Selimin mahçup tavırları karşısında bir süre ne diyeceğini bilemeden sadece Selimin gözlerine baktı Bahar.
Karşısında duran bir çift mavi göze odaklanmıştı. Gözleri ne kadar derindi.Bir o kadar da hayat doluydu.
Bu gözlerde kaybolmaya korkar bir hali vardı. Fakat aklından çok yüreği ağır bastı.-Zabit Selim....Size eşlik etmek benim için büyük bir gurur.Bu nazik davetiniz için de çok teşekkür ederim.Fakat bu görevin altından kalkabilir miyim hiç bilmiyorum. Sizi üzecek ya da rezil edecek bir şey yapmak istemem.
-Bahar Hanım; siz beni üzecek bir şey istesenizde yapamazsınız. Tanıdığım ve güvendiğim;bu teklifi
yapabileceğim tek kişi sizsiniz.Eger gelmek istemiyorsanız sizi zorlayacak tabi..-Yoo Hayır. Madem bu davet sizin için bu kadar mühim elbette sizin yanınızda olacağım.Size eşlik etmek büyük bir kıvanç duyarım. ..
-----------------------------------------------------------
Saat 20:00Bahar ve Selim bu ihtişamlı salonda ağır adımlarla içeri giriyordu.Ta ki balonu tertipleyen kişiyi gören e kadar.
Baloyu tertipleyen kişi Jordan adında bir gayrimüslim di.Selim ve Baharın yolunu kesti.
-Afedersiniz bayım sizinle tanışıyor muyuz?
-Ben selim.Bu da kardeşim Bahar.
-Ben Jordan.Bu Baloyu ben hazirlattim fakat bi an sizi çıkaramadım. Davetiyenize bakabilir miyim?
Selim davetiyesini gösterdi ve tepki çekmemek göze batmamak için köşe de bir yere oturdu.
Aynı dakikalarda Meryem de baloya sızmayı başarmıştı. Meryemin planı tıkır tıkır çalışıyordu.Az sonra bu isgalcilerin hepsi yaptığının bedelini ödeyecek diye geçirdi aklından.
Ölmeyi göze almıştı.Intikam almak isteyenin kendi içinde mezar kazması gerektiğini biliyordu. En azından ölürsem bir hiç uğruna olmayacak diye söylendi.Salonun tüm kapıları kapandı. Meryem içeriye ufak bi patlayıcı attı. Sonrası ise tam bir curcunaydi.Silahlar birden patlamaya başladı.Salondaki herkes silahın hedefiydi. O sırada Bahar Meryem i fark etti ve ona doğru koşmaya başladı.Meryemi bulmuştu fakat her şeyi mahvettiğini düşünüyordu.Ailesi hakkında henüz hiç bir şey öğrenememişti .Selim ne olduğunu anlamamısti. Ters giden bir şeyler olduğu apaçık ortadaydı.Bahara engel olmak istedi fakat mani olamadı.Bu büyük davette kıyametler kopuyordu.
-Meryemmmmmmmmmm
Meryem o an Baharın sesiyle irkildi.
-Bahar yaşıyorsun ...Karşımdasin.
-Sonunda sizi buldum..Ailem nasıl? İyiler mi? Size bir şey yaptılar mı? Hem sen neden buradasın? Bu davete nasıl geldin?
-Sonunda..Hepsi çok iyi. Tek acımız senin yokluğundu. Ben şu an çok mutluyum. Seni buldum. Hemen eve gitmemiz gerek.
Bahar henüz Selimin varlığından bile bahsetemeden Meryem ile birlikte kendini çıkış kapısında buldu.-Ben buraya biriyle birlikte geldim.Ona haber vermeliyim.
-Bahar kaybedecek vaktimiz yok.
Görmüyor musun peşimizdeler! Buradan hemen gitmemiz gerek.Bahar sonunda Meryemin dediklerine hak verdi. Hem içeride nasıl Selimi bulabilirim ki diye içinden geçirdi. Göz gözü görmüyordu. Bir gün hekim Dileğin evine gidip ikisine de teşekkür ederim diye düşündü. Üzgündü Bahar
;Selime verdiği sözü tutamamıştı.Tam oradan ayrılırken iki el silah sesi duyuldu ve Meryem yere yığıldı. Bahar ne olduğunu sonradan anladı. Meryem iki el sırtından vurulmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin Bedeli
Historical FictionBIR OSMANLI POLISIYESI Aşk üç şey ister:Emek, Yürek ve Cesaret Ülkesi işgal altında olan genç bir kız ve cesur bir asker.Hayat onların yolunu birbirine bağlamıştı işte. Karanlık bir yüzyıla meydan okuyorlardı. Haklarında verilen karara uymadılar, t...