Bazen öyle anlar gelir ki,bu ben miydim ya der insan.Bazen de öyle şeyler yaparız ki bana Ne oluyor deriz.Siz üstünüzde kısacık bir havlu ile davetsiz bir misafire rastlasanız ne yapardınız?
Ah haklısınız böyle bir şey milyonda bir olur.O da geldi beni buldu!
"Alphan sen buraya nasıl girdin"dediğim anda merdivenlerden gelen topuklu sesleri ile kapıya baktım.
Kapımın tıklatılması ile gözlerimi kocaman açtım.Benim aksime Alphan gayet rahattı.Kapının arkasındakine ithafen bağırdım."Bir dakika "Alphan'ın kolundan tuttuğum gibi çekiştirmeye başladım."Yürü çabuk,babam görürse öldürür ikimizde"
Kolunu çekip tekrar yatağa oturdu"görsün,sevgilim değil misin?Hem babam evde değil biliyorum"
Ya sabır çektim ve tekrar kolunu tuttum."Alphan Allah rızası için kalk başımı yakma benim.Babaanneme çok sorumsuz desin istemiyorum"
Fısıldayarak konuşuyordum.O ise benim aksime normal ses tonu ile konuşuyordu.
O sırada tekrar kapı çaldı.Matmazel "tatilim bir sikintı mı var?" Kahretsin!
"Matmazel şu an müsait değilim.Sonra gelseniz"mahçup çıkarmaya çalıştığım sesim oldukça tedirgin çıkıyordu.
"Hayatim sen iyi misin?"
Gitsene be kadın!
"Evet"
"Olmaz çok önemli bir şeyler söyleyeceğim işinizi çabuk halledin bekliyorum"
Alphan'a hiddetle tekrar döndüğümde o eğlenir bir ifade ile yüzüme bakıyordu.
Koluna asılıp onu çekiştirdim"Bak eğer saklanırsan istediğin her şeyi yapacağım"
Tek kaşı havalandı.Muzipçe dudağının kenarı kıvrıldı."Ne istersem mi?"
Tekrar kapı çaldığında panikle "evet evet ne istersen"
Güldüğünde elimle ağzını kapattım.Onu hemen ayağı kaldırıp banyoya soktum.
Derin bir nefes verip."Gelin Matmazel"diyerek bağırdım.Matmazel çatık kaşları ve sorgulayıcı ifadesi ile odaya girdi."Neden beni bekletiniz küçük hanim?"
Gel gelelim kuru fasulyenin faydalarına...
"Havlu,havluyu üstüme sarmayı bir türlü beceremedim ondan"dediğimde küçümser bir eda ile üstüme baktı.
"Belli oluyor "yanaklarım utançtan kızardığında kendimi tonlarca küfür ettim.Bu kadının benim odamda ne işi var? Allahım lütfen yakalanmayayım.
"Sen ne için gelmiştin Matmazel"
Omuz silkip birkaç saniye durakladı ve hatırlamış gibi "ha evet,bir arkadaşımın kızı baloya gidecekmişte tasarimcilarindan birinin numarasini verir misin?"
Alphan hemen aklımdan uçup gitmişti.Kıyafet önemliydi sonuçta.
Olumsuz anlamda kafamı salladım"Tabii ki de veremem"dediğimde kaşları havalandı.Şaşırdığı aşikardı."Nedenmiş o küçük hanim"tırnaklarıma bakan gözlerim yavaşça matmazelle kaydı."Matmazel tasarımcılarımı kimseyle paylaşamam.Kadın iç güdüsü gibi düşün"dediğimde yüzünü buruşturdu.Ve"iyi be"deyip odadan bir hışım gitti.Yani kıyafet önemliydi.
Banyonun kapısını açınca Alphan yüzünü buruşturup odama girdi."Çikolata kokusundan bir an öleceğimi düşündüm"dediğinde yüz buruşturma sırası bana geçti.
Çikolatayı kim sevmez ya?!
Ellerimi belime dayayıp bıkmış bir ses ile"artık burda ne işin var söyler misin?"
Umursamazca yatağıma geri uzandı.
Sorumu es geçip"gelelim isteğime"
Kaşlarım olağanca çatıldı.Bu pislik kötü bir şey istemez inşallah."Ne isteyeceksin?"kaygı zihnimi alaşağı ederken sadece dudaklarından dökülen kelimelere odaklanmıştım.
"Öpüşelim"dediğinde ağzım ve gözlerim aynı oranda açıldı.Bu nasıl edepsizce bir istekti.İlk öpücüğüm değildi.Ama Alphan ile öpüşmek istediğimi hiç sanmıyorum.Ah,kim kandırıyorum ki dolgun ve kırmızı dudaklarının tadını deli gibi merak ediyorum!
O benim tepkilerimi dikkatle incelerken aynı zamanda gülmemek için kendini kasıyordu.Yüzümdeki şaşkın ifadeyi atıp boş bir şekilde konuştum.
"Şaka mı?!"sitemle söylediklerimin aksine alaycı bir ifade ile "ben şaka yapmam "diyerek karşılık verdi.Göz devirdim.Ciddi ciddi öpüşmek mi istiyordu.
