Hatalarım varsa affola. Keyifli okumalar.
''Ben umutsuz vakayım!'' Yohan, dert yanıyordu.
''Hayır, hayır, harika ilerliyorsun,'' diye yalan söyledim.
Bir haftadan uzun bir süredir, Yohan'a neredeyse her gün piyano dersleri veriyordum ama duyduklarım gittikçe daha beter bir hâle bürünüyordu. Tanrı âşkına, hâlâ notalar üzerinde çalışıyorduk. Bir notayı daha acıyla inletti ve içimin ürpermesine engel olamadım.
''Ah, su suratına bir bak!'' diye bağırdı. ''Berbatım. Dirseklerimle çalsam da aynı sonucu elde ederdim herhalde.''
''Bunu denemeliyiz. Belki dirseklerinle daha iyi çalarsın.''
İç çekti. ''Pes ediyorum. Üzgünüm Baekhyun, çok sabırlıydın ama kendi çaldıklarımı dinlemekten nefret ediyorum. Kulağa sanki piyano hastalanmış gibi geliyor.''
''Daha çok ölüyor gibi geliyor, aslında.''
Yohan kahkahalara boğuldu ve ben de ona katıldım. Piyano dersleri almak istediğinde, kulaklarımın acı verici -ama çok komik- bir işkenceye katlanacağını pek bilmiyordum.
''Belki kemanda daha iyisindir? Kemanla çok güzel parçalar çalınabilir,'' diye önerdim.
''Sanmıyorum. Bende bu şans varken, kemanı parçalarım.''
Yohan ayağa kalktı ve bir kenara itilmiş, okumamız gereken nota sayfalarının ve hizmetçilerimin bizim için bıraktığı çay ve kurabiyelerin bulunduğu ufak masama gitti.
''Aa, problem değil aslında. Buradaki keman saraya ait. İstersen Jae-hyun'un kafasına fırlatabilirsin.''
''Beni kışkırtma,'' dedi, ikimize çay doldurdu. ''Seni özleyeceğim Baekhyun. Birbirimizi her gün görmediğimizde ne yaparım bilmiyorum.''
''Eh, Chanyeol çok kararsız, yani şimdilik endişelenmene gerek yok.''
''Bilmiyorum,'' dedi, birden ciddileşti. ''Direkt gelip söylemedi ama burada bulunmamın sebebinin, halkın bana olan sevgisi olduğunu biliyorum. Erkeklerin çoğu gittiğinden, halkın karar değiştirip başka bir favori seçmesi uzun sürmeyecektir, o durumda da Chanyeol gitmeme izin verecektir.''
Kullandığım kelimelere dikkat ediyordum, Chanyeol ile arasına koyduğu mesafenin nedenini bana açıklamasını umuyordum ama tekrar bana sırt çevirmesini de istemiyordum. ''Bu seni rahatsız etmiyor mu? Chanyeol ile birlikte olmayacak olmam yani?''
Hafifçe omuz silkti. ''Sadece benim için doğru kişi değil. Yarışmadan ayrılmak benim için sorun olmaz ama buradan ayrılmayı gerçekten istemiyorum,'' diye açıkladı. ''Ayrıca, başka birine âşık olan bir adamla birlikte olmak da istemem.''
Birden yerimden fırladım. ''Kim o...''
Yohan'ın gözlerindeki ifade kazandığı zaferi yansıtıyordu ve çay fincanının arkasına gizlediği tebessüm de yakaladım seni! diyordu.
Beni yakalamıştı.
Kısa bir an için, Chanyeol'ün başka birine âşık olması fikri beni öylesine kıskandırmıştı ki buna dayanamamıştım. Sonrasında da -Yohan'ın benden bahsettiğini anladığımda- son derece rahatlamıştım.
Chanyeol ile ilgili şakalar yaparak, diğer erkekler hakkında konuşarak duvar üstüne duvar örmüştüm ama Yohan, tek bir cümlede tüm bu duvarları yıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
꧁ELITE꧂
Teen Fiction꧁SELECTİON꧂kitabının devam serisidir. Birinci kitabı okumadan ikinci seriyi anlayamazsınız. "Babamdan gelen mektubu ellerimde tuttum. Jongin'in prens olamayacağımdan emin oluşu aklıma geldi. Halk oylamasında en sonuncu olduğumu hatırladım. Chanye...