[43]

655 60 7
                                    

Medyadaki Çınar.

Çınar'dan

"Günaydın Çınar Bey," diyen Sude'ye başımı sallayarak karşılık verdim.

Gökdeniz'in anlattıklarından sonra sinirim hâlâ geçmemişti. Ben nasıl olurda o şerefsizden şüphelenmemiştim? Anlamam gerekirdi. Gökdeniz'e olan bakışlarından anlamam gerekirdi! Kendime kızarak odama girdim. Kapıyı kapatmamla açmam bir oldu. Sude'ye dönerek "Tolga geldi mi?" diye sordum.

"Bugün çekimi olmadığı için gelmeyecek efendim."

"Ara hemen buraya gelsin." Sude'den cevap beklemeden odama geri döndüm. Sinirimin yatışması için direkt işe koyuldum yoksa Tolga geldiğinde hiç iyi şeyler olmayabilirdi.

Bilgisayardan Atakan'ın çekimlerini düzenlerken telefonuma gelen bildirimle telefonuma uzanıp gelen bildirime baktım.

Gökdeniz: Fotoğraf*

Gökdeniz: Bora'nın bana yolladığı fotoğrafa bak🙀😻

Çınar: Yuh bunlar ne ara sevgili oldular?

Gökdeniz: Anlaşılan Miami iyi gelmiş.

Gökdeniz: Biz de mi gitsek?

Çınar: Bizim ihtiyacımız yok ama tatile gidebiliriz. 🤍

Gökdeniz: Okul kapansın öyle gidelim. Daha fazla dersleri ekemem.

Çınar: Tamam yavrum.

Gökdeniz: Çınar bir şey soracağım...

Çınar: Ne soracaksın?

Gökdeniz: Tolga ile karşılaştınız mı?

Çınar: Hayır ama gelmesini söyledim.

Gökdeniz: Geldiğinde lütfen sakin ol 🙏🏻

Çınar: Tamam.

Çınar: Şimdi çıkmam gerekiyor seni sonra ararım.

Gökdeniz: Tamamm 🤍

Telefonu tuş kilidine alıp masaya bıraktım. Sakin olmamı istiyordu ama nasıl sakin olabilirdim ki? Düşündükçe sinir bütün bedenime sarıyordu. Onu işe alarak Gökdeniz'i tehlikeye sokmuştum. Ellerimi saçlarıma geçirip asıldım.

"Seni elime bir geçireyim..." yumruğumu sıkarak kendi kendime söylenmeye başladım. Tekrar işime odaklanmaya çalıştığımda aklımdaki düşüncelerden dolayı odaklanamıyordum. Anlaşılan Tolga'nın canını yakmadan rahatlayamayacaktım.

Odanın kapısı iki kez tıklandığında "Gir," dedim. Tolga ve Sude içeri girerken Sude elindeki kahveyi masama bırakıp odadan çıktı. "Hemen gelmemi istemişsin. Çekim mi var?" Tolga'yı karşımda görür görmez öfkem kat ve kat arttı. Oturduğum yerden hızla kalkarak yakasına yapıştım. "N-ne yapıyorsun Çınar?!" Kelimelerini zorla kurarken sırtını duvara sertçe yapıştırdım.

"Sen hangi cüretle Gökdeniz'in karşısına çıkabiliyorsun?!"

"Ne demek istiyorsun anlamıyorum," diyerek ellerini ellerimin üzerine koyarak yakasını kurtarmaya çalıştı.

"Salak ayağına yatma! Gökdeniz bana her şeyi anlattı." Sinirime hakim olmak için tane tane konuştum. Ama üzgünüm Tolga bugün senim canını çok fena yakacağım!

Önce yüzüme afallayarak baktı sonra pis sırıtışı tüm yüzüne yayıldı. Gel de dövme bu şerefsizi. "Sen kim oluyorsun da hesap soruyorsun?" diyerek tek kaşını havaya kaldırdı.

