Mert: Berk?
Berk: burada ne işin var kardeşim?
Mert: peki sen burada ne arıyorsun? Yoksa yine İlayda'nın ayakçılığını mı yapıyorsun.
Berk: benim evimde olan sensin neden bu soruyu benim için cevaplanıyorsun.
Mert: bu ev senin mi!?
Berk: evet
Mert: İlayda'nın yaptığı herşeyi biliyordun. Ama göz mü yumdun?
Berk: o benim kardeşim.
Mert: bende senin kardeşinim. İlayda'nın öldürdüğü onca insanında da kardeşi vardı.
Berk: hiç bir şey bilmiyorsun kardeşim. Bunlar önemsiz hayatlar. Başa geçmiş yaşamlar.
Mert: nasıl böyle konuşabilirsin-
Berk: artık bir önemi yok. Hiçbir şeyin önemi yok.
Mert: sana gerçekten inanamıyorum. İyi ki annemiz bu halini görmedi.
Berk: annemiz mi? Bizim annemiz yok Mert yıllar önce öldü.
Mert: haklısın bizim annemiz öldü, en azından onun hatırasına saygı duyabilirsin. Berk- abi hala yanıma gelebilirsin. İlayda'yı polise vermeliyiz. Lütfen İlayda'nın yanından uzaklaşıp ban gel.
Berk: hala çocuksun kardeşim, hala çok duygusalsın. Eğer bir daha seni burada görürsem ne yapacağımı hayal edebiliyorsunsur.
Ben yanından hızlıca geçip evden çıktım. Hala Berkin söylediklerini düşünüyordum. Berkin bu kadar değiştiğini nasıl fark etmem? Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı ki telefonumun titremesiyle kendime gelmeye çalıştım. Aleyna mesaj atıyordu.
Aleyna'dan
Mert'e uzun zamandır ulaşamıyorum. Normalde şimdiye çıkması lazımdı neden bu kadar uzun sürdü? Giderek korkmaya başlıyordum. Bir anda Mert'in çevrimiçi olmasıyla biraz rahatlamıştım.
Mert: nerdesin
Ben: **** telefoncusunda
Mert: geliyorum
Mert'in gelmesini bekliyordum. Sesi biraz hüzünlü gibiydi. Neler olduğunu merak ediyordum. Mert gelir gelmez bana sarılmaya başladı. Biraz boğuluyordum ama önemli değildi. Çünkü Mert gerçekten çok üzgün gibiydi. Hiç bir şey söylemeden bende ona sarıldım. Konuşacak bir şey yoktu. Her şeyi anlıyordum. Yavaşça benden ayrıldı ve bana bakmaya başladı. Bende onun saçlarını okşayarak konuştum.
Ben: iyi misin?
Mert: daha iyiyim
Ona gülümsedim o da bana gülümsedi. Elleri saçında ki elime doğru gitti .
Mert: saçlarımı karıştırma düzenliyken daha yakışıklıyım.
Dediğinde bir kahkaha atıp ona tekrar sarıldım.
Telefonu tamirciye verip yandaki bir parka oturmuştuk. Mert hiç konuşmuyordu. Bende sormaya korkuyordum. Psikolojisi hala kötü durumdaydı.
Mert: neler olduğunu sormayacak mısın?
Ben: sanarım pek iyi geçmemiş.
Mert: evet hiç iyi geçmedi.
Ben: istersen anlatmaya bilirsin.
Mert: ev İlayda'nın değil Berk'in üstüne. Korumalar direk Berk'i aradı.
Ben: sana bir şey mi yaptı?
Mert: hayır bir şey yapmadı sadece konuştuk.
Ben: Berk bey herşeyi biliyordu? Ama bir şey yapmadı.
Mert: hayır o İlayda'nın yardımcısı değil İlayda'nın ortağı. Herşeyi beraber yapmışlar.
Ben: Berk bey ile İlayda hanım arasında bizim bilmediğimiz birşey olabilir mi?
Mert: Berk yurt dışına çıkmadan önce böyle değildi.
Ben: aslında İlayda hanıma küçükken de yardım ediyordu. Ama onun ile beraber kötülük yapmıyordu. İlayda hanımın kötülük yapmasını önlemeye çalışıyordu.
Mert: sen nereden biliyorsun?
Ben: ıımm yani öyle görünüyor.
Şu an daha fazla sıçamazdım. Dostum niye doğaçlama yalan söyleyemiyorum ben yaaa. Mert ayaga kalkıp konuştu.
Mert: hadi artık şirkete gitmeliyiz.
Ben: peki
İlayda hanımın telefonunu alıp tekrar şirkete girdik. İlayda hanıma telefonu verdim, zaten telefona çok bir şey olmamıştı.
Artık yeni bir plan yapmalıydık. Biraz daha başarılı bir plan. Şu an aklım sadece Mert'deydi hiçbir şey düşünemiyordum. Acaba Mert gerçekten iyi mi? Berk Bey'in yaptıkları Mert'i çok sarsmıştı. Bunca zamana kadar İlayda hanımı araştırmıştık ve hiç bir şey bulamadık. Acaba Berk beyde bir şeyler bulabilir miyiz? Berk bey acaba yurt dışında ne yaşadı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kalıntıları
Action" geçmiş aslında geçmezmiş efendim. hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş" Oğuz Atay "en kötü düşman kim olduğunu bilmediğin düşmandır" bu sözü bana bir arkadaşım söylemişti. bence en kötü düşman yanında olduğunu bildiğin ama hiç bir...