"Sevişelim demedim abartma"umursamazca konuşması beni sinirlendirmişti.
Hem evime giriyor hem de beni öpüyor.Sen hayırdır kardeş?!!Bezmiş bir ses ile heyecanımı gizlemeye çalıştım.Evet heyecanlanmıştım.
Sonuçta her gün Alphan Kurdoğlu ile öpüşmüyorum.Kalbimin yarışa girmiş bir eda ile hızlanmasını saklamaya çalışarak"tamam"deyip yanına oturdum.
Bu kadar çabuk kabullenmemi beklemiyor olacak ki biran şaşırdığını düşündüm.Ama bu çok çabuk olan bir şeydi.Genelde ya çok boş ya da çok alay içeren şekilde davranırdı.
Ah,tabii sinirli hallerini de unutmamak gerekiyor.
Sende amma meraklı çıktın öpüşmeye iç sesim ile tedirginliğim hat safhaya çıktıGözlerimin içine baktı,bende aynı şekilde hiç gözlerimi kaçırmadan ona baktım.Siyah gözleri oldukça karanlıktı ve herkesi yutacak cinsten ürkütücüydü.Gözlerine baktıkça kalbim sanki mümkünmüş gibi daha çok hızlandı.
Nefes alışverişlerim düzensizleşti.Öylece yatakta oturmuş birbirimize bakıyorduk.Ne o gözlerini kaçırıyordu,ne de ben.
Mavi gözlerime sanki bir duvara bakar gibi boş ve hissiyatsız bakışlar atıyordu.Bir an onun gibi olmak istedim.Keşke bende bu kadar iyi duygularımı gizleyebilseydim.
Daha fazla bu bakışmaya kalbim dayanamayacağı için gözlerimi ondan ayırdım.Dudağının kenarı bunu bekliyormuş gibi usulca kıvrıldı.O kadar küçük bir kıvrımdı ki dikkatli bakılmadığı sürece anlaşılmazdı.Bu adam hiç içten gülümsemez mi?
Yavaşça bana doğru yaklaştı.Onun bana her yaklaşmasında gözlerim yavaşça kapanıyor kalbim bu yavaşlığı tezat hızlıca atıyordu.Dudakları dudaklarıma değdiğinde ürperdim.Yavaşça dudağını üst dudağımda hareket ettirdi.Ona eşlik etmeye başladım.Gayet ustaca ona karşılık veriyordum.En azından öpüşmeyi biliyordum.Tecrübesiz olduğum falan yoktu.
En az Alphan kadar iyi öpüşüyordum.Elleri yanaklarımı bulduğunda bende ellerimi ensesine çıkarttım.Alt dudağımı hafif ısırdığında ağzımı açmak zorunda kaldım.Dili ağzımın içini istila ederken bende ona uyum sağladım.Dillerimiz adeta dans ediyordu.Kalbim Usain Bolt'a rakip çıkmışcasına hızlıydı.Dilini dudaklarımın üstünde gezdirip geri çekildi.
Bir kaç dakikadır öpüşmemize rağmen sanki saatlerce öpüşüyormuş gibi yanaklarım kıpkırmızı oldu.
Önce çocukla öpüş sonrada kızar iç sesimin bu haklı isyanı karşısında hiç bir şey yapamazdım.Nefes nefese kalmıştım.O ise benim aksime sanki hiç öpüşmemişiz gibiydi.Yüzünde tek mimik oynamazken gözlerimin içine bakarak konuştu.
"Öpüşme konusunda gayet yeteneklisin"dediği şey kulaklarımı zedelerken,utanç duygusu tekrar omzumun üstünde belirdi.Heyecen bizi gülerek izlerken,tedirginlik tırnaklarını yemeye başlamıştı,kalbimin eski dinginliğini yavaş yavaş geliyordu.
"Senin aksine"söylediklerime ben bile inanmazken o koca bir kahkaha atmıştı.
Tamam harika öpüşüyordu ama bunu bilmesine gerek yoktu.Ayağı kalktığında bakışlarım onu takip etti.Ceketini eline alıp bana kısa bir bakış atıp bir adım attı.Sonra durup omzunun üstünden bana baktı"öpüşmen ne kadar iyi olsada ben çikolata sevmem"deyip pencereyi açıp aşağıya hiç bakmadan demirlerden tutunup aşağı inmeye başladı.
3.katta kocaman bir yalıya tırmanarak mı çıkmıştı.
Delirmiş olmalı.Pislik çikolata sevmediğini söylüyordu.Yani dudaklarımın tadını beğenmedim mesajı vermeye çalışıyor aklı sıra.
Yerimde tepindim.Pislik herif!
Ben geldim.890 kelime,biliyorum çok az ama benim mazeretim var.Yazlıktayız ve internetim yok!
Artık bir daha ki bölüme uzun uzun yazarım.
Seviyorum siziOkur kalın🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sır
Dla nastolatków"Bana öyle bakma" dediğinde bakışlarımı kaçırdım. Verdiğim titrek nefes onun dudaklarında can bulmuştu. Bana bir adım daha yaklaşıp,elini belime attı. Ve gecenin kutsal sözcükleri o iki et parçasından fütursuzca döküldü. "Seviş benimle" Zaman durdu...