"Kim oluyorum öyle mi?!" Öfkeyle konuşup parmaklarımı yakasından çekerken yumruk haline getirdim. Yüzüne yumruğumu geçirip devam ettim. "Gökdeniz'in sevgilisi oluyorum." Yüzüne zevkle birkaç yumruk atıp dizimi karnına hızla vurdum. Tolga acıyla inleyerek önümde diz çökerken saçından asılıp bana bakmasını sağladım.

Kaşından süzülen kan ve patlamış dudağıyla yüzüme bakarken onun gibi yüzüme piç sırıtışı kondurdum. Onu böyle görmek hoşuma gitmişti. "Seni bir daha Gökdeniz'in yakınlarında görürsem yemin ederim seni doğduğuna pişman ederim!"

"Hadi ya! Nasıl yapacakmışsın bakalım?" Başımı havaya kaldırıp sabır diledim. "Gökdeniz'in gerçekten seni sevdiğini mi düşünüyorsun? Eğer öyleyse çok salaksın Çınar." diyerek kahkaha attı. "Seninle sadece paran için çıkıyor. Seni asla beni sevdiği gibi sevmeyecek ve onun her konu da ilkiyim. Beni unutması imkansız Çınar."

Söyledikleri beni daha çok sinirlendirmekten başka bir şeye yaramıyordu. Saçından tutarak ayağa kaldırdım. Parmaklarım boynunu sararken sıkarak nefes almasını engelledim. Yüzü kızarmaya başlarken "Beni seviyor olması canını yakıyor değil mi? Sana şunu söyleyeyim o canın daha çok yanacak. Çünkü söylediklerinin hiçbiri doğru değil," dedim. Yeterince boğazını sıktıktan sonra savurarak bıraktım. Bedeni yere düşüp nefes alıp vermeye  başladı.

Önceden masanın üzerine çıkarttığım sözleşmeleri aldığım gibi gözünün önünde yırttım. "Artık burayla bir bağlantın kalmadı şimdi gözümün önünden siktir git!"

Destek alarak ayağa kalkıp üstünü başını düzeltti. "İnan ki burası hiç sikimde değil. Burayı sadece Gökdeniz'ime yakın olabilmek için geldiğim bir yerdi ve işe yaradı da." Kapıyı açıp gideceği sırada aklına bir şey gelmiş gibi durup bana döndü. "Ayrıca sevgiline çok güveniyorsun ama hafta sonu benimleydi. Neler yaptığımızı da anlatırdım ama sen analamışsındır." Öpücük atarak odadan çıktı.

Peşinden gitmeye kalktığımda kapıda durup duvara yumruk attım. Sakin olmalıydım. Söylediği her şey beni kızdırabilmek içindi. Ama ya doğruysa...

Hayır, Hayır, HAYIR! Doğru olma ihtimali sıfır. Gökdeniz'e güveniyorum ve ona olan güvenimi yıkamam.

Ben uyarımı yapmıştım ama Tolga'nın Gökdeniz'den uzak duracağını sanmıyorum. Telefonumu cebimden çıkarıp güvendiğim birinin numarasını tuşlayıp aradım. Telefon birkaç çalıştan sonra açıldı. "Mert hızla konuya gireceğim. Birisi var ve onu takip edip araştırmanı istiyorum."

"Kim abi söyle hemen araştırmaya başlarım."

"Adı Tolga, gerisini sana mesaj atarım."

"Abi bu Tolga senim mankenlerinden olan mı?"

"Evet o kardeşim. Gökdeniz'in eski sevgilisiymiş ona yaklaşırsa hemen haberim olacak Mert!" Yapacaklarını anlatıp telefonu kapattım.

İnşallah düşündüğüm gibi olmaz yoksa Tolga'yı kötü günler bekliyor olacak...

🌚🌚🌚

Selammm, finale yaklaşıyoruz artık haftada 2 bölüm atmaya çalışacağım.

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

-Birkan

Yeni Yıldız [Yarı Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin