yapmazdı ki öyle bir şey! Kişisel olarak çözerdi problemi. Hem konuyu ardlarında bırakalı çok olmuştu. Yerine başka gündemlik şeyler gelmişti. Derman'ın itirafı mesela. Şu alın yazısı olayı. Derman demişken, o da şikayet etmezdi ki. Pamuk gibi adamdı. Anlaşmışlardı hem o gün. Acaba Yiğit bir şekilde öğrenmiş de mezvuyu gömüldüğü yerden çıkarmış olabilir miydi? Zaten işe sivil katmam, uzak dur falan diye üstüne basarak tee aylar önce söylemişti. Yapsa yapsa o yapardı ama yok, yapmazdı dimi? Yiğit'i yapmazdı... Eğer öyleyse, çok fena gönlü kırılırdı, biraz da zor alırdı gönlünü, hah! 

''Sanki tek derdi seni fark edip, anlayıp, bir de gönlünü almaya kalkmak. Boş yapıyorsun Asude. Sen kendini az sonra gelecek olan cümlelere hazırla: Bu operasyondan, karakoldan, bu odadaki herkesten ve her şeyden uzak durmanı istiyoruz Asude. Lütfen bize bir iyilik yap ve yaklaşma. Elin değerse yıkarsın, yakarsın. Çöpe gider emeklerimiz. Ha yok inat edersen, seni tutuklarım. Babana açıklamak zorunda kalırsın.''

MehsâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin