[30]

1.4K 130 28
                                    

Medyadaki; Gökdeniz. (Fotoğraf Antalya'da çekilmiş ve arkadaki Türk bayrağı 😍)

Karşımdaki kişiyi görünce küfür etmemek için kendimi zor tutmuştum. Üzerimdeki şaşkınlığı attığımda yerini sinire bırakmıştı. Bunca zaman sonra ne hakla karışma çıkabiliyordu?!

Yüzündeki iğrenç gülümseye baktıkça sanki midem bulanıyordu. "Tolga seni yıldızımız ile tanıştırayım, bu Gökdeniz," Çınar eliyle beni gösterip sonra da bana Tolga'yı tanıtmıştı. Ama bilmiyordu ki ben zaten onu tanıyordum. O da beni...

Tolga, "Çok memnun oldum Gökdeniz," diyerek elini uzattı. Bana uzattığı eline bakıp bakışlarımı Çınar'a kaldırdım. Elini tutmak istemiyordum o yüzden sadece "Ben de," diyerek oturdum. Çınar kaşlarını çatmış bana bakarken, Tolga da hâlâ gülerek yerine oturdu.
Ağzının ortasına bir tane geçirmek istiyorum.

Tolga ile lisede aynı sınıftaydık. İlk başlarda aramızda hiçbir şey yoktu. Sadece yakın arkadaştık. Ama zamanla arkadaşlığımız aşka dönüşmüştü. İkimiz de ilk kez yönelimlerimizi o zaman keşfetmiştik. Her şey çok güzel giderken, bir gün anlaşıp ailelerimize ilişkimizden söz etmeye karar verdik. Ailemin tepkisinden korktuğum halde gidip aileme her şeyi anlatıp sert tepkileriyle karşılaşmıştım. Yine de ondan ayrılmayı aklımdan bile geçirmemiştim. Ama o... ailesine anlatmayıp benimkilerin tepkisini duyduğu gibi korkup vazgeçmişti.

Korkmasına bir şey diyemezdim herkes ailesine kolayca açılamayabilirdi ama Tolga yanımda olmayı da seçmemişti. O günden sonra ilişkimiz sallantılı geçmeye başlamıştı. Ufacık bir meselede konu büyüyordu. Ne kadar alttan almaya çalışsam da işe yaramıyordu.

Bir arkadaşımın sayesinde öğrendiğim şeyle dünyamın başıma yıkılmasına neden olmuştu. Meğer beyefendinin bana soğuk yaptığı zamanlarda başka bir sevgilisi varmış... O günden sonra kendime söz vermiştim. Bir daha erkeklerden hoşlanmayacaktım. Saçma bir sözdü evet, bir aptalın yüzünden bütün erkeklere küsmüştüm.

Şimdi ise utanmadan karşıma geçip sırıtıyordu. Çınar ile Tolga iş hakkında konuşmaya devam ederken ben yerimde sinirle oturuyordum. Acaba Çınar'a olanları anlatsam anlaşmayı yapmaktan vazgeçer miydi?

Kim bilir aklından neler geçiripte buraya gelmişti. "Ben su alacağım." diyerek yerimden kalktım. Tolga'nın bakışlarının üzerimde olduğunu bildiğim için rahatsızca adımlayıp mutfak tarafına geçerek tezgahın üzerindeki sürahiden bardağa su doldurup yerime geçtim.

Bir yudum aldığımda Tolga'nın sorusuyla su gezime kaçtı. "Gökdeniz ile beraber çekim yapacak mıyız?" Çınar'ın yüzüne bakıp hayır demesini bekledim. Çınar'ın da bakışları bana kaydı. Lütfen hayır de, lütfen.

"Hayır." Dediğinde gülümsedim. Tolga'nın ise gülümsemesi silinmişti. "Gökdeniz tek başına daha iyi, birine ihtiyacı yok." Suyumdan zevkle bir yudum alarak arkama yaslandım.

Birkaç dakika sonra Çınar, aklına bir şey gelmiş olmalı ki hızla yerinden kalktı. "Ben galiba anahtarımı arabada unuttum."

"Gidip bakayım mı?" diye sorduğumda başını sağa sola salladı.

Etrafa baktıktan sonra "Ben bakıp geliyorum siz keyfinize bakın," diyerek çıktı. Tolga'nın olduğu yerde nasıl keyfime bakabilirdim.

Tolga sırıtarak yanımdaki boş kısma oturdu. Ondan uzaklaştığım sırada saçlarıma dokunmaya başladı. "Seni görmeyeli saçların çok güzel olmuş."

Eline vurarak sert bir ses tonuyla "Çek elini," dedim. Çekmeyince oturduğum yerden kalkıp karşıya oturdum. "Hangi yüzle karşıma çıkabiliyorsun?"

"Yapma Gökdeniz, çocuktuk o zamanlar hâlâ benden nefret mi ediyorsun?"

"Çocuk muyduk? Savunman bu mu yani," diyerek sinirle gülmeye başladım. "Yaptığın şeyin üzerini böyle kapatamazsın Tolga!"

Pişkin pişkin gülerek "Hadi ama sen de beni özledin biliyorum." dedi.

"Senden iğreniyorum amına koyim!" diyerek ayağa kalkıp cam kenarına gittim. Daha fazla yüzünü görmek istemiyordum. Gökdeniz geldiğinde ilk işim buradan çıkmak olacaktı.

Hâlâ gülüyordu ve sesi aşırı rahatsız ediyordu beni. "Sana şarkı söylediğim zamanları hatırla. Ne kadar mutluyduk. Sen kucağıma oturup beni dinlerdim."

"Kes!" diye bağırdım. Maalesef o zamanlar sesi huzur veriyordu ama huzurumun içine sıçanda yine kendisiydi.

"Gökdeniz ben asla unutulmam! Senin de beni unutmadığını, yaşadıklarımızı hâlâ hatırlayıp o zamanları özlediğini adım kadar eminim." Egonu sikeyim diye geçirdim içimden.

Tam cevap vereceğim sırada kapının açılmasıyla Çınar geldi. "Buldun mu anahtarı?" diye sordum.

"Evet, arabada kalmış."  Başımı sallayıp koltuğun üzerinden montumu aldım. "Nereye gidiyorsun?"

"Finaller yaklaşıyor, ders çalışmam gerekiyor."

"Tamam bekle biraz bırakırım ben seni," dediğinde omzuna dokundum.

"Ben kendim giderim."

"Ben de çıkıyordum zaten beraber çıkalım," diyerek ayaklandı Tolga. Göz devirdim ve aklıma gelen şeyle gülümseyip Çınar'a döndüm.

Tolga montunu giyerken "Aslında biraz daha kalsam bir şey kaybetmem." Çınar kalacağımı duyunca yüzünde hemen bir gülümseme belirdi.

Tolga'ya baktığımda yüzündeki siniri fark ettim. Montunu giydiği ve kalkıyorum dediği için gitmek zorunda kalmıştı. Biraz bekleyip Çınar'dan sen de kal demesini beklemişti ama beklediği cevabı alamamıştı. Mutlulukla yerime geçip "Kahve mi içsek?" diye sordum.

"Harika olur derim."

🌚🌚🌚

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alayım.

-Birkan

Yeni Yıldız [Yarı Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin