Ahmet Deryanın ölüm haberiyle yıkılmıştı.Belki de biraz erken gelsem onu kurtarabilirdim diye düşündü. Deryanın mezarını görmediği için hala onun öldüğüne inanmıyordu bir tarafı. Nezarette konuşan adamlardan herhangi birinin dışarı çıkmasını bekliyordu. Uzun bir bekleyişin ardından nihayet biri dışarı çıktı. Adam binadan tam anlamıyla uzaklaştığı vakit Ahmet adamı kenara çekti.
-Derya nerde? Ne yaptınız Deryaya?
-Bilmiyorum. Ben hiç bir şey yapmadım. Masumum.
-İçerde bütün konuşmalarınızı duydum. Ne yaptınız Deryaya? Konuş yoksa burada öldürürüm seni.
-Kız intihar etti. Kurtarmaya çalıştık ama olmadı. Kızın öldüğüne madem inanmıyorsun gel seni kızın mezarına götüreyim.
-Eğer bana oyun oynuyorsan seni pişman ederim. ..Düş önüme ...
-----------------------------------------------------------Emily David'ın yüzündeki garip gülümsemeden tedirgin bir şekilde ürkek bakışlarla önündeki tabloya bakıyordu . Bütün bunların bir açıklaması olmalıydı elbet.
-Bir açıklama borçlusun David. .Bu ne demek oluyor böyle? Baharın bu tablodan haberi var mı?
-Bu Baharın tablosu değil ki Emily. ..Bu benim ölen nişanlım Carol'un tablosu. ..
-Nişanlının öldüğünü bilmiyordum. Üzdüm seni Afedersin. Nişanlın ne kadar Bahara benziyormus. ..Özel olmazsa bir şey sormak istiyorum. Nişanlın neden öldü?
-Bunu da daha sonra öğrenirsin Emily. Biraz dinlenmek istiyorum. .
Emily kapıyı yavaşça kapattı. David'ın hala bir şeyler gizlediğine emindi. Fakat bir an öğrenmek istemedi. Bilmemesi gereken şeyleri kurcaladığının farkındaydı. ..
-----------------------------------------------------------------
Ahmet gardiyanın getirdiği mezarın başında sessizce bekliyordu. Gardiyan, Ahmet'i yalnız bırakmıştı. ...Mezarın bir başında keşkeleriyle kalmıştı Ahmet.
-Nasıl bu kadar aptal oldum bilmiyorum Derya. Seni nasıl ateşe attım, nasıl bir başına yanmana göz yumdum hiç bilmiyorum. Bu mezarda yatması gereken kişi sen değildin bendim. Hepsi benim suçum. Ama böyle pes edip çekip gitmek te sana hiç yakışmadı be Derya. ...Ama merak etme.Bundan sonra durmak yok ...Sana bunları yapanların eceli olacağım.
-----------------------------------------------------------------
Meryem saatlerdir pencerenin başında Mustafanın yolunu gözlüyordu.Zehra Hanım Meryem'i ilk defa böyle görüyordu ve tedirgindi.
-Kızım merak etme gelirler birazdan. Kendini harap edip durma artık.
-Zehra teyze ne Ömer Amca ne de Mustafa hiç kimse yok.Bu sessizlik hayra alamet değil. Anlayamadığımız bir şeyler oluyor ama ne?
Tekrar pencereye yöneldi Meryem. Ömer beyin telaşlı bir şekilde eve koştuğunu görünce bir an için kendini kaybetti.Mustafa yoktu yanında.
Zehra hanım Meryem'i yalnız bırakarak eşiyle konuşmaya başladı.
-Ne oluyor Ömer?Mustafa Nerede? Sen niye bu kadar geç kaldın?
-Ben Mustafayla konuştum. Mustafa şimdilik iyi.Fakat buraya gelmek istemedi.
-Niye gelmek istemedi ki?
-Sorma hanım işler çok karışık. Sen Meryem'e Mustafanın mühim bir işi çıktığını ve İstanbul'a gittiğini söyle. Mustafa Meryem'in böyle bilmesini istedi.
-Peki gerçekten gitti mi?
-Hayır Mustafanın bir yere gittiği yok. Ben sana sonra her şeyi en baştan anlatacağım. -----------------------------------------------------------------
Bahar annesiyle yaptığı konuşmanın ardından uzunca bir süre düşündü. Annesine hak vermişti doğrusu. Fakat artık her şey için çok geçti.
Kardeşlerinin odasına girdi. Onlarla vakit geçirmek ona iyi geliyordu. Kardeşi Melek derince öksürmustu. Kardeşine mendil uzattı. Kardeşi mendili eline verdiği an dünya durmuştu adeta. Mendilde kan vardı.Bu ne demek oluyor diye düşündü. Kardeşinin yüzüne dikkatlice baktı. Bitkin ve hasta olduğunu bu zamana kadar nasıl anlamamışlardı? Içi acıdı ve annesine haber vermeye gitti.
-----------------------------------------------------------------
Arthur Deryanın yaşadığını bir tek Deryanın anneannesine söylemişti. Başka birinin bilmesine gerek yok diye düşünmüştü. Kızına yeni bir hayat kuracaktı. Onun için her şeye yeniden başlayabilirdi. Kızı uyanınca onun da fikrini alıp başka bir şehre gitmeyi teklif edecekti. Eğer isterse anneannesini de alırlardı yanına. Kızına yeni bir isim bile düşünmüştü. Şimdi tek ihtiyacı olan şey biraz zamandı. Kızının kendine gelmesini bekleyecekti. Bu süre zarfında kızını döven gardiyanların icabına bakacaktı.Zaten bir tanesi olağan bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Diğerini ise Arthur öldürteceti. Arkasında iz bırakmayı sevmezdi. . Yardımcısı Jack'i bu konuyla ilgili görevlendirmisti. En sadık hizmetkârı Jack'ti ve en gizli islerini Jack yapardı. Bu sırrı da(Deryanın kendi kızı olduğunu) ilk Jack ile paylaşmıştı.
-----------------------------------------------------------------
Meryem Zehra hanımın kötü bir haber aldığına adı gibi emindi.
-Ne oluyor ? Mustafa nerede?
-Istanbuldan önemli bir haber gelmiş. Mustafa da kimseye haber veremeden erkenden çıkması gerekmis.
-Buna inanmamı beklemiyorsunuz herhâlde? Bana haber vermeden olanı biteni anlatmadan katiyen gitmezdi.Bana gerçeği anlatın.
-Gerçek bu kızım. Seni kırmak istemem ama Mustafa kimseye haber vermeden çekti gitti. Sen de buna alışmalısın.Senin Mustafayı sevdiğini biliyorum kızım ama onu unut gitsin. ..
-----------------------------------------------------------------
Selim Darüşşafakanın yolunu tuttu. Bir süre orada eğitim görmüştü. Oradakiler için aş götürecekti. Açlık her yerdeydi. Mevsimlerden kıştı ve Şehr-i Stanbul soğuktan kırılıyordu. Çeşit çeşit hastalık meydana gelmişti .Bunlardan en belirgini veremdi. Veremin genel belirtileri iştahsızlık, ateş, yorgunluk ve kilo kaybıydı.Tedavisi ise henüz uygulanmıyordu.Nice padisahlar vefat etmişti bu illetten.Selim Darüşşafakanın kapalı olduğunu gördü. Bu yüzden elindeki aşları yol üzerindeki kimsesizlere dağıttı. Bazı hasta ve yaşlıları ise yanına aldı. Onları Hekim Dileğe götürecekti. Hepsini almak isterdi fakat hepsini götüremezdi.Tekrar geri geleceğini bildirdi ve yola koyuldu.
-----------------------------------------------------------------
Zehra hanım Meryem'e söylediği sözlerden dolayı pişman olmuştu. Fakat Mustafa Meryem'in böyle bilmesini istediği için elinden bir şey gelmemişti. Ömer beyin ne anlatacağını çok merak ediyordu. Sonunda Ömer Bey anlatmaya niyetlenmişti.
-Bu anlatacaklarım çok mühim meseleler hanım. Mühim ve gizli. Mustafa kimsenin bilmesini istemedi.
-Sen merak etme .Kimseye söylemem ben.
-Biz Mustafayı kimsesiz bilirdik ya aslında öyle değilmiş.
- Bu ne demek oluyor?
- Mustafa 6 yaşına kadar burada ailesiyle yaşamış. Babası Beylerbeyi annesi de muallime imiş. Babası ve annesini Borya Vergeni öldürmüş. Hem de Mustafanın gözleri önünde.
-Vah garibimin başına gelenler. .Ufacık çocuk. .Kardeşi varmıymış?
-Kundakta kız kardeşi de varmış üstelik. Babasının ismi Murad annesinin ismi ise Safiye imiş. Anne ve babasını öldürmüşler. Kız Kardeşini de alıp götürmüş biri. Mustafa hem Öksüz hem yetim kalmış. Sonra onu da bir aile alıp istanbula götürmüşler.Onlarda ölünce yetimhane de büyümüş. Buraya asıl geliş sebebi ise Borya Vergeni'den intikam almakmış.
-Zavallı çocuk neler yaşamış ufacık yaşında. En güzel intikam affetmektir. Bunu söylemedin mi Mustafaya?
-Anlatmaya çalıştım ama içi öfke ve kinle dolmuş. Mani olamadım. Bu şartlar altında Meryeme zarar vermek istemediğini söyledi .Bu yüzden Meryeme gittiğini söylememizi istedi. Meryem in gerçekleri bilmesini istemiyor .
-Borya Vergeni çok tehlikeli biri. Tek başına onunla başa çıkamaz ki Mustafa. Başına bir şeyler gelmesinden korkuyorum bey.
-Sen merak etme hanım. Mustafa baktım gelmiyor onu Zabit Ibrahimin yanına götürdüm. Ibrahim her şeyi biliyor. Bende yarın tekrar gideceğim yanlarına. Sen içini ferah tut. Kaygılanma. ..
----------------------------------------------------------------
Karanlık odanın içi kasvetliydi. Güneş sanki buraya hiç doğmamış ve hiç doğmayacak gibiydi. Zaman bu oda da hiç geçmiyordu adeta. Oda da Derya ve Deryanın yeni hekimi ve bundan sonra adeta Deryanın dadısı olacak olan Patricia vardı. Patricia 30 lu yaşların sonunda,3 dil bilen, kendini tüm ilimlerde geliştirmiş mükemmel bir kadındı. Aynı zamanda Arthurun halasının kızıydı.Derya haftalar sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı. Yaraları kabuk tutmuştu bile. Gözlerini hafifçe araladı fakat hiç bir şey göremedi. Gözlerini biraz daha açtı fakat yine bir şey göremedi. Ilk önce odanın karanlık olabileceği aklına geldi. Birilerinin olabileceğini düşündü ve seslenmeye başladı.
-Kimse yok mu? Neden bir şey göremiyorum? Biri bir şey söylesin.
Patricia Deryanın kendine geldiğini görünce hemen odadaki kapalı olan Perdeleri açtı.
-Şimdi bir şeyler görüyor musun?
-Hayır hiç bir şey görmüyorum.
Patricia eline bir mum aldı ve Deryanın gözlerine mum ışığını doğrulttu.
-Hala hiç bir şey görmüyor musun?
-Evet görmüyorum. Neden göremiyorum?
-Sakin ol.Ben hemen geliyorum.
Patricia Arthurun yanına gitti.
-Derya uyandı.
-Gerçekten mi? Kızım nasıl iyi mi?
-Ufak bir problemimiz var yeğen.Derya hiç bir şey görmüyor.
-Bu nasıl olur?
-Nasıl olduğunu bilmiyorum.Belki yaşadıkları onda şok etkisi yarattığı için belki de gözüne ağır bir darbe aldıysa ondandır. Şu an önemli olan tek şey bu körlüğün kalıcı mı geçici mi olduğunu anlayabilmek. ..
-----------------------------------------------------------------
Borya Vergeni:Tarihte böyle biri yok. Bu tamamen kurgu bir karakterdir.Arkadaşlar bir sonraki bölümde size temsili Bahar ve Selim resmini koyacağım :)
Not:Yorumlar yok denecek kadar az. Lütfen düşüncelerinizi belirtin. Yeni bölümler yorum ve vote lara bağlı olarak gelecek.
![](https://img.wattpad.com/cover/20144386-288-k902195.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin Bedeli
Fiksi SejarahBIR OSMANLI POLISIYESI Aşk üç şey ister:Emek, Yürek ve Cesaret Ülkesi işgal altında olan genç bir kız ve cesur bir asker.Hayat onların yolunu birbirine bağlamıştı işte. Karanlık bir yüzyıla meydan okuyorlardı. Haklarında verilen karara uymadılar, t...