8.bölüm

2.2K 148 31
                                    

     Ormanda oturmuş kafa dinlerken savaş konuşmamız gerektiğini söyleyince ona konum attım. Şimdide onu bekliyorum.
"Tuana ?" Dediğini duyunca ona baktım. Yerde oturuyordum yanıma oturdu
"Salih'in abisi beni çöpte bulan adammış, önce salihe gitmiş ama sonra bakamayacaklarını anlayınca   Kuzgunlara getirmiş. Sonrada ölmüş sanırım ." Dedim savaş şaşırdı.

" yani Salih'in abisi kuzgunmuş." Dediğinde kafa salladım.
" Salih'in haberi yok bence." Dedim gözleriyle onayladı.
" plan nasıl gidiyor ?" Dediğinde ona baktım.
" iyi gidiyor. Beklediğim gibi." Dedim ama  mavi ayı kandırmak istemiyordum. Ne olursa olsun vurulduğumda , acılarımı duyduklarında hep destek olmuşlardı. Kolumdaki saate baktım.
" artık gideyim. Mavi  ay  bu saatte burdan geçiyor." Dedim ayar kalktım. Savaşta kalktı

"bişey olursa haber ver." Dediğinde kafa salladım.  Yürümeye başladım . Zamanında onun için bile dayak yemiştim ama  zerre  sevmiyordum. Savaş bana eziyet ettiği gibi bir arkadaşımın da canını almıştı. Aklıma gelince tarihe baktım. Yarın tam 4 yıl olacaktı ve ben her yıl gittiğim gibi mezarına gidecektim.


Savaştan bunun intikamını almıştım. Hiç acımadan onu restoranların balıkları muhafaza ettiği buz gibi bir depoya kapatıp derecesini -30 yapmıştım ve onu kapatmıştım. Yokluğu farkedildi, ulu kuzgun sayesinde kurtuldu. Benim yaptığım ortadaydı ama ağzını açıp bişey diyemedi. Çünkü daha beterlerini yapacağımı biliyordu.

Ormandan çıkarken birinin seslenmesiyle arkamı döndüm. Salih hocaydı.
" tuana ne yapıyorsun bu saatte burda?" Dedi.
" kafa dinlemeye gelmiştim şimdi gidiyordum." Dedim. Gülümsedi.
" yarın antrenmanımız var gelmek ister misin?" Dediğinde kafa salladım.
" yok yarın benim işim var. Tüm gün başka bir yerde olucam." Dedim kafa salladı
" peki sen bilirsin." Dedi. Kafa sallamakla yetinip ormandan çıktım.

  
       Ertesi gün öğlene kadar uyumuşum hazırlanıp mezarlığa geldim.
" ben geldim. Yine  ölmedim bi sene daha geçti. Bana kızmıyorsun değil mi? Seni öldüren kişiyle görüşüyorum ama onu sevmediğimi biliyorsun. Mecburum görüyorsun değil mi? O gün başımıza ne geldiyse benim yüzümden geldi. Sen benim yüzümden boğuldun.  Bi cezası olacağını biliyorduk. Gebersin diye onu soğutucuya kapattım  gördün. Ben daha 13 sen daha 11 yaşındaydın. Tek arkadaşımdır hala da tek arkadaşımsın." Dedim gözlerim dolmuştu.

   Bi hareketlilik hissedince hızla kafamı çevirdim. Çağan uzaktan izliyordu. Onu gördüğümü anlayınca yanıma yaklaşmaya başladı tam yanımda durdu
" otursana." Dedim. Oturdu. Bu toprağın altında yatan kişi ikimizin de tanıdığıydı. Çağana baktım gözleri dolmuştu.
" sormayacak mısın?" Dedim. Bana baktı sonra dolu gözlerle mezar taşının üstünde yazan işime baktı.
" neyi?" Dedi . Güldüm ama ağlıyordum
" neden burda olduğumu? Ve onu nerden tanıdığımı ?" Dedim.

    Donmuş gibiydi. Gözlerini baktığı yerden çekmiyordu
" anlatacak mısın?" Dediğinde güldüm.
" ceren benim düştüğüm yerden tanıdığım arkadaşımdı. 10 yaşındaydı tanıştığımızda bende 12. Sizin hakkınızda çoğu şeyi biliyorum haklıydın. Onun sayesindeydi." Diyip toprağını okşadım.
" ceren kaçırıldığında 10 yaşındaydı." Dedi.
Acıyla gülümsedim sonra ağzımdan bi hıçkırık koptu
" biliyorum." Dedim

  

      " olduğum yere getirmişlerdi. Düştüğüm yere o da düşmüştü, arkadaşım oldu ilk ve tek. Sürekli abisini anlatıyordu adını soyadını söyledi. Çağan Efe ak Dedi. Hiç unutmadım hep size gelmek istiyordu kurtulmak istiyordu. Bi gün seni rüyasında görmüş ağlayarak  uyandırdı beni. Abime gitmek istiyorum rüyamda gördüm Dedi. Olmaz dedim anlatmaya çalıştım ama dinlemedi. Yakalanırsak bir cezası olacağını biliyorduk. Yakalandıkta, ikimizinde kafasını defalarca suya soktular. Ceren dayanamadı biranda elleri iki yana düştü. " diyip çağana baktım.
"Gerçekten özür dilerim ." Dedim bana baktı.
" keşke sizi bende yan yana görebilseydim." Dedi
" depo gibi bir yerdi." Dedim anlatmak istiyordum.
"  vücudumdaki "k" harfi o zaman oldu. Ceren'e yardım ettiğim için yaptılar. Ceren'i sadece suya  soktular ama bana daha fazlasını yaptılar. Elleri iki yana düşünce korktular. Kaçtılar. Hemen Ceren'in yanına gittim. Denedim ama geri gelmedi.

    ( Ceren'in öldüğü gün)
" ceren hadi aç gözlerini lütfen." Diye ağlıyordum ama o tepki vermiyordu. Yere oturup kucağıma çektim onu.
" küs müyüz? Yakalandık diye mi küstün o yüzden mi konuşmuyorsun? Abini sana getirirsem barışır mıyız?" Dedim ama tepki vermedi saçlarını sevdim
" sen tek arkadaşımsın benim. Ne olur sende bırakma lütfen? Ölmem gerekirse bile seni ailene kavuşturucam ne olur?" Diye yalvardım ama gözlerini açmadı .

   (Günümüz)
" sonra onu bi hastanenin önüne bırakmak zorunda kaldım. O depodan onu  sırtımda taşıyarak çıkardım. Bazen kurtuldu iyi ki benim gibi birine dönüşmedi diyorum. O zamanlar böyle değildim. Bazende keşke burda olsaydı diyorum." Dedim
Çağan susuyordu. Sonra konuştu
" keşke ikinizde o gün kurtulsaymışsınız." Diyip bana baktı. " sende kurtul isterdim." Dedi gülümsedim


    Derin bi iç çekti.
" düştüğünüz yer açık açık söylemiyorsun, neyden korkuyorsun?" Dediğinde yutkundum.
" düştüğümüz yer bi cehennemdi. Hala da öyle. Söylemiştim ben kurtarılamam." Diyip Ceren'in mezarına döndüm.

Çağanın koluna girdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çağanın koluna girdim. Yüzüme baktı. Ben gülümseyerek Ceren'e bakıyordum.
" cenazede burdaydım. Bak şurda." Diyip bi ağacın tepesini gösterdim.
" gördüm hepinizi, annen çok ağladı. Bayıldı, baban gelmedi yine içip bi yerlerde sızmıştır diye düşündüm. Ceren anlatmıştı. Küçük falandı ama herşeyin farkındaymış." Dediğimde umutla yüzüme baktı.
" burda mıydın?" Dediğinde kafa salladım.
" cenazede değil üstelik, Ceren'i hastanenin içine aldıklarında da siz morgta teşise girdiğinizde de oradaydım."dedim

 

     " ne olursa olsun güvende olduğundan emin olmak istedim. " dedim. Çağan koluna girdiğim elimi tuttu.
" ceren çok şanslıymış." Dediğinde gülümsedim.  Savaş aklıma gelince gözlerimi öfke aldı tekrar Ceren'e döndüm.
" sonra biraz ortalığın soğumasını bekledim. Ceren'i alan  adamı bu soğutucuya en yüksek ayardayken kapattım. Orda bıraktım." Dediğimde çağan şaşkınlıkla bana baktı.
"  düştüğüm yerdekiler yokluğunu farkettiler. Başları olan kişi ilk defa gözümde sağ öfke gördü.  Bana Hiç bişey  olmasına izin vermedi çünkü bu acımasız hallerim hoşuna gitmişti. Bende kendimi geliştirdim. " Diyip çağana baktım.

     Anlatmadığın şeyler bizi paramparça edecek değil mi?" Dediğinde omuz silktim.
" senin için önemli bir değilsem etmez ama önemliysem eder ve evet paramparça edecek ." Dedim.
" dürüst olucam. Ceren'i öldüren adamla görüşüyorum ama onun için güzel planlarım var." Dediğimde Çağan öfkeyle bana baktı
" nerde olduğunu biliyor Musun? Bana o adamı getireceksin ." Diye sinirle sorduğunda kafa salladım
" dedim ya onun için daha beter planlarım var. Ceren'e sözüm var. O adam cezasını çekecek." Dedim

      avuç içimi çağanın yanağına koydum.
" çok zor biliyorum ama bi kerecik olsun bana güven lütfen." Dedim. Gözlerime öyle bir baktı ki, içim burkuldu
"Sana güveniyorum." Dediğinde gülümsedim
" söz veriyorum o adamı zamanı geldiğinde karşına getiricem." Dedim. Elini yanağıma koydu.
" güveniyorum ." Dedi gülümsedim. Artık ihanet etmek istemediğimi kesinleştirmiştim. Savaş bey hakettiğini yaşamak zorundaydı

Kuzgun ve Tozkoparan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin