*37*

29 1 0
                                    

Gel buraya ufaklık göster bakalım banada nerelerin ağrıyormuş
Gülmemek için kendimi kasıp dudaklarımı kemiriyordum gözlerinden ateş çıkması hoşuma gitmişti.
-Burası ağrıyor diye vücudumu gösterirken
Sertçe kapıya sırtımı yapıştırıp elleri kasıklarıma doğru ilerledi.
-Çık çık bence buralar ağrıyor ve bu benim uzmanlık alanım şimdi seni muayene etmem şart!
Sesim o kadar kısık çıkıyordu ki dokunmasıyla vücuduma ateş hücum ediyor izinsiz bir ıslaklık sızıyordu beni her defasında bu duruma sokmayı nasıl başarıyordu kendime biran önce gelmezsem kaçışım yoktu kendimi düzelterek yapma Deniz lütfen diye söylenmeme rağmen parmaklarını yavaşça kasıklarımda gezdiriyor dudaklarını degdirmeden beni öpüyordu bütün vücudumu esir almıştı çoktan ellerim benden habersiz boynuna gitmiş dudaklarım aralanmıştı dili yerine sadece nefesini ağzımı dolduruyordu.
Parmakları dahada derinlere inmişti çamaşırımın kenarlarında tehlikeli sularda yüzer gibi ilerliyordu az önce ona kıskançlık duygusunu yaşatmaya çalıştığım adam şimdi beni ait olmadığım yerlere sürüklüyor daha fazlasını istiyordum parmakları ıslaklıkla buluştuğunda yüzüne munzur gülümsemesini yerleştirip ben ne olduğunu anlamadan kuçaklayıp yatağa bırakmıştı nefesi vücudumda geziyor ağzımdan küçük iniltiler kaçıyordu kapattığım gözlerimi biraz araladığımda oda da olmadığını farketmem beni nasıl kötü bir oyuna çektiğini anlamam geç olmuştu yani bir gol atıp durumu eşitlemişti sinirden yatakta tepiniyordum
-Deniz: öfkem kendini sonra ona esir etmişti tenine degmek nefesini her zerremde hissetmek onu bu denli arzularken onunda beni arzulaması için bu küçük oyunları yapmak zorunda kalmak zevk veriyordu her zaman bana hazır olan kadını o halde bırakmak demek şimdi soğuk duşun altında buruşana kadar kalmak demekti yüzünü merak ediyordum beni göremeyince çıldırmış halini demek oyun istiyordu küçük cadı bu daha başlangıçtı
-Denizin sinirinden arınıp odadan çıkmıştım Bahar Selimle terasta sohbet ediyordu Aşağıdan Edizlerin seslenmesi ile bahçeye indik hava oldukça sıcaktı Ekin yine kendince beni vurma yöntemleri ile güne başlamıştı
-Offf hava çok sıcak göle mi gitsek?
Bir anda bakışlar üzerimde toplanmışken yine o anlar canlandı kendimi yok edişim hiç oluşum
-Aaa kusura bakma Okyanus sen gelme istersen ne olur ne olmaz diye üstüne bastıra bastırara o geceyi hatırlatmakta geç kalmamıştı
Ediz bir nebze de olsa bu durumdan kendinide suçlu gördüğü için
Ekin yeter şuan Okyanus buna hazır değildir diye kardeşini terslemişti
Bazen kaçıp saklanıcağınız anlık yerler yoktur onlar hep uzaktadırlar sizin o uzaklığa gitmeniz için hep bir yol vardır katetmeniz gereken anlık anlar vardır sığınmak için koşup yetişemediğiniz, gece sabahı düşlerken sabahta geceyi düşlediğiniz anlar vardır. Birinden kaçmak için bazen birine sığınırsınız doğru yanlışı sorgulamak istemediğiniz anlardır bunlar tıpkı hayatı bazen sorgulayıp bazense boşvermek gibi...
Bir kaç gün önce askıya aldığım hayatı şimdi boşvermeye karar verdim.
-Yooo iyiyim gitmek isterseniz deyip ayağa kalktım.
Selim uzanıp elini tutup şimdi olmaz doktorun olarak izin veremem küçük balina otur yerine dedi . Denizin bu anı görmemesi gerekirdi ama gördü hemde kızgın bakışlarını direk Selime yollayarak
Ediz de nerde derken oda bakışlarını sertleştirmişti tam olmuştu şimdi Selim olanlara umursamadan yavaşça elini çekti
Deniz dahada yaklaşıp Okyanus un kulağına eğilip şimdi bunun bir cezası olucak ama sonra deyip babamların yanına doğru ilerledi Akşam yemeği için hazırlıklar baslamıştı herkes sofrada yerini alıp sohbet eşliğinde yemeğini yiyordu.
Yine gözüm masanın iki ucunda hem ayrı hem yan yana olan Ekin ve Irmağın nişanlısına kaydı hem acı çekiyorlar hem başka dünyalara yol arıyorlardı. Denize bunu İstanbula gittiğimiz de söylemeyi tercih ettim.Ekinin Denize olan hareketleri daha sınırlı olduğunu farkettim belkide Okanın yanında rahat olamıyordu başka birşey vardı aslında benim ucunu yakalayamadığım birşey aslında Ekinle konuşmak istesem de ne diyecektim gerçekleri öğrendim ama niye hala Deniz mi iç sesimi susturup Bahar kahve yaparken bende masayı toparladım yine Ekin ve Okan kısa bir an için ortadan kaybolmuşlardı Selim babamlarla sohbet ediyor Deniz ise resmen onu gözü ile ordan oraya savuruyordu.
-Deniz bey kusura bakmayın sizede zahmet verdim yarın ki yolculuk için şimdiden teşekkür ederim.
-(Ağzını burnunu kırsam neye benzer acaba bana sordu sanki ben kaç saat bu adamın benim kadınımın yanında oturup onun kokusunu içerisine çekmesine izin mi vereceğim yok en iyisi yol kenarında bırakmak)aaa pardon ne dediniz yok önemli değil bizim için
Akşam herkes odasına çekilmişti babamın istediği üzerine Selim bizde kalmıştı Deniz bunu umursamadan rahatlıkla eve gitmiş şimdi ikimizede uyku yoktu Ekinde onlardaydı.
-Okyanus yeme artık şu tırnaklarını otur başım döndü be kızım
-Ekin ve Deniz aynı evde ne yapayım
-Eee Selimde burda ayyy ne hoş adam yaaa
-Erhanı bakıyorum çabuk unuttun
-O olmaz akıllım Erdem manyağının kuzenini ne yapayım hem Selim baksana ne tatlı acaba odasına mı gitsem dur hemen bir bahane bulmalıyım
-Kızım otur şuraya saçmalama istersen adamın üzerine atla direk ne bahane bulacaksın
-Dalga geç sen arkadaşınla tabi ya diyerek hemen çocuk modunda dudaklarını büzdü.
Tamam hadi yatıyoruz yarın yol var ışıkları kapatıp konuşarak uykuya geçmek üzereyken
-Okyanus kalk cam cam biri giriyor
-Offf saçmalama Bahar ya bırak uyuyalım
-Ya kalk biri taş atıyor korkuyorum
Yataktan bir hızla kalkıp perdeyi araladığımda şoka girmiştim.

SES(N)SİZ YALNIZLIK'DIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin