O binadan çıkalı yarım saat geçmiş fakat biz hâlâ eve varamıştık. Yorgun olduğumuz için sürekli durup dinleniyor, bir süre oturuyorduk bu da daha geç varmamıza neden oluyordu."Sonunda ev göründü gençler!"
Diye bağıran Sam ile kafamı aniden yukarı kaldırdım ve sevinçle 'sonunda be!'
Diyerek bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.Herkes bağırmama şaşırmış bir şekilde bir müddet bana baktı. Sonrasında ben az önce ki hızıma göre daha hızlı yürümeye başlayınca bakışlarını benden çektiler ve yürümeye başladılar.
Eve ilk varan ben olmuş ve hızla kapıyı tıklamıştım. Sonrasında kapıya yaslanıp açılıncaya kadar beklemeye karar verdim.
Birden kapı açılınca kendimi boşlukta buldum ve sırtım sert bir şekilde yere çarptı.
Neden kapı önüne halı koymazlar!
Sırtımın acısı ile dudaklarımdan bir inilti çıktığı sıra da Liam içeriden hızla koştu ve bana bakakaldı.
Kapıyı açan İsabel'di fakat bana yardım etmek yerine durmuş gülmemek için kendini zor tutar bir vaziyette bana bakıyordu.
Liam , İsabel'e göz devirip hızla bana eğildi ve yavaşça eli ile belimi sardı. Diğer eliyle de bacaklarımdan tutup beni kucağına aldı.
Küçük bir kız çocuğu taşıyor sanki.
İç sesime susması için kızsam da gerçekten öyleydi. Sanki ben hiç yokmuşum gibi merdivenleri rahatça çıktı ve odamın kapısını açtı.
"İndirebilirsin ben iyiyim."
"Sus minik cadı yatağına koymadan içim rahat etmez."
Minik cadı çok yakıştı Rüya.
Minik cadı mı? Tamam ona göre minik olabilirdim ama bu zamana kadar ne cadılığım görülmüştü!
Beni yatağa bıraktığında sinirli bir yüz ifadesi ile ona bakmaya çalışıyor fakat başaramıyordum.
Sırıtıp odadan çıktığında derin bir nefes verip oflayarak kafamı yastığa gömdüm.
Yaşadıklarıma yetişemiyordum. Çok kısa bir zamanda ne kadar da fazla insan tanımıştım böyle?
Dostlarımı kaybetmiş fakat onlar için üzülememiştim bile. Aklıma gelen fikir ile hızla ayağı kalkıp dolabın üstünde duran telefonumu aldım ve yatağa geri dönüp başlığa yaslanarak oturdum.
Hızla Mert'in numarasını bulup onu aradım.
Meşgul çalıyordu.
Niye açmıyordu bu!
Ne yapamayacağımı bilemez bir vaziyette WhatsApp'a girdim ve en son ne zaman girdiğine baktım.
Gece 23:45'de girmişti.
O normalde tüm gününü burada gecirirdi fakat bugün hiç girmemişti.
Bir süre sakince nefes alıp düşünmeye çalıştım. Ya ona bir şey olduysa?
Yıkılırdım. Tam anlamıyla yerlebir olurdum. O benim için en değerli kişiyken onsuz ne yapabilirdim?
Herkesi kaybetmişken onu kaybetmeye dayanamazdım.
Ah bir dakika bunlar Semih ile aynı evde yaşıyor!
Hızla Semih'in numarasını buldum ve aradım. İlk çalma da açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ani Dönüşüm
Science FictionARA VERİLDİ. KENDİMİ HAZIR HİSSEDİNCE YENİLEYEREK DÖNECEĞİM. Yanıma kadar gelip yüzüme doğru eğildi ve gülüp konuşmaya devam etti. "Kuzeninin ve tüm sevdiklerini de öldücereksin." Ailem. Arkadaşlarım. Hepsini o öldürmüştü. Ve öldürecekti de!.. Norma...