Yeni Yıldız [Yarı Texting]

[4]

Instagram

ÇınarArslan: Günaydın Gökdeniz.

GökdenizSoylu: Günaydın.

ÇınarArslan: Bugün çekimi yapıyoruz değil mi?

GökdenizSoylu: Evet. Kaçta buluşuyoruz?

ÇınarArslan: Biraz işim var dışarıda bitirdikten sonra seni evden alabilirim.

GökdenizSoylu: Tamam bana uyar, ben evde olacağım.

ÇınarArslan: Görüşürüz o halde.

GökdenizSoylu: Görüşürüz.

***

Telefonumu sehpanın üzerine koyup sevgilimi kollarımın arasına çektim. Saçlarının arasına uzun bir öpücük kondurup televizyonda seyrettiğimiz filme bakarken "Bugün ilk fotoğraf çekimini gerçekleştiriyoruz. "dedim.

Özde kollarımın arasından ayrılıp yüzünü bana döndü. "Zaten sosyal medyanda sana yürüyen bir sürü kız varken bir de bu işte popüler bir manken olursan bu sayı kim bilir kaça katlanacak. Bu iş senin için iyi olacak ama ben seni aşırı derecede kıskanacağım. Umarım ilişkimiz zarar görmez bebeğim." diyerek dudaklarını büzdü.

Gülümseyerek büzdüğü dudağından öptüm. "Ne kadar kız olursa olsun aramıza bir kızın girmeyeceğini biliyorsun. Ayrıca kıskanman hoşuma gitmiyor değil." dedim gülerek.

Koluma cimcik atarak o da gülümsedi. "Biliyorum." Kollarımın arasına tekrar girerek belimden sarıldı.

Film bittikten sonra Özde'yi evine bırakıp eve geri döndüm. İlk iş günüm olduğu için ilk önce kendimi duşa attım daha sonra üzerime şık bir gömlek, altımada dar bir siyah pantolon geçirdim.

Çınar'dan beklediğim arama geldiğinde telefonu hemen açarak kulağıma götürdüm. "Gökdeniz, ben geldim kapıdayım. Hazırlanıp hemen aşağı inebilir misin?" dedi.

"Hazırım ben hemen geliyorum." diyerek telefonu kapattım. Keşke bir şey demesini bekleseydim diye düşündüm. Ama aşağıda beni beklediği için hızla ayakkabımı giyip apartmandan aşağı indim.

Arabasının önüne geldiğimde arabanın ön tarafına oturmuş beni bekliyordu. "Selam," diyerek elini sıktım. Kafa tokuşturmak için harekete geçtiğimde Çınar kafa tokuşturma yerine elini belime koyarak yanağını yanağıma değdirdi. Erkekler ile hep kafa tokuşturduğumuz için bu hareket bana biraz garip gelmişti.

"Selam, nasılsın?" diyerek geri çekildi Çınar.

"İyiyim, sen?"

"İyiyim ben de, hadi bin bakalım arabaya." diyerek sürücü koltuğuna geçti. Ben de yanına oturup sarı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Çınar, "Saçların güzel olmuş," diye iltifat ettiğinde gülümseyip teşekkür ettim. Aslında saçıma pek bir şey yapmamıştım. Sadece hafif ıslak ve bakım yağlarının verdiği parlaklık vardı.

Merak ile "Nerede yapacağız çekimi?" diye sordum. Sabit yerlerde çekim yapmayacağımızı söylemişti o yüzden her fotoğraf çekiminde nereye gittiğimizi merak edecektim.

Yola bakarak "Arkadaşımın stüdyosu var bugün orada çekeceğiz." dedi. Bakışlarını bana çevirdiğinde "Merak etme bugün ilk gün olduğu için basit bir şeyler çekeriz. Yavaş yavaş ilerleriz." diye devam etti.

Başımla onaylandıktan sonra yola bakmaya devam etti. Kısa bir süre bir şey konuşmadık. O sessizlikte arabayı nasıl kullandığına bakıyordum. Hiç acele etmeden yavaş yavaş tadını çıkarır gibi kullanıyordu. "Hız yapmayı sevmiyor musun?" diye sordum.

