Ben: ne büyük tesadüf değil mi?
İlayda hanım: aynen.
Dedi ve ben daha fazla dinlemeden dışarı çıktım eğer biraz daha dinleseydim ona saç baş girebilirdim. Odadan çıkıp muhasabeye gittim ve işim bittiğinde Mert i aradım.
Ben: ne yapıyorsun?
Mert: videoyu verdim şu an boşum, sen ne yapıyorsun?
Ben: hiç işte İlayda hanım beni kovdu bende eve doğru gidiyorum.
Mert: merak etme karıcığım kocanın asistanı olarak çalışmaya devam edebilirsin.
Ben: biraz ciddi ol.
Mert: eğer bu fikri beğenmediysen yakında çocuklar ile meşgul olmayı da seçebilirsin.
Tam bir şey diyecek iken yanımda bir araba durdu. Arabanın kapısı açılınca içeride Mert'i gördüm ve arabaya bindim.
Ben: polisler ne dedi?
Mert: incelemeye aldılar videonun gerçek olduğu ortaya çıktığında tutuklanabilirler.
Ben: peki bu ne kadar sürer?
Mert: bilmem bir gün sürer heralde.
Mert: o zaman şimdi ikimiz de boş olduğuna göre bir şeyler yapalım.
Ben: sen niye boşsun?
Mert: yakın bir zamanda büyük bir olay yaşadım ve bu yüzden çok korktum. Bu olay bende bir travma haline geldi bu yüzden bu aralar şirkete girmeme kararı aldım.
Dedi alaylı bir ses tonuyla. Bende söylediği şeye gülerken araba birden durdu.
Ben: burası neresi?
Mert: yeni evimiz
Dedi heyecanlı bir şekilde bana bakarak. Ne!? Evimiz derken? Bir saniyeliğine düşünce yetimi kaybettim. Benim elimden tutup evin içine götürdü. Evin içinde sadece koltuklar ve televizyon falan vardı.
Mert: sen istediğin gibi düzenlersin diye pek bir şey almadım.
Ben: Mert sen ciddi misin?
Mert: merak etme hemen evlenme gibi bir niyetim yok. Bu ev aslında benim yeni evim o eski malikanede artık yaşayamam. Ama söylediklerimde ciddiydim eğer evlenirsek burada yaşayacağız.
Ben: biliyor musun bir an gerçekten evleniyoruz sandım. Şu an rahatladım ya.
Mert: şu an değil ama bir gün kesinlikle evleneceğiz.
Dedi ve cebinden bir anahtar çıkararak elime verdi.
Mert: bu eve istediğin zaman gelebilirsin.
Ona gülümseyip anahtarı aldım. Evleneceğimiz günü iple çekiyorum.
Diğer gün İlayda hanım ve Berk bey haberlere düşmüştü. Sanarım artık İlayda hanım için kaçış yolu yok. Polis İlayda hanım ve Berk beyi arıyordu. Berk bey bir süre sonra yakalandı. Polis sorgusunda her şeyi anlattı. Yaptıkları yüzden hayatı boyunca hapisten çıkamayacak. İlayda hanım ise hala bulunamadı. Her yeri aradılar ama hiç bir iz yoktu. Polis yavaş yavaş İlayda hanımın kullandığı izi takip ederek bir kaç kişiyi daha tutukladı. Herşey mükemmel gidiyordu. Mert ile ben , biz mükemmeldik. Tabi Mert'in uğraşması gereken çok konu vardı sonuçta İlayda ve Berk onun ailesi.
Ben onun evine kahvaltıya gelmiştim. Biz kahvaltı ederken Mert'in telefonu çaldı. Mert telefonu açar açmaz yüzündeki gülümseme silinmiş yerini hüzün ve sinir almıştı. Mert telefonu üzgün bir şekilde kapattıktan sonra bana döndü. Benim meraklı bakışlarımı fark edince olayı açıkladı.
Mert: babam ölmüş.
Ben: ne!
Mert: silahlı birkaç adam babamı sokakta öldürmüş.
Kendisi ayağa kalktığında ağlamamak için kendini zor tuttuğunu fark ettim. Hemen yanına gidip ona sarıldım o da gözyaşlarını daha fazla içinde tutmadı. O durumda ne kadar kaldık bilmiyorum. Mert'in telefonunun çalmasıyla birbirimizden ayrıldık. Telefona cevap verdikten sonra bana döndü.
Mert: biraz işlerim var.
Ben: tamam sorun değil, git sen.
Mert: ceketini alıp evden ayrıldı. Bende kahvaltıyı toplayıp kendi evime gitmek için yola çıktım. Eve gitmeden önce bir kaç eşya aldığım için eve gitmem biraz zaman almıştı. Tam apartmanın önüne geldiğimde telefonum çaldı arayan Mert'di.
Ben: alo
Mert: çok sıkıldım, ne yapıyorsun?
Ben: biraz alışveriş yaptım şimdi eve vardım.
Derken kapıyı açmış içeri girmiştim. Kapıyı kapatırken arkamdan bir ses geldi. Gelen ses silahın emniyetinin sesiydi. Arkama dönmeden orada öylece kalmıştım.
Mert: o silah sesi miydi? Aleyna Aleyna ses ver. Aleyna orada mısın?
Ben: üzgünüm Mert şimdi kapatmalıyım.
Mert'in dediklerini dinlemeden telefonu kapattım ve arkamı döndüm.
Ben; İlayda hanım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kalıntıları
Action" geçmiş aslında geçmezmiş efendim. hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş" Oğuz Atay "en kötü düşman kim olduğunu bilmediğin düşmandır" bu sözü bana bir arkadaşım söylemişti. bence en kötü düşman yanında olduğunu bildiğin ama hiç bir...