Üniformamı giyip Ömer'imi aldıktan sonra Pars'ı görmek için yüzbaşıların odasına gittim. Bildiğim kadarıyla Semih Yüzbaşı'nın timi başka bir operasyonda Turgay Yüzbaşı ve timi de bizden önce karakola gitmişlerdi. Bu yüzden bu kadar rahattım.
İçeriden gelen Pars'ın sesiyle kapının önünde durdum. Yanlıştı biliyordum ama dayanamadım ve dinlemeye başladım. Sanırım telefonda konuşuyordu.
"Sürekli beni aramaktan ne zaman vazgeçeceksin?.. Daha kaç kere arama beni demem gerekiyor?.. Tamam, ne istiyorsun benden?.. Beni? Sen, beni kaybedeli çok oldu... Ne diyorsun?!.. Tamam, Filiz'ciğim... Görüşürüz."
Filiz ile mi konuşuyordu?!
Sürtük Filiz ile?!
Ah, Pars...
Beklemezdim.
Hızla kapının önünden uzaklaşarak bahçeye çıktım.
Sanırım buna mahkumuz.
Neye?
Her zaman hayal kırıklığına uğramaya.
İç sesime buruk bir tebessüm bahşettim. Ağır adımlarla timin yanına yürüdüm. Arkamızdan koşarak Pars geldiğinde de sıra sıra gelen araca bindik. Pars tam karşımda oturuyordu. Herkes kendi arasında konuşmaya dalmışken hafifçe öne eğildi. "Neyin var, Adalı?"
"Yok hiçbir şeyim."
Başını iki yana salladı. "Ben sana, 'Herkese yalan söyle ama bana söyleme.' Dememiş miydim?"
Sinirle soludum.
İçinden geçenleri, içinde tutma Asel.
İnsanlar senin kalbini çatır çatır kırarken sen de onlarınkini kırmaktan korkma.
Kısasa kısas.
Haklıydım. İçimden geçenleri, içimde tutmayacaktım.
"Peki ya senin bana yalan söylemen? Sadece ben mi dürüst olmalıyım?!"
Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Böyle bir cevabı beklemediği aşikardı. "Ne yalanı?"
Sinirle güldüm. "Tamam Filizciğim. Görüşürüz, Filizciğim..." Dedim Pars'ı taklit ederek.
Bir süre durdu. "Hayır, bak..."
Sözünü böldüm. "Bir açıklama yapmak zorunda değilsiniz, Yüzbaşım. Bize ne ki zaten?"
"Zorundayım, Adalı. Yok yere suçlanıyorum çünkü."
"Yok yere?" Kısa bir kahkaha attım. "Ben bırak eski sevgililerimle -cığımlı, -ciğimli konuşmayı, konuşmuyorum bile!"
Benim Pars'a kükrememle tüm tim bize dikkat kesilmişti. Pars'da tıpkı benim gibi sesini yükselterek konuştu. "Ya hayatımda sen varken ben niye isteye isteye Filiz ile -cığımlı, -ciğimli konuşayım, güzelim?! Bir dinlesen sen de anlayacaksın."
Pars!
Ağzına çiçek diktiğim...
Timin yanında ne diyorsun sen?!
Samet, elindeki kaskını yere düşürürken şaşkınlıkla aralanan dudaklarından birkaç küfür duyuldu. "Hassiktur!"
"Ulan iki metre ötemize uçak düşseydi daha az şaşırırdım yeminle!" Dedi Hakan.
Adem'de başını iki yana sallayarak, "Allah'ım sen bizi koru. Komutanlarım güçlerini birleştirmişler! Sen karıma bağışla beni Ya Rabbim!" Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TABURDA BİR CUMHURİYET
Teen FictionCUMHURİYET SERİSİ - 1 - Bu kitap, başta Ömer Halisdemir olmak üzere bu ülke uğruna can veren nice şehitlerimize ithaf edilmiştir. Vatan uğruna baş koymuş, nice aşağılamaların, küçümsemelerin ardından başı dik, alını pak çıkmış bir üsteğmen; Asel Nur...