"Severim ama sadece yalnız başıma olduğumda," dediğinde başımı salladım.

"Eğer özel değilse, önceden kaza falan mı yaptın?" diye sordum.

"Hayır ama değer verdiğim biri arabadayken az kalsın kaza yapıyorduk. O korkudan sonra bir daha yanımda biri varken hız yapmadım." Anlatırken bile o korkuyu gözlerinde görebilmiştim. İnsanın değer verdiği birini kaybetmesi nasıl bir şey iyi biliyordum.

"Değer verdiğin kişi sevgilin miydi?"

Bana kısa bir bakış attıktan sonra başıyla hayır anlamında salladı. "Çocukluk arkadaşımdı, " dedi yola bakmaya devam ederek.

Başımı tekrar salladığımda daha fazla bir şey sormadan yola baktım. Birkaç dakika sonra gideceğimiz yere gelmiştik. Emniyet kemerimi çıkarttıktan sonra arabadan inip Çınar'ın tarifiyle stüdyoya girdik.

Etrafı incelediğimde ne küçük, ne de büyük bir yerdi. Ama güzel dekor edilmiş bir yerdi. Duvarlar kırmızı renkti. Bir köşede deri siyah koltuklar, bir köşede ise çalışma masası vardı. Duvarda kocaman bir manzara tablosu vardı. Odanın içinde ise iki tane kapı vardı. Muhtemelen çekimler orada yapılıyordu.

Kapıların birinden bir adam çıktığında yüzünde bir gülümseme ile yanımıza geldi. "Oo kimler gelmiş," dedi Çınar'a bakarak.

Çınar elini uzatarak, "Selâmün aleyküm abi, nasılsın?" dedi. Adam Çınar'ın elini sıkarken selamını aldı.

Daha sonra ayak üstü biraz sohbet ettikten sonra adının Mehmet olduğunu öğrendiğim adam ceketini masadan alıp tekrar bize döndü. "Çocuklar siz rahat rahat çalışın ben çıkıyorum. İşin bittiğinde kapıyı falan kilitleyip çıkarsın Çınar, tamam mı?" diye sordu nazik bir şekilde. Çınar tamam dediğinde Mehmet abi ile tekrar el sıkıştıktan sonra çıktı.

Çınar kapıyı kapattıktan sonra "Kaldık başbaşa," diyerek ceketini çıkartıp deri koltuğa attı.

Heyecan ile "Hemen başlayacak mıyız?" diye sordum. Geldiğimizden beri çok heyecan yapmıştım. Ellerimi titretecek şekildeydi.

"Evet sana da uygunsa hemen başlayalım. Ama sanırım sen biraz heyecanlandın?" dediğinde başımı yukarı aşağı sallayarak gülümsedim.

"Alt tarafı bir fotoğraf çekimi. Bu kadar heyecan yapacağımı hiç düşünmezdim." dedim.

"Birazdan heyecanın gider, hadi gel," diyerek kolumu tutup kapılardan birine sürükledi. İçeriye girdiğimizde her taraf yeşil ile kapalıydı. "Yanlış odaya girdik." dedi gülerek. Diğer odaya girdiğimizde ise beyaz fon bir perde etrafında ise beyaz ledler vardı. Başka şeyler de vardı ama adlarını bilmiyordum.

Çınar kameranın yanına gittiğinde bana dönüp "Üzerini çıkartabilir misin?" dediğinde kaşımı çatmış ona baktım. Yavaş yavaş ilerleriz demişti ama şimdi soyunmamı istiyordu. Unuttu mu acaba diye düşünürken açıkladı. "Sadece üzerini pantolonun kalsın." dedi gülümseyerek.

Ağzımdan bir 'he' kelimesi çıkarken üzerimdeki tişörtü çıkarttım. Kameranın karşının geçtiğimde derin bir nefes alıp kendimi Çınar'ın eline bıraktım. Bakalım benden nasıl bir şeyler çıkaracaktı...

✖✖✖

Bir sonraki bölümde çekilen fotoğrafları görmek ister misiniz? :)

Bir sürü oy ve yorum istiyorumm.

-Birkan