Aaaaahhhhhhhh başım çok ağrıyor. Birisi bana bağırıyor. Yavaşça gözlerimi açtım, karşımda bir arkadaşım vardı. Derin bir nefes aldım ve doğrulmaya çalıştım.
Arkadaşım: iyi misin? Ne oldu?
Ben : iyiyim bir şey yok. Aahhh başım çok ağrıyor.
Arkadaşım: ne demek bir şey yok! Beş dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum.
Ben : iyiyim. Buraya neden geldin
Arkadaşım: yarı zamanlı işine geç kalmışsın bende seni görmek için geldim. İçerden televizyon sesi geliyordu ama senden ses yoktu. Bende endişelendim ve içeri girdim sen yerde baygındın. Söylesene ne oldu? Neden baygındın?
Ben: endişelenme bir şey yok. Artık gidebilirsin.
Arkadaşım: ama sen-
Ben: iyiyim, artık gidebilirsin.
Arkadaşım: peki!! Seni düşünen de suç
Arkadaşım bana kızıp birden gitmişti ama benim onu düşünebilecek halim yoktu. Başım çok ağrıyordu. İlk kez bir anıyı hatırlarken bayılmıştım. Dün gece ne oldu ben ne gördüm. Hiç bir şey hatırlamıyordum. Aaahhhh hayır yarı zamanlı işime bir saat geç kalmıştım. Hemen kalkıp aceleyle bir duş aldım. Acele etmeliydim, yoksa kovulabilirdim. Neyse ki bir şey olmadı sadece biraz azar yemiştim. Eve geldiğimde her yer çok dağınıktı. Yatağıma yattım ve dün geceyi düşündüm. Bir şeyler görmüştüm ama ne görmüştüm? Beni bu kadar sarsan ne? Gördüğüm anı beni nasıl bayılttı? Beni bayıltan gördüğüm anı değil belki başımın ağrısıdır. Bana ne oluyor. Hayatımın sonuna kadar böyle kâbuslar mı görecem? Her gün büyük bir korku ve göz yaşları... Buna dayanamam. Bu kadar olmaz. Ben düşüncelere dalmışken telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan arkadaşlarımdan biriydi sanarım bana olanları duymuş.
Ben: alo
Arkadaşım: nasılsın
Ben : iyi
Arkadaşım: iyiysen biraz konuşabilirmiyiz. Aşağıda bekliyorum.
Bu tuhaf normalde direk arayıp bana bağırması gerekirdi ama sesi çok tedirgin ve üzgün. Aşağıya insem iyi olur. Aşağıya indiğimde arkadaşlarımın hepsi buradaydı. Ne oluyor böyle.
Arkadaşım: neden böyle davranıyorsun. Biz arkadaşız eğer bir sıkıntım varsa bize söylemelisin.
Ben: size söyleyemem, üzgünüm
Arkadaşım: annenle ilgili degil mi? Demek bize söyleyemezsin. Peki o zaman bize hiç bir şey söyleme, ama bundan sonra yanında olmayız. Yine de söylemeyecek misin?
Ben: üzgünüm ama sizin yapabileceğiniz bir şey yok. Bu yüzden bilmenize gerek yok.
Arkadaşım: sen çok değiştin. Tam bir hayal kırıklığı.
Arkadaşım ağlamamak için kendini zor tutuyordu . Arkasını döndü ve koşarak kaçtı. Diğerleride hiç bir şey söylemeden gitti. Bende kapının önüne oturdum ve arkadaşımın söylediğini düşündüm " tam bir hayal kırıklığı" çok haklı ben bir hayal kırıklığıyım. Korktuğum için kendi anılarımla bile yüzleşemiyorum. Ben bir hayal kırıklığıyım. Aaaahhhhh başım yine ağrımaya başladı aahhh nefes bile alamıyordum. Yeter artık sıkıldım, bundan sıkıldım. İyiymiş gibi davranmaktan sıkıldım. Unutmaya çalışmaktan sıkıldım. Artık buna dayanamıyorum. Gözlerimi açtım ve koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum sadece koşuyordum, kaçıyordum. Geçmişten, şimdiden ve gelecekten korkuyordum.
Durdum ve nerde olduğuma baktım annemle atladığımız dağın önündeydim. Aniden oraya çıkmak istedim. Oraya çıkmak ve atlamak. Tekrar unutmak istiyordum tekrar eski ben olmak. Çıkmaya başladım dağın tepesine çıkmaya çalışıyordum. Yol çok dikti. Koşarak çıkmaya çalıştığımda ayağım kaydı ve yere düştüm dizim çok ağrıyordu ama umurumda değildi. Tekrar ayağa kalktım ve tekrar çıkmayı denedim. Dağın tepesine varmıştım. Burda başlamıştı, bunlara sebep olan şey suçluluğumdu. Suçluluğum ise burda annemin ölümüyle benim herşeyi untmamla ve ondan nefret etmekle başlamıştı. Uçuruma yaklaştım ve annemin benim önüme geçip beni koruduğunu gördüm ve annemin benim elimi tutup birlikte atladığımızı. Bende annemin elini tuttum ve son kez anneme baktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kalıntıları
Azione" geçmiş aslında geçmezmiş efendim. hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş" Oğuz Atay "en kötü düşman kim olduğunu bilmediğin düşmandır" bu sözü bana bir arkadaşım söylemişti. bence en kötü düşman yanında olduğunu bildiğin ama hiç bir...