T.B.C × 42- BÖLÜM/ İKİ VAH VAH BİR EYVAH

696 62 45
                                    

Okuyan kişi sayısına oranla vote sayısı da yorum sayısı da gerçekten çok düşük. Kitap yeterli etkileşimi almadığı için bölüm atasım da gelmiyor :( Emeklerime karşılık okurken yorum ve vote atarsanız çok güzel olur ballarım. Böylelikle gelecek bölümü de daha erken atabilirim :)

Üç Gün Önce/ Sakarya/ Adapazarı/ Asel'in Babaannesinin Evi

"Ya benim bu fındık farem ne ara büyüdü!" Dedi babaannem. Yüzümü avuçları arasına almış bir o yana bir bu yana sallarken.

"Babaanne başımı bir o yana bir bu yana sallaya sallaya sepet havası ettin kafamın içini. Beynimin pekmezi birazdan sağ kulağımdan akmaya başlayacak."

Bir saat önce eve geldikten sonra babaannemle dedemi sonunda Pars'la tanıştırabilmiştim. Benimkiler, Pars, İlknur Anne ve Belizler Sakarya'ya gelirken Ecem ve Yalçın Baba da Mersin'e düğünün yapılacağı yeri hazırlamaya gitmişti.

Babaannemle dedem yaklaşık yarım saat kadar Pars'ın bir dakika dahi susmasına izin vermeyip soru yağmuruna tutmuşlar ama bunun sonucunda babaannem yanıma gelip Pars'ı sevdiğini söylemişti. Daha sonra da ikimiz beraber konuşmak için oturma odasına geçmiştik.

Ellerini ellerimin üstüne koyup sıkıca kavradı babaannem. Daha sonra avuç içlerimi öptü. Ellerime bakarken gözleri dolmuştu. "Benim bu kalbim var ya..." Dedi sağ elini göğsüne götürürken. "Senin bu nasırlı avuç içlerinde atıyor... Baban polis olduktan sonra her gece pencerenin önünde oturur, görevden sağ salim dönsün diye dua ederdim. O görevdeyken gözüme zerre uyku girmezdi. Ancak o dönünce uyuyabilirdim..." Yutkundu. "Sonra Yasir doğdu. Daha doğduğu an anlamıştım onun da babanın yolundan gideceğini. Derken Pamir ile sen geldiniz. Pamir'in de kaderinin çoktan yazıldığını düşünmüştüm ama senin asker olacağın aklımın ucundan dahi geçmezdi. Hep hakime olmanı dilerdim ben senin. Adaletten yoksun bu dünyaya adaleti getir isterdim... Ama şimdi bakıyorum da hakime olmadığın için, asker olduğun için pek gururluyum. Elbet babanla da Yasir'le de Pamir'le de çok gurur duyuyorum ama sen hepsinden başkasın. Yüreğim onlar için de coşar elbet ama asıl senin avuçların arasında atar... Şimdi de yanında sevdiğinle gelmişsin." Gözünden akan yaşı elinin tersiyle sildi. "Pek efendi bir çocuğa benziyor. Allah yuvanızı bir ömür huzurla, mutlulukla doldursun. Hiç ayırmasın birbirinizden." Uzanıp alnımdan öptü. Bu sırada gözünden dökülen yaş, benim göz pınarıma düşmüştü. Ellerime baktım, nasırlı ellerime.

Bu ellerimle yıllardır vatanı korumak için çabalıyorum, kim bilir kaç piçin canını aldım. Hakime olup da adaleti dağıtamadım belki ama hakime olamasam da adaleti bir şekilde sağlıyorum ben. Şehitlerimin kanını yerde bırakmıyorum mesela. Ne yapıyorum ne ediyorum silah arkadaşlarımla o kardeşimin intikamını alıyorum. Bir hakime gibi adalet, tokmağımın ucunda değil elbet. Lakin adaletin bir diğer yeri de benim namlumun ucudur. Adalet benim namlumun ucundadır.

Kapı tıklatıldı. Aralanan kapının arasından Beliz başını uzattı. "Ahu Teyzem, Asel'i alabilir miyim? Akşam için hazırlanmaya başlamamız gerekiyor da."

Gülümsedi babaannem. "Al tabii, kuzum." Ellerini birkaç defa ellerimin üstüne vurup çekti. Ayağa kalkıp önce gözümden akan yaşları sildim ardından dışarıya çıktım.

"İyi misin, çiçeğim?" Diye sordu, Beliz.

Başımı onayla salladım. "İyiyim kuzum."

Gülümseyerek yanağımı okşadı. "Tamam. Seni hazırlamaya başlayalım hemen. Balım ile Vera zaten kınanın yapılacağı yeri hazırlamışlar. Biraz önce gittim baktım oraya, gayet güzel olmuş. Seni hazırlarız sonra da çabucak biz hazırlanırız, geçeriz oraya."

TABURDA BİR CUMHURİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin