Bana yaklaşmaya devam ediyordu ben ise onun her hareketini izliyordum. Tam öpecekken durdu ve gözlerini dudağımdan çekip gözlerime bakmaya başladı. Sanarım benden izin istiyordu. Gözlerim istemsizce kapanmaya başladı. O da gözlerimin kapandığını fark edip beni öpmeye başladı. Kalbim delicesine atıyordu. Kendimi kontrol edemiyordum. O ellerini yavaşça belime yerleştirip bana daha sıkı sarıldı. Ben de ellerimi boynunda birleştirmiştim.
Diğer günler İlayda hanımın ses kaydını almak ile uğraştım. Ses kaydını aldığım anda doğruca Mert'in odasına gittim. Elimdeki flaşı masaya koydum.
Ben: işte ses kaydı.
Mert: aferin güzelim ben hemen çıkıyorum.
Dedi ve yanıma gelip benim yanağımdan öptü sonra odadan çıktı. Evet artık Mert ile iyiydik, beraberdik. Ara sıra benim evime gelir dışarıda bir yürüyüş yapıp konuşurduk. Bu arada şu planda küçük bir değişiklik yaptık. Eve benim yerime Mert gidecekti. Mert'in yoğun uğraşlarının sonucu bu oldu.
Plan günü geldiğinde çok heyecanlıydım. Aslında bi o kadar da korkuyordum. Mert' e bir şey olmasından korkuyordum. Benim işim İlayda hanımı oyalamktı. Aslında ne yapmam gerektiğini zaten adım gibi biliyordum.
Mert şirketten çıkıp İlayda hanımın evine gidince bende küçük planımı harekete geçirmeye başladım. Neyse ki çok iyi gözlemciydim bu yüzden İlayda hanımın alışkanlıklarını ve farketmeden sürekli yaptığı hareketleri biliyordum. İlayda hanım her zaman bir yere dönmeden önce elini döndürürdü. Yani elini döneceği yere götürdüler sonra kafasını çevirdi ve bu onda alışkanlık olmuştu.
Kapıyı yavaşça tıklatıp içeri girdim. Masaya yaptığım rapor ve analizleri koydum. En üstteki kağıdı alıp İlayda hanımın yanına gittim. İlayda hanım kahvesini yan tarafa koyarak verdiğim kağıdı incelemeye başladı. Bende bu arada onun telefonun alıp hafifçe cebime koydum. Tabi ki de muhteşem planım bu değildi. İlayda hanım her geç farkına varacağı için biraz daha mantıklı bir plan yapmıştım. İlayda hanımın kahvesini alıp İlayda hanımın soluna koydum. İlayda hanım görmüştü ama çok umursamamıştı.
Ben: oradaki de ne?
Dediğimde İlayda hanım kafasını kaldırıp sağındaki pencereye bakmaya başladı. Bende cebimdeki telefonu çıkarıp kahvenin soluna koydum. İlayda hanım tekrar dönerken eli kahveye çarpmıştı ve kahve de telefonun üzerine dökülmüştü.
Ben: aaa
Dedim yandaki peçeteyi alarak. İlayda hanım aceleyle telefonu eline aldı. Bende masanın üzerine dökülen kahveyi silmeye başladım.
İlayda hanım: bozulmuş.
Dedi ve telefonu benim elime vererek.
İlayda hanım: gidip yaptır eğer uzun sürecek ise yenisini alıp bilgileri kaydet.
Ben: peki efendim.
Dedim ve odadan çıktım. Müthiş plan hem telefonu aldım hem azar yemedim. Acaba Mert ne yapıyor? Umarım bir şey olamaz.
Mert'den
Siyah renkli müstakil bir evin önde durduk. Evin etrafında 6 tane koruma vardı. Ne olur ne olmaz bende adam toplamıştım. Tabiki ben içeri girdikten sonra geleceklerdi. Eğer her şey yolunda giderse onlara ihtiyacım bile olmayacaktı.
Arabadan inip kapının önündeki iki korumaya doğru yürüdüm.Mert: İlayda hanım içeriden bir dosya almam için beni yolladı.
Adamlar bir süre bana baktılar. Sonra ben ses kaydını açıp dinlettim. Sonra biri biraz uzaklaşıp bir görüşme yaptı. Belki de seli mesaj bırakıyordur. İlayda'dan başka birini aramazlar herhalde. Adam tekrar yanıma gelip içeri girmeme izin verdi. İçeri girdiğim an tüm odalara bakmaya başladım. Bazı odalar boştu bazıları burada çalışanların odasıydı. İçi belge dolu bir odaya rastlayıp içeri girdim. Kağıtları ve belgelere bakmaya başladım. Bazıları şirket hakkındaydı.
"İşte bu" dedim dışımdan. Bu belge bir adamın ölüm belgesiydi. Böyle bir şey bulabileceğimi biliyordum. Belgenin kapağında '13' yazıyordu. Biraz daha bakınca hepsinin üzerinde '13' yazdığını farkettim. Ne anlama geliyordu? Ben belgelere bakarken arkandan tanıdık bir ses adımı söyledi. Bu kişi kardeşim Berk'ti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kalıntıları
Action" geçmiş aslında geçmezmiş efendim. hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş" Oğuz Atay "en kötü düşman kim olduğunu bilmediğin düşmandır" bu sözü bana bir arkadaşım söylemişti. bence en kötü düşman yanında olduğunu bildiğin ama hiç bir...