Mustafa ve Meryem yola koyulmuştu. 3 gündür aralıksız hareket ediyorlardı.
Bolu'ya vardılar. Burada atların dinlenmesi gerektiğinden durdular. Boş ve yeşillik bir alanda oturdular. . Yol boyu pek bir şey yememişlerdi.. Meryem önce at arabacısına ikram etti. Yol boyu pek çok
tehlikeyi atlatmışlardı.Daha yolun yarısı da duruyordu. Yanındaki malzemeleri idareli kullanacaklardı.Yol boyu çok az konuşmuştu Meryem. Tek sorduğu şuydu:-Daha varmadık mı?
Mustafa ise sükunetle yolun bitmesini bekliyordu.Sonunda Eskişehir'e vardılar. Eski bir at çiftliğinde kalacaklardı. Buranın sahibi Selim'in bir akranı idi. Olup biteni bildiği için fazla sorgulamadı misafirlerini .Sabah ola Hayrola dedi
-----------------------------------------------------------------
Jordan haftalar sonra gözünü açmıştı. Iyice sarıya dönen yüzü yine her zaman ki gibi gergindi. Gözünü açar açmaz yerinden doğrulmaya çalıştı .Fakat daha o kadar iyileşmemisti. Hannah için sonunda güneş doğmuştu. Eşini kendi elleriyle yedirip içiriyordu.Emily artık bu hastahane koridorunun ugursuzlugundan kurtulduğunu düşünüyordu.Hemen evinin yolunu tuttu .Hazirlik yapmaliydi. .Jordan'a bunu yapanlar hala belli olmamıştı. Jordan'a zehirlendigi söylenmedi. Daha sonra söylemeye karar verdiler.En doğrusu buydu.
-----------------------------------------------------------------
Emily eve varır varmaz odasına çıktı. Perdeleri açtı. Ne de olsa artık yas bitmişti. Babası David'ı çağırmıştı.David'in odasına gitti. Bir iki defa seslendi.Fakat görünürde kimse yok gibiydi. David'ın odasına ilk defa giriyordu. Gözü duvarda asılı olan tabloya kaydı. Tablo üzerindeki örtüyle adeta gizleniyordu. Örtüsü tam kaldıracaktı ki David'ın sesini duydu.
-Ne işin var burada? Ne yapıyorsun küçük hanım?
-Sana çok güzel haberlerim var.Babam gözünü açtı. Ilk olarak seni görmek istediğini söyledi.
-Bu çok güzel bir haber.Hemen hastahane ye gidelim o zaman.
-Bir saniye David. Bu kimin tablosu? Niye böyle gizledin?
-Günün birinde öğreneceksin Emily. Şimdi sırası değil.
-Pekâlâ .Öyle olsun.Umarim bu bahsettiğin gün çok geç değildir.-----------------------------------------------------------------
Sabah olmuştu. Güneş tüm güzelliğiyle odayı aydınlatıyordu.Mustafa ve Meryem bir süre burada kalacaktı .Meryem'in atlara karşı hep bir sevgisi vardı. Burası onun için çok güzel geldi Meryem'e.Atlar ne hisli canlılar diye düşündü. Sanki söylediklerini anlıyorlardı. Çiftlikte fazla at yoktu. Çoğu açlık ve hastalıktan ölmüştü. Kocaman çiftlikte sadece 3 tane at kalmıştı. Onlara çok iyi bakacağına söz verdi Meryem..Burada her şeye sil baştan başlayacaktı....
----------------------------------------------------------------- Ahmet Deryanın Nerede tutulduğunu bilmiyordu. Bu yüzden çevredeki nezaretleri tek tek dolaştı. Fakat Deryayı hiç bir yerde bulamadı. Her şey için çok geç olmasından korkuyordu.
Derya günlerdir aç ve bitkin bir haldeydi. Konuşacak gücü ve sabrı kalmamıştı. Artık dayanamıyordu. Elindeki örtüyü demir Parmaklıklar a bağladı. Her şey için çok pişmandı. Boynunda annesinin ona bıraktığı kolye vardı. Sıkı sıkı tuttu onu. Geçmişi geriye alamazdı .Tahta kutunun üstüne bastı. Tek istediği ise bir mucizeydi. Onu bu ipten çekecek bir mucize. ...
-----------------------------------------------------------------
Bahar kendine Selim sayesinde bir uğraş bulmuştu. Askerlerin kıyafetlerini, ayakkabılarını onaracakti.Onlar için yaptıkları yemekten ayırıyordu.Meryem ve Mustafanın sağ salim Eskişehir'e ulaştığı haberi geldi. Bu biraz da olsa Süheyla Hanım'ın içine su serpmisti. Selim ile sahilde buluşacaktı.Ona askerlerin kıyafetlerini ve yemeklerini teslim edecekti. Güneşli bir gündü. Başına geleceklerden habersiz yürüyordu Bahar . Yolun sonunda arama vardı .Sırayla herkesin elindekilere bakıyorlardı.Geri dönmeye çalıştı fakat arkasında bir sürü insan vardı. Kalabalıkta Selim'in sesini duydu.
-Bahar iyi misin?
-Selim arama var.Ne yapacağız? Elimizdekilerle yakalanırsak çok dikkat çekeriz. Ne yapacağız?
-Sakin ol Bahar. Telaş yapma.Elbet bu işten de kurtulacağız.-----------------------------------------------------------------
David ve Emily hastahaneye vardılar. Jordan David ile yalnız konuşmak istediğini söyledi. Emily ve Hannah odadan çıkmak zorunda kaldı. Emily babası ve kuzeninin bir işler karıştırdığını düşündü.
Odada ki sessizliği David bozdu.
-Geçmiş olsun amca.
-Henüz geçmedi David. Sen benim bu dünyadaki varislerimden birisin. Neler oldu ben buradayken?
-Amca sana bunu yapanları bulacağız. Merak etme.
-Bu ne demek şimdi?
-Henüz seni zehirleyenleri bulamadık. Ama bulmak üzereyiz. Bu yaptıklarının bedelini bizzat ben ödeteceğim. Gözün arkada kalmasın.
-Ben zehirlendim mi?Hannah ve Emily bana bunu söylemedi.Emin misin?
-Hekim söyledi amca. Bütün bulgular senin zehirlendigini gösteriyor. Birini yakaladık. Iki kisilermis.
-O iki kişi hayatının en büyük hatasını yaptı. ..Bundan sonra onların kabusu olacağım. Bana yaptıklarının bedelini hayatları boyunca ödeyecekler.
![](https://img.wattpad.com/cover/20144386-288-k902195.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin Bedeli
HistoryczneBIR OSMANLI POLISIYESI Aşk üç şey ister:Emek, Yürek ve Cesaret Ülkesi işgal altında olan genç bir kız ve cesur bir asker.Hayat onların yolunu birbirine bağlamıştı işte. Karanlık bir yüzyıla meydan okuyorlardı. Haklarında verilen karara uymadılar, t...