- mutafakta anneme yardım ediyordum. Annem saçını bağlamak için benden toka istemişti. Bende kaldığımız yere yani malikhanenin alt katına doğru giderken tuhaf sesler duydum. Sesler bir üst kattan geliyordu, annem oraya çıkmamı sevmezdi. Sesler gittikçe tuhaflaşıyırdu sanki birinin yalvarışlarıydı. Yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladım. Önümde yılınık siyah bir kapı vardı. Sesler kapının arkasından geliyordu. Kapının yılınık kısmından baktığımda ise orada ev sahibi kadın ve onun uzun sarı saçlı kızını gördüm. Kapıyı biraz daha araladım ve ikisinin önünde duran dizlerinin üzerine çökmüş adamı gördüm. Adam kanlar içindeydi ve sürekli "ben yapamam" diyordu. Çok korkmuştum tam geri dönmeyi niyetlenmişken ev sahibi kadın birdenbire belindeki silahı çıkardı ve adama doğrulttu. "Eğer yapamazsan artık işime yaramazsın" dedi ve silahın tetiğini çekti. O anda korkudan yere yığılmıştım. Ev sahibi kadının küçük kızının beni gördüğünü bile fark etmemiştim. Sadece yerde duran ölmüş adama bakabiliyordum. Bir anda evin küçük kız ile göz göze geldim. Ona bakarken birdenbire arkamdan birisi bana elini uzattı. Arkamı döndüm ve elini uzatan kişinin annem olduğunu gördüm o da çok korkmuştu o da her şeyi görmüştü. Küçük kız annesinin giysisini çekti ve ben işaret etti. Annesi bana döndü ve "bunu halletmem gerekecek" dedi-
Uyandığımda hastanede olduğumu fark ettim. Tam yanımda da yurt müdürü ve en yakın arkadaşlarım vardı. Hepsi çok endişelenmişti uyandığımı gördükleri an doktoru çağırdılar. Doktor iyi olduğumu söyledi. Doktor gittiği ana tüm gözler benim üzerime geldi. Herkes bana sinirli sinirli bakıyordu. Yurt müdürümüz öne çıktı ve
Müdür: nasıl intihar etmeye çalışırsın
Ben: asıl amacım intihar etmek değildi. Ben, ben sadece...
Ben ne düşünüyordum. Asla amacım intihar etmek değildi ama oraya ne için gitmiştim. Neden atlmıştım. Aklımda sadece az önce gördüm görü vardı.
Arkadaşım: sen ne!!
Ben: ben oraya kaderimi belirlemek için gittim. Artık iyiyim gidebilirsiniz.
Arkadaşım: gidebilirsiniz mi!!! Senin için o kadar endişelendik ve sen şimdi bize "artık iyiyim gidebilirsiniz" mi diyorsun. Sen, sen cidden...
Arkadaşım yine bir sinirle odayı terk etmişti odada sadece ben ve müdür vardı. Tuhaftı Müdür bey bana kızmıyorsun sadece anlamaya çalışan gözlerle bana bakıyordu. Neyi anlayabilir di ki. Müdür bey yanıma yaklaştı ve yatağıma oturdu.
Müdür: duyduğuma göre düğünde silah seslerinden sonra düğünü terk etmişsin. O zamandan beri tuhaf davranıyormuşsunun. Bana sorduğun soru yani annen hakkındaki hatıraların düğünde ortaya çıktı değil mi? Bana her şeyi anlatabilirsin.
Müdür Bey'in bu kadar dikkatli olduğunu düşünmemiştim. Peki ona her şeyi anlatmalı mıyım yoksa yine geçiştirmelimiyim. Yavaşça başımı öne eğdim ve konuşmadım.
Müdür: hazır olduğunda konuşuruz.
Dedi ve odayı terk etti. Artık yalnız başıma düşünebilirim, gördüğüm görüleri tekrar hayal edebilirdim. Peki gerçekten ne görmüştüm? Ne anlama geliyordu? Yoksa annemin ölümü benim yüzümdenmiydi? O sarışın kız ve annesi kimdi? neden o adamı öldürdüler? Annem bunu önceden biliyor muydu? Bu yüzden mi yukarı çıkmamı sevmiyordu? Çok sinirliydim hala anlam veremediğim bir çok sorun ve tanımadığım bir sürü kişi vardı. Olayların hepsi ise onları hatırlamamı bekliyorlardı. Artık unutmaya çalışmayacaktım. Artık her şeye hatırlayıp sorumlusunu bulmaya çalışacaktım. Artık geçmişimi ve annemi görmezden gelmeyecektim. Artık kaderim belirlenmişti. Hayat her şeyi hatırlamamı istiyordu ve dünya güçlenip geri gelmemi bekliyordu. Annemi öldürüp hayatımı mahvetmişlerdi artık bunları görmezden gelemezdim. Artık saklanmayacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kalıntıları
Action" geçmiş aslında geçmezmiş efendim. hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş" Oğuz Atay "en kötü düşman kim olduğunu bilmediğin düşmandır" bu sözü bana bir arkadaşım söylemişti. bence en kötü düşman yanında olduğunu bildiğin ama hiç bir...