Bir milyon olmuşuuzz... Sayenizde🖤Mucize... En olmaması gereken an da, imkansızı yaşatırdı insana.
Hayatımda öyle anlar olmuştu ki, işte şimdi dipteyim, buradan çıkış yok demiştim.Sonra o gelmişti...
Alphan'ım...
Ve her şey dünde kalmıştı. Adı üstünde Dünya.
Şimdi de biri daha hayatımın anlamı olmaya geliyordu. O şimdi altı aylıktı. Kalan son üç ayında bitmesini iple çekiyordum. Tüm korkularıma rağmen.
"O zaman adı Ege olsun."
Tıpkı az önce olduğu gibi yine yüzünü buruşturmuştu.
Oğluma isim seçmeye çalışıyorduk ve hala beraber bir noktada karar kılamamıştık."O ne kızım öyle, Ege diye isim mi olur? Pısırık isimleri bunlar..."
Gözlerimi büyüterek yüzüne baktığımda omuz silkmişti.
Eliyle hafif uzayan saçlarını dağıtıp devam etti.
"İsminin yanına Kurdoğlu gelecek. Kolay mı taşıması. Daha yakışan bir isim bul."Sabır çeker gibi derin bir nefes aldığımda, göz devirmeden edememiştim.
"Pekala... Araf'a ne dersin. Bak gayet güzel bir isim."
"Biz net insanlarız karıcığım. Bizim kitabımızda arafta kalmak yok."
Güler gibi bir ses çıkardığımda, tek kaşını kaldırıp meydan okuyan bir ifadeyle yüzüme bakmıştı.
Anlaşılan bugünde oğluşuma bir isim bulamayacaktık.
Alphan beni hiç umursamadan, oturduğumuz koltukta biraz daha yanıma yaklaşmış ve elini epey şişmiş olan karnıma koymuştu.
"Babam... Ne diyor senin bu annen. Abuk subuk isimler takıyor sana..." Omzuna hafifçe vurduğumda, o alay eder bir tonlamayla karnıma biraz daha yaklaşmış ve okşayıp, konuşmasına devam etmişti.
"Ama senin burda aslanlar gibi baban var. İzin verir miyim ben hiç?""Hey hey!.."
Ondan anında biraz uzaklaştığımda, ellerim karnımı bulmuştu.
"Sen hayırdır Alphan? Oğlumla aramı açmaya çalışır gibi bir halin var."Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdığında, çene ucuyla şişmiş karnımı göstermişti.
"Oğlum babacı olacak. Şimdiden çizgimiz belli."
Kaşlarımı çatıp, koltukta biraz daha kenara kaydım. Bu hareketimle beraber gülecek gibi olsa da kendini tutmuştu.
"Hiçte bile, onu karnında taşıyan benim. Hangi hakla babacı olacakmış?"
Gözlerinden eğlenen birkaç parıltı geçtiğinde, bu durum dudaklarına da yansımıştı.
"Hangi hakkımı var bu işin yavrum. Benim dölüm var işin içinde."
Onun aksine açık açık kahkaha attığımda, sadece gülüşme bakarak iç çekmişti.
Beraber o kadar yok kat etmiştik ki, şaşırmadan edemiyordum.
Onu restaurantta ilk gördüğüm zaman, çıkıp bana bu adamdan bir bebeğin olacak deseler. Sanırım şu an yaptığım gibi kahkahalarla gülüp geçerdim.Kahkaham dindiği zaman, tıp ki onun gibi gözlerimde ki ışıltılarla yüzüne baktım.
Onu bu kadar sevmem normal miydi?
Her şeyin fazlası zarar değil miydi..? Ondan gelen zarara bile aşıktım.
Az önce ondan uzaklaştığım mesafeyi hızlıca kapatıp, göğsüne doğru sokulmuştum. Sanki bu anı bekliyormuş gibi elleri anında kıvırcık, sarı saçlarıma gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sır
Teen Fiction"Bana öyle bakma" dediğinde bakışlarımı kaçırdım. Verdiğim titrek nefes onun dudaklarında can bulmuştu. Bana bir adım daha yaklaşıp,elini belime attı. Ve gecenin kutsal sözcükleri o iki et parçasından fütursuzca döküldü. "Seviş benimle" Zaman durdu...