T.B.C × 40- BÖLÜM/ AY YILDIZA SEVDALANMIŞLARIN HARCI

846 104 13
                                    

Yanımda çalan telefonumu alıp aramayı yanıtladım. "Efendim, yakışıklı?"

"Hazır mısın, güzelim?" Ahizeden gelen cezbedici sesi, yüzümde huzurlu bir gülümsemenin yayılmasına sebebiyet vermişti.

Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan derin bir nefes çektim ciğerlerime. "Hazırım."

"Hadi, in o zaman aşağı." Dedi sakinlikle.

Kolumu kaldırıp saate baktım. "Ne çabuk geldin?"

Burnundan güldü. "Sevdiğimi göreceğim diye fişek gibi geldim."

Bir yandan kahkaha atarken bir yandan da odama gidip çantamı aldım ve kapıya doğru ilerledim. "Hava nasıl?"

İç çekti ve düşünür gibi bir mırıltı çıkardı. "Esiyor biraz. Ceketini al yanına." Askılıktan siyah kot ceketimi alıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Annemler kahveye amcamlara gittiği için kapıyı kilitleyerek asansöre bindim. "Geliyor musun?"

Aynadan kendime bakarak üstümü düzeltirken görmese de refleksle başımı salladım. "Geliyorum." Asansör durduğunda inip apartmandan çıktım ve sitenin kapısına kadar yürüdüm. Bu sırada Pars'ın arabası görüş alanıma girdiğinde konuştum. "Gördüm seni, kapatıyorum."

"Tamam, papatyam." Aramayı kapatıp adımlarımı hızlandırarak kapıyı açıp arabaya bindim. Uzanıp kollarımı Pars'ın boyuna dolayıp sıkıca sarıldım.

"Hoş geldin, yavrum." Dedi ellerini belime yerleştirip sarılmama karşılık verirken.

"Hoş buldum." Arabaya göz gezdirdim. "İlknur Annemler yok mu? Ben onlar da bizimle gelir diye düşünmüştüm."

Dilini şaklattı. "Onlar önden babamın arabasıyla gittiler."

"Anladım." Geri çekildim ve çantamı arka koltuğa bırakıp emniyet kemerimi taktım. "Gidiyor muyuz?"

Başın onayla salladı ve el frenini indirdi. "Gidiyoruz, bir tanem."

Derin bir nefes alarak konuştum. "Giderken bir şey alsak mı?"

Kısa bir süreliğine bana dönüp baktı ve ardından yine önüne döndü. "Tatlı falan mı?" Onaylar mırıltılar çıkardım. "Annemler zaten almıştır."

Omuz silktim. "Ama eli boş da gidilmez ki misafirliğe." Birkaç saniye düşündüm. "Dayınların küçük bir kızı vardı, değil mi?" Başını çevirmeden onayla salladı. "Tamam, o zaman onun için ufak bir pasta alalım."

Gülümseyerek bana döndü. Elimi kavrayıp yeniden önüne döndü ve dudaklarına götürüp uzun bir öpücük bıraktı. "Olur, hayatım. Hem mutlu olur Helin'de."

Kısa bir süre sonra yol üstündeki bir pastaneye uğrayıp ufak, uğur böcekli bir pasta almıştık Helin için. Pastayla beraber yeniden arabaya bindiğimizde cebimden çalan telefonumu çıkardım. "Efendim, İlknur Anne?" Bu sırada Pars, annesinin ismini duymasıyla bana dönmüş, kaş göz işaretleri yapıyordu.

"Söyle o yanındaki kavun kafalıya telefonunu sessizden çıkarsın. Kaç kere aradım açmadı yine!" Dedi sitemkar bir ses tonuyla.

İlknur Annenin bir sinirle konuşmasına kahkaha atarak Pars'a döndüm. "Telefonunun sesini açacakmışsın." Pars cebinden telefonunu çıkarırken bu sefer de İlknur Anneye cevap verdim. "Bir şey mi oldu, İlknur Anne?"

Arkadan gelen gülüşme sesleri yavaşça azalırken soruma cevap verdi, İlknur Anne. "Yok, anneciğim. Neredesiniz diye soracaktım sadece."

Kucağımdaki pastayı arka koltuk ile ön koltuk arasına bırakıp emniyet kemerimi takarken konuştum. "Şimdi bir pastaneye uğradık, geliyoruz."

TABURDA BİR CUMHURİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin