Bahar Selimin yokluğuna bir türlü alışamıyordu.Annesi Atiye Hanım kızının bu hali karşısında ne yapacağını bilmeden çırpınıyordu
adeta. Bahar kendini harap edip gidebildiği bütün istanbul sokaklarında Selimi arıyordu.Selimi arayan tek kişi Bahar da değildi . Bütün zaptiyeler Kadı Abdullah'ın emriyle Selimi arıyordu.İşin
en tuhaf kısmı Ahmete göre Selimin kayboluşundan sonra Kundakçıdan hiç bir ses çıkmamasıydı.Ahmet Selime suikast düzenlendiğini düşünüyor.Haksız da sayılmazdı .Rızanın sıradaki hedefi Ahmet olacaktı. Bir bir önüne çıkabilecek rakiplerini yok ediyordu aklı sıra. Ahmetten sonra sıra Şemsi Efendiye gelecekti.
-----------------------------------------------------------
Güneşli bir Istanbul günüydü. Madam Caresse meraklı gözlerle etrafindaki insanları,evleri,binaları inceliyordu. Beğendiği bazı yerlerin fotoğraflarını çekiyordu.Madam Caresse aslen Fransız olan bir hekim idi.Aynı zamanda ressamlıkla da ilgileniyordu. Uzun bir süredir seyahate çıkmak istiyordu. 4 durak belirlemişti. İstanbul, Izmir, Ankara ve Kırım.
Yolculuğa en güvendiği adamı Michael ile çıkmıştı.Istanbul'a gelişinin tek sebebi güzel bir seyahat yapmak değildi. Bu ziyaretin altında gizli bir plan vardı.
Aylar süren bir yolculuğun ardından sonunda ikamet edeceği yalıya gelmişti. Yalı güzel görünümlü Barok tarzını yansıtan bir yapıydı. Yalı yüksekte olduğu için bütün sahil manzarasını görüyordu. Yardımcısı Michael'in yardımıyla faytondan yavaşça doğruldu. Ilk defa Istanbul'a ayak basıyordu.Uzun zaman da gitmeyecekti...
-Merhaba Istanbul. .
-----------------------------------------------------------
Meryem Anna'nın kahvaltısının hazırlanmasını bekliyordu. Bu esnada Fidan Hatun ile konuşmaya başladı.
-Ona öyle benziyorsun ki. ..-Kime Fidan Teyze?
-Gülşah ben yakın zaman da kızım Sinem'i kaybettim.Seni kızıma çok benzetiyorum.Sanki o gitti sen geldin.
-Allah rahmet eylesin. Neden vefat etti kızın?
-Kızım burada öldü. Bir kuş misali düştü kollarıma.Sanki bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Son günlerde çok tuhaftı.Buradan gitmemiz gerektiğini söylüyordu. Onu dinlemedim.
-Kendini suçlama Fidan Teyze. Alın yazınız buymuş.Neden buradan gitmek istiyordu ki kızın?
-Bilmiyorum..Gülşah kabul edersen sana bunu vermek istiyorum. Kızımın kolyesi. Onun anısı yaşatmak istiyorum.
Meryem bir süre kolyeyi inceledi. Gözü yaşlı bu Üzgün kadının isteğini geri çeviremezdi. Kolyeyi boynuna taktı. Ardından teşekkür edip Anna'nın kahvaltı tepsisini alarak Anna'nın yanına gitti.
-----------------------------------------------------------
Arthur'un evinde tuhaf bir telaş vardı. Uzun süredir ikamet ettiği evinden taşınıyorlardı.Istanbulun en işlek yerlerinden birinde görev yapıyordu Arthur.Bu yüzden şehrin merkezinde bir yerde ev tuttu. Bundan sonra Derya, Patricia ve Hatice Hanım'la birlikte burada kalacaktı. Kızının ismini değiştirerek kendi nüfusuna aldı. Deryanın bundan sonraki ismi Gabriella olacaktı.Derya kendine yeni bir sayfa açmıştı.Bu yüzden bu isim değişikliğine fazla üzülmemişti. Artık Gabriella idi o.Arthur Rosa'nin kızı Gabriella Rosa....
İlaçlarını kullanmasına rağmen halen gözleri görmüyordu. Ama ümidini asla yitirmemeye söz vermişti Gabriella. Hayat denilen bu yol mucizelerle doluydu. Buna pek çok kez tanık olmuştu.
Gabriella, Patricia ve Hatice Hanım aynı faytona binip yeni evlerine doğru yola koyuldular. Yolculuk sırasında başlarına gelecekleri bilmeden..
-----------------------------------------------------------
Emily evine geri dönmüştü. Bu en çok Komutan Jordan'in işine yaradı. Emily ve James ilk defa bu akşam adam akıllı oturup konuşacaklardı.Komutan Jordan ve ailesi bu akşam Edward'ın onur konuğu idi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin Bedeli
Historical FictionBIR OSMANLI POLISIYESI Aşk üç şey ister:Emek, Yürek ve Cesaret Ülkesi işgal altında olan genç bir kız ve cesur bir asker.Hayat onların yolunu birbirine bağlamıştı işte. Karanlık bir yüzyıla meydan okuyorlardı. Haklarında verilen karara uymadılar, t...