T.B.C × 23- BÖLÜM/ HIZIR GİBİ YETİŞTİ MÜBAREK

1.5K 230 13
                                    

Fırat Kalkanı Harekâtı'nın 5'inci yıl dönümünde; 3 bin DEAŞ'lı teröristi göğüs göğüse muharebe ile etkisiz hâle getiren Mehmetçiklerimize minnettarım. Bu uğurda canını feda eden şehitlerimize Allah'tan rahmet, aynı uğurda gazi olmuş Mehmetçiklerimize de uzun ömürler diliyorum. Vatan size minnettar kalacak!

Temizleye temizleye köyün meydanına doğru yaklaşıyorduk. Meydana yakın bir eve girdiğimizde kapıyı açmamla karşıma çıkan piçi anında öldürüp ilerledim. Binanın damına çıkıp mevzilendim. Ben dürbünüme yakalanan teröristleri vurmaya devam ederken alt kattaki Ali'nin sesini işittim telsizden. "Asel komutanım?"

"Söyle, aslan parçası."

"Ne zamandır devam etmiyorsunuz şiirinize."

"Ha! Unuttum ki! Siz de hiç hatırlatmıyorsunuz... Edeyim bari."

"Edin tabii."

Pars'ın sesi girdi araya. "Ne zamandır soracağım da unutuyorum. Bu şiirin olayı ne?"

Benim yerime Pars'ın sorusunu Celal cevapladı. "Asel Komutanım, bu piçleri avlarken zevkine her biri için bir dize okur. Bir şiir tamamlar, bir yenisine geçer. Şimdiye dek yüzü aşkın şiir bitirmiştir herhalde."

Pars, ses çıkarmayınca dürbünüme yakalanan teröriste sıkmadan önce geleneğime devam ettim. "Dağda niçin bağırılır?" Tetiği çektim. "Feleğe çatmak için."

Bir yenisi daha ilişti gözüme. "Açılır tatlı güller..."

Ateşin bol olsun.

"Arılar tatmak için."

Ben kendimi kaptırmış giderken Şehit Kübra Doğanay timinin komutanı, Recep konuştu. "Köye destek çağırmışlar. Altı pick-up peş peşe geliyor!"

Siktir!

"Destek isteyelim, Yüzbaşım! Beş edemeyiz bu kadar piçle." Dedim sıkmaya devam ederken.

Uzun zamandır bu kadar kalabalık bir çatışmaya girmemiştim.

Kar da üstüme üstüme yağıyor.

Kıçım dondu şerefsizim.

Tabura döndüğümde cırcır olmazsam iyi.

"F-16 çağıralım?" Diye sordu Hamza.

Alaycı ses tonuyla, "Taksi mi bu, çağırınca gelsin?" Dedi, Recep.

Sinirle konuştu, Pars. "Gözün bozulduysa doktora git, Hamza! Omuzumda üç yıldız var benim, galaksi değil!"

Bir yandan temizliğe devam ederken konuştum. "Haklılar, Yüzbaşım. Ben uzun zamandır böyle kalabalık bir çatışmaya girmemiştim... F-16'lardan müdahale etmeseler de olur. Alçak uçuş da yeter. O sesten sonra bir ömür dışarı kafalarını çıkarmaz bu piçler."

İç çektiğini duydum. "Tamam, Adalı. Mehmet Albay'ı arayıp neler yapabileceğimizi soracağım."

Kısa bir süre sessizce ortalığı temizlemeye devam ettik. Ardından Pars, yeniden konuştu. "Mehmet Albay, bir şeyler ayarlayacağını söyledi."

"Çabuk gelseler bari." Dedi Ali.

Sordum. "Ne oldu? Geleyim mi desteğe?"

"Yok, komutanım. Gelseniz ne değişecek? Siz oradan temizliğe devam edin."

Kesin bir bok oldu.

"Ne oldu, oğlum? Söylesene. İlla delirtecek misin insanı?"

"Şey, komutanım..."

TABURDA BİR CUMHURİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin