"Hala azgın mısın? Dün gece seni yeterince becermedim mi?"
Saatin kaç olduğu hakkında hiçbir fikrin yoktu, sadece sabah olduğunu biliyordun. Sen orada yatarken güneş perdelerin arasından parlıyordu, sıcak ve terli bir şekilde yeonjun'un uyanmasını bekliyordu.
soluna baktın, hala uyuyordu ama her saniye geçtikçe daha da sabırsızlaşıyordun. boynundaki küçük izler dün geceden hâlâ taze ve ona daha yakın olmak için ayaklarını sürüyerek gitmeden önce kendi kendine hafifçe gülümsüyorsun.
"yeonjun." Uyanmasını isteyerek adını usulca seslendin, ama hiçbir şey değişmedi. hala orada derin uykuda yatıyordu.
Dilin dudaklarını ıslatmak için dışarı fırlamadan ve daha iki kere düşünmeden dudaklarını onun boynuna sürtmeden önce gözlerini çabucak deviriyorsun. onu nasıl harekete geçireceğine çok aşinasın. Dişlerini boynunda gezdirirken altının hafifçe kıpırdadığında uyandığını biliyordun.
"peki bu bir günaydın değil mi?" Sesi pürüzlüydü ve midenizde büyüyen ihtiyaca yardımcı olmuyordu. ona cevap vermiyorsun, sadece dudaklarını göğsüne gelene kadar boynunda gezdiriyorsun.
"Kesinlikle şikayet etmiyorum ama neler oluyor?" eli saçınızı hafifçe yana doğru hareket ettirirken hızlı bir kıkırdama veriyor, dudaklarınızın çıplak vücudunda aşağı ve aşağı inişini izliyor.
"sadece seni istiyorum." nefesin midesine karşı sıcaktı ve bacaklarındaki çarşafları hızlı bir şekilde tekmeledi ve sonunda gideceğinizi bildiği yere daha iyi erişmenizi sağlamak için onları yere indirdi.
"Hala azgınsın, dün gece seni yeterince becermedim mi?" Sesindeki gülümsemeyi duyabiliyordunuz, ne kadar zor olduğunu biliyor. ama senin ne kadar muhtaç olduğunu da biliyor.
"Sanırım tekrar yapman gerekecek."
