Elleri titreye titreye kahve fincanını tutan kız kardeşime baktım.
Bugün Pera nişanlanıyordu.
Üstündeki gerginlik ne kadar heyecanlı olduğunu ele veriyordu.
Yaptığı makyajı,giydiği yavruağzı elbise onu çok daha güzel göstermişti.Hepimizin bir hayatı vardı ve yavaş yavaş şekilleniyordu.
Pera'nın evlenebileceği aklımın ucuna dahi gelmezdi zira o herkesin gözünde çapkın bir kız olarak yer edinmişti.Ama oluyordu işte,birgün biri çıkıp geliyordu ve kalbinizi,ömrüne akıtıyordu.
Burdan tüm kızlara küçük bir tavsiye.
O gün gelene kadar kalbinizi iyi muhafaza edin.Kahveler dağıtılırken ben gözlerim Alphan'ı aradı ama salonda yoktu.
Yanımda oturan Mert'e ithafen kısık sesle konuştum."Alphan nerde ?"
Sorduğum soruyla bana baktı ve çene ucuyla salonla bitişik terası işaret etti.
Sadece küçük bir baş sallamada bulundum ve ayağı kalktığım sırada Mert'le uğraşmak adına konuştum."Üzülme bu kadar sap olarak ölmek çok da kötü olmasa gerek."
Çenesi anında sıkılaştığında,gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve cevap vermesine izin vermeden hızlıca salondan çıkıp,terasa ilerledim.İki eli cebinde,pür dikkat İstanbul manzarasını izleyen sevgilimi görünce aklıma direkt Şebnem geldi.
Üzülüyordu sanırım.
Şebnem ölmüştü ve bu durum tamamen onun tercihiydi.
Evet onu aramıştım.Evleneceğimi ona bir güzel duyurmuştum ama bu nedenden ötürü intihar etmesi saçma geliyordu.Aklıma o sahneler düştüğünde dudaklarımı dişledim.
Alphan duş alıyordu ve fotoğrafı paylaştıktan yaklaşık 1 saat sonra telefonu çalmıştı.Arayan tabii ki de Şebnem'di.
O ismi telefonda görmek bile beni çileden çıkarırken,dayanamayıp öfkeyle açtım.
'Evleniyor muşsunuz ?'
Anında ağzından bu soru dökülmüştü ve içimdeki şeytan onu alt etmemi söylüyordu.O Alphan'ın sesini beklerken benim sesimi duyması daha da trajedi bir ortam oluşturmuştu.
"Evet şekerim,evleniyoruz."
Sinir bozucu sesim ona ulaştığında ağlamaklı sesi daha da arttı."Hemen telefonu Alphan'a veriyorsun.Hangi sıfatla onun telefonunu açarsın?"
Kaşlarım an be an çatılırken,zihnimde dönüp dolaşan tilkiler çıkmaz bir girdaba sürülüyordu bizi.Kimse benimle bu şekilde konuşamazdı.
"Alphan duşta."
Dediğim an da sessizleşti bir süre ikimizde sessizce beklediğimizde onun hıçkırarak ağlaması ortamda ki sessizliği bozdu.
Canını yaktığımın farkındaydım ama yılmadım,devam ettim.İçimdeki kırmızı,uzun tırnaklı kadın beni susturmuyordu.
Ciğerine inen her damla benim nefesim oluyordu."Planların işe yaramadı.İstediğin kadar uğraşabilirsin.Alphan benden vazgeçemiyor.O bana aşık."
Derince yutkunup devam ettim.
"Bu oyunda ki yerin sadece bir piyondan ibaret.O seni küçük kız kardeşi olarak görüyor."Ağlamaları hızlandığında ağzından tek bir kelime döküldü.
Titrek nefesi kelimeleri kanlı bıcakla kesti.
"Onu hak etmiyorsun."Gözlerimin önünden geçen geçmişin silsilesi beni bozguna uğrattı.
Benim yüzümden canına kıymış olabilir miydi.
Varlığımdan hala habersiz olan Alphan'a doğru ilerlediğimde adım seslerinden ötürü bana yandan bir bakış attı."Ne düşünüyorsun ?"
Sessiz mırıldanışımdan sonra derin bir nefes aldım.
Başını sağa sola sallayıp "hiçbir şey" diyerek mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sır
Novela Juvenil"Bana öyle bakma" dediğinde bakışlarımı kaçırdım. Verdiğim titrek nefes onun dudaklarında can bulmuştu. Bana bir adım daha yaklaşıp,elini belime attı. Ve gecenin kutsal sözcükleri o iki et parçasından fütursuzca döküldü. "Seviş benimle" Zaman durdu...