34

20 15 1
                                    

4 gün sonra yeni bir oyuncağı piyasaya sürecektik. Bu yüzden tüm şirket olarak çok çalışıyorduk. İlayda hanım ara sıra gözden kayboluyordu ama pek dikkat etmemeye çalışıyordum. Sonuçta bu oyuncak şirket için gerçekten önemliydi. Ay sonu yaklaşıyordu. Sanarım İlayda hanım açılışı yaptıktan sonra beni kovacaktı. Benim hikayem artık bitiyor. Açılışa kadar hiç bir şey yapamıyorum. Açılıştan sonra da hiç bir şey yapamayacağım. Belki daha sonra şirkete başka pozisyonlar için baş vurabilirim. Ama şu an yapacak hiç bir şeyim kalmadı. Zaten Mert benden ayrıldığından beri düzgün düşünemiyorum. Onu düşünmeyeceğimi söylemiştim ama şirkete her geldiğimde, her koridordan geçişimde, her akşam onu düşünmeden edemiyorum. Belki de sadece biraz daha zamana ihtiyacım vardır.

                                       4 gün sonra

Bu gün açılışı yapılacak. Tüm gazeteciler ve bazı şirket çalışanları sahnenin önünde beklerken ben ve İlayda hanım sahne arkasında bekliyorduk. Mert bey çıkıp konuşmasını okumaya başladı. İlayda hanım ile onu izliyorduk. Bir an İlayda hanıma baktığımda gözlerinin başka yerde olduğunu fark ettim. İlayda hanım Mert'in üstündeki spot ışığına bakıyordu. Bende spot ışığına bakmaya başlamıştım. İlk başta bir şey yok gibi görünüyordu ama daha dikkatli baktığımda spot ışığının sallandığını fark ettim. Biraz daha dikkatli baktığımda spot ışığını tutan sadece bir ip olduğunu fark ettim. Tüm kabloları kesilmiş ve bir ip ile bağlanmış. İp yavaş yavaş yırtılmaya başlıyordu. Spot konuşma yapan Mert'in üzerine düşmek üzereydi. Hiç düşünmeden sahneye dalıp Mert bey ile kendimi yan tarafa doğru itmiştim. Herkes çok şaşırmıştı, salonda bir anlığına sessizlik olmuştu. Sessizliği bozan ise spot ışığının sahneye düşüşü idi. Spot ışığından etrafa yayılan cam kırıkları kolumu ve bacağımı çizmişti. Aynı durum Mert için de geçerliydi. Yaşanan olaydan sonra bizi bir odaya götürüp yaralarımızı temizlemeye başladılar. Çok ciddi bir şey yoktu sadece bir kaç tane çizikti. Bu yüzden biraz temizleyip yara bandı ile kapattılar.
Odadan herkes çıkmıştı. Sadece ben ve Mert vardı. Ortamın sessizliği beni gererken ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldim. Tam kapıyı açacaktım ki. Mert arkamdan gelip elini kapını üzerine koydu. Benim arkaya dönmem ile Mert ile göz göze gelmemiz bir oldu.

Mert: buna devam mı edeceksin?

Hiç bir şey söyleyemiyorum. Kalbim o kadar hızlı atıyor ki nefes bile alamıyorum.

Mert: artık bana gerçekleri söylemen gerekmiyor mu?

Ben: ipek hanım ve İlayda hanımı birini öldürürken gördüm . Onlar da ben ve annemi öldürmeye çalıştılar. Bizi üç adam ile bir uçuruma götürdüler orada annemi ve beni silahla öldürüp nehre atmaya çalıştılar ama silah beni eş geçmişti. Ben nehre düşüp hafızamı kaybettim. Annem ise öldü.

Herşeyi o kadar hızlı söylemiştim ki ben bile anlamamıştım. Aslında söylemek o kadar zor değilmiş. O kadar çok rahatladım ki. Şu an aramızda neredeyse 10 santim olan Mert'in hareketlerine bakıyordum ama o hiç kıpırdamıyordu. Sanarım söylediklerimi anlamaya çalışıyordu. Elini kapıdan çekti ve hüzünlü bir şekilde konuştu.

Mert: gerçekten anlatması zormuş.

Dedi ve bana sarıldı. Ne diye bilirim ki onu gerçekten özledim. Ben biraz geri çekildim ve konuşmaya başladım.

Ben: seni seviyorum.

Mert: bende seni ufaklık.

Ben: ufaklık?

Bana biraz daha yaklaşıp tekrar etti.

Mert: ufaklık.

Dedi ve beni öptü.


Ben: bu arada yurt dışına gönderdiğin adamdan bir şey çıktı mı?

Mert: evet.

Geçmişin Kalıntıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin