Ben kendime de bir kahve yaptım ve onun karşısına oturdum.
Ben: eee Serkan biraz kendinden bahsetsene. Mesela ne iş yapıyorsun?
Serkan: ben bilgisayar mühendisiyim.
Ben: biliyor musun bende küçükken bilgisayar mühendisi olmak isterdim.
Serkan: neden vazgeçtin?
Ben: yeterince zeki olmadığım için desem.
Serkan güldü bende herzaman ki yapmacıktan sırıtışımı attım.
Ben: nerede çalışıyorsun ?
Serkan: ***** şirketinde
Gözüm yavaşça masada duran Serkan'ın telefonuna kaydı. Elime telefonumu aldım.
Serkan: evin güzelmiş
Ben: evet çoğu şey aile yadigarı mesela şuradaki mumluk.
Dedim ve elimle Serkan'ın arkasındaki mumluğu işaret ettim. Serkan arkasını döndüğü anda kendi telefonum ile Serkan'ınkinin telefon kılıfları o değiştirip telefonunu aldım. Serkan arkasını döndüğünde ise telefonu sakladım.
Ben: afadersin benim bir telefon görüşmesi yapmam lazım
Dedim ve Serkan'ın telefonu ile arka odaya gittim. Serkan şüphelenmesin diye kendi kendime konuşuyordum. Neyse ki telefonunun kilidi yoktu, yoksa bitmiştim. Telefon rehberine girip kayıtlara baktım. İlayda hanımın telefon numarasının başı ile sonunun uyuştuğu bir telefon numarası buldum. Gerçektende İlayda hanım yapmış. Bir anda içeriden bir ses geldi ve aynı anda kapı açıldı. Serkan telefonunu aldığımın farkına varıp içeri gelmişti. Hızlıca bana yaklaşıp telefonu almaya çalıştı. Bende onu geriye doğru itip tekme attım. Aramızda bir savaş başlamıştı ama tabiki de ben daha üstündüm. Bir yıllık eğitim boşuna değildi. Ona bir tekme atıp geriye doğru ittim. Arkasındaki kapıya çarpınca biraz afalladı. İşte fırsat şimdi saldıra bilirim. Birkaç adım geri attım ve hızlıca Serkan doğru koşup kafasına tekme attım. Bu hamlemle Serkan yere yığılmıştı. Yavaşça ona yaklaşıp baygın mı diye kontrol etmiştim. ' bayılmış' dedim ve onu kanepeye kadar taşıdım. Şimdi ne yapıcaktım? Birazdan uyanır. Onu bir şey ile tehtid etmem lazım ama ne ile? Acaba döverek korkutsam mı? Fazla yasa dışı, olamaz. Elime telefonumu alıp karıştırmaya başladım. İçinde tuhaf fotoğraflar vardı. Farklı farklı insanların fotoğrafları. Biraz daha ileri gidince birkaç fotoğraf daha buldum. Bu fotoğraflar ise birkaç kişinin öldüğü fotoğraflardı. Fotoğrafları görür görmez kendi bilgisayarıma aktardım. Serkan yavaş yavaş uyanmaya başladığında. Telefonumdaki ses kaydını açıp telefonumu sakladım. Bakalım bana başka neler anlatacak.
Serkan: aahhh ne oldu?
Ben: seni bayılttım
Serkan: ne istiyorsun?
Ben: sadece merakımı gidermeni. Mesela İlayda hanımı nereden tanıyorsun?
Serkan: asla birşey söylemeyeceğim.
Ben: eğer söylemezsen galerindeki şu fotoğrafları polise veririm.
Serkan: İlayda hanımın gizli işlerini yaparım. Çoğunlukla araştırma.
Ben: galerindeki fotoğraftaki adamları kim öldürdü?
Serkan: çoğunu İlayda hanım öldürdü ben sadece araştırma yaparım. Başka bir şey yok.
Sakladığım yerdeki telefonu alıp ses kaydını sonlandırdım. Serkan ses kaydına bakarken çok şaşırmış ve daha çok korkmuştu.
Ben: İlayda hanım seni neden peşime taktı.
Serkan: çünkü senden şüpheleniyor. İlk önce geçmişini araştırmamı istedi sonra ise sana yakınlaşmamı.
Demek İlayda hanım geçmişimi araştırmış.
Ben: eğer İlayda hanım'a kötü bir şey söylersem bu ses kaydını ve telefondaki fotoğrafları polise veririm. İlayda hanım aradığında çok normalmiş gibi konuşmalısın anladın mı?
Serkan: tamam, hiç bir şey demeyeceğim.
Serkan koltuktan kalkıp masanın üzerindeki telefonu aldı ve dairesine gitti. Demek İlayda hanım böyle oynamak istiyor . Peki oyunu o başlattı, bana da oynamak kaldı. Bu Gümüş ailesi benim geçmişimi epey bir merak ediyor. Bakalım sizin altınızdan ne çıkacak. Bunu siz istediniz İlayda hanım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Kalıntıları
Action" geçmiş aslında geçmezmiş efendim. hep bir köşede yerinden çıkmak için geceyi beklermiş" Oğuz Atay "en kötü düşman kim olduğunu bilmediğin düşmandır" bu sözü bana bir arkadaşım söylemişti. bence en kötü düşman yanında olduğunu bildiğin ama hiç bir...