Borya Vergeni yüzündeki garip gülümsemeyle Mustafaya yöneldi.
-Sizinle tanışıyor muyuz ?
-Siz beni tanımazsınız lakin ben sizi çok iyi tanırım.
-Zabit Ibrahim burada mı?
-Evet burada. Siz niye ararsınız Ibrahimi?
-Özel bir durum var. Çağırır mısınız?
-Çağıramam. Ne varsa bana söyle .
-Siz kimsiniz de benle böyle konuşuyorsunuz?
-Ben Mustafa. İnan bana bu hayatta senden korkmayan tek kişiyim. Istersen sana bir ipucu da vereyim. Ben Beylerbeyi Murat ile Muallime Zehra'nın oğluyum.Borya Vergeninin içindeki şüphe Mustafanın sözleri karşısında tohumlanmıştı. Anna ona hep söylemişti. Bir gün geri gelecek ve ailemizin ışığını söndürecek. O gün geldi demek diye düşündü.
-Annen ve babanın niye öldüğünü bilir misin Mustafa? Önüme çıktılar.Bana engel olmaya çalıştılar. Ben de önüme çıkan engelleri temizledim. Onları ezdim geçtim.Sana bir büyük tavsiyesi,Tarih tekerrürden ibarettir.
-Inan bana yapabileceğin hiç bir şeyden korkmuyorum. Kaybedecek hiç bir şeyim yok çünkü. Fakat senin çok şeyin var. Rütben, karın, kızın ve daha bir çok şey. Hesaplaşma vakti geldi. Aldığın her masum canı için bedel ödeyeceksin.
-Babana çok benziyorsun.Onun kadar cesur ve aptal.
-Bir daha babamın ya da annemin adını ağzına alma.
-Şimdilik gidiyorum Mustafa. Geri geleceğim.
Borya Vergeni baş yardımcısı Pavel'e olan biteni kısa bir şekilde anlattı.
-Pusu falan yok.. Zabit Ibrahimin arkasındaki adamı buldum. Mustafa. Onun icabına iler ki zamanlarda bakacağım. Şimdi değil. Söyle toparlansınlar.Geri dönüyoruz.
-----------------------------------------------------------------
Emily hayatının dönüm noktası niteliğinde bir an yaşıyordu. Karşısında duran küstah adam onun eşi olacağını söylüyordu ve kimse buna karşı çıkmıyordu. Mahçup bir şekilde anne ve babanın babasına yöneldi. Hiç bir tepki vermiyorlardı ve bu Emily'i daha da tedirgin ediyordu. Sonunda sessizliği yöne Emily bozdu.
-Biri bir şey söylesin.Yalan bu değil mi? Anne? Baba? David??
Jordan kızının mutluluğunu düşünüyordu. James onun için dört dörtlük bir damat adayıydı.Hannah da bunun farkındaydı. Emily olanlara daha fazla dayanamadı ve kendini dışarı attı. Bir an önce buradan uzaklaşmalıyım diye düşündü. David'da peşinden gitti.
-----------------------------------------------------------------
Bahar evinde ailesiyle ilgilenmekteyken kapı hızla çalıyordu. Yerinden usulca doğruldu..Gelen Emily'in ta kendisiydi. Kızın ağlamaktan gözleri şişmişti .Onun bu halini görünce Bahar da tedirgin olmuştu.
-Emily neyin var böyle? İçeri gir hadi.
Emily olan biteni tüm ayrıntılarıyla anlattı. Bahar ne diyeceğini bilmiyordu. Komutan Jordan'in kendi kızını da üzebilecegini düşünmemişti.Kendi kızını bile üzebilen biri bu hayatta herkesi üzerdi. Emily onlara pek çok kez yardımcı olmuş, kurtarmıştı. Onu bu durumda tek başına bırakamazdı. Komutan Jordan'i karşısına almayı göze alarak Emily'e yardım etmeye karar verdi Bahar.Bundan sonra Emily'in saklanmasına yardımcı olacaktı.
-----------------------------------------------------------------Derya Arthurun öz babası olduğunu bir süre sonra öğrendi.Bu gerçek Deryanın hayatında derin izler bırakacaktı. Yıllardır yaşadığı evden uzak, farklı insanlarla beraberdi artık. Gerçeği kabullenmek zordu .Derya hesap sormak istedi. Fakat kendini güçlü hissetmiyordu. Yaşadıklarından dolayı gözleri görmez olmuştu. Bundan da Arthur'u sorumlu tutuyordu. Vakti zamanında Arthur hiç gitmeseydi , babalık yapsaydı hiç bir şey böyle olmazdı diye düşündü Derya. Bu düşündüklerini dile de getirdi Derya.
-Eğer hiç gitmeseydin ben böyle olmazdım. Hatta belki annem bile hayatta olurdu. Bunca zaman sonra neden geldin ki?
-Sen benim kızımsın Derya. Ben bunu bilseydim hiç gitmezdim. Izin ver yılları telafi edelim. .
Derya daha fazla konuşmadı. Kendini bir an önce toparlayıp gitmek istiyordu. Ahmet'i ve arkadaşlarını merak ediyordu. Acaba beni hala arıyorlar mıdır diye düşündü. Onlara haber vermek için çeşitli yollara başvuracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesaretin Bedeli
Ficción históricaBIR OSMANLI POLISIYESI Aşk üç şey ister:Emek, Yürek ve Cesaret Ülkesi işgal altında olan genç bir kız ve cesur bir asker.Hayat onların yolunu birbirine bağlamıştı işte. Karanlık bir yüzyıla meydan okuyorlardı. Haklarında verilen karara uymadılar, t...