20.bölüm

2.1K 143 71
                                    

Teneffüs zili çaldığında çağandan kurtulmak için hemen hocayla aynı anda sınıftan çıktım. Hızla resim atölyesine geldim. Okan'ın yanına gittim
" tuana hoşgeldin gel."
" hoşbuldum, evet anlat bakalım nasıl bişey yapıyoruz?"

(Çağanın anlatımıyla)

    Tuananın kalbini çok kırmıştım. Sinirim ona değildi ama onu üzmüştüm. Benimle konuşmayı bırak yüzüme bile bakmadı. Zil çaldığında da hemen sınıftan çıktı. Kızlar okanın onu resim atölyesine çağırdığını söyledi. Yardım istemiş.

(Tuananın anlatımıyla)

Okul çıkışı da bir saat Okan'a yardım etmek için okulda kalmıştım. Şimdide hızlı koşarak eve doğru gidiyorum. Eve geldiğimde mavi ayı burda görmeyi beklemiyordum ama çağan yoktu
" siz buraya mı gelecektiniz?" Dedim ama yüzlerine bakınca bişey olduğunu anladım
" bişey olmuş..." diyebildim.
Telefonum çalınca açtım
" efendim?"
" nasılsın tuana?"
" ne istiyorsun?"
" haberin yokmu?" Dedi bizimkilere baktım.
" ne diyorsun ?" Dedim sinirle.
" çağanı aldım, misafirim olucak." Dedi. Şaşırdım
" Sibel çağanı hemen geri getir. Seni de gebertirim." Diye bağırdım. 

    Telefonda kahkahası yankılandı.
" bi süre misafirim olucak ondan sonrada abimin yanına gidicek ama erken bulursan gitmez." Diyip telefonu kapattı. Herkes ayağa kalktı
" tamam bişey yapmamız lazım, çağanı bulmamız lazım." Diyip sağa sola gidiyordum Mete kollarımdan tuttu.
" bulucaz onu, Sibel sadece senin zayıf noktan olarak onu gördüğü için yaptı." Dedi. Gözlerim dolmuştu
" bulucaz dimi Mete? Geri gelicek."   Bana sarıldı
" Çağanın neler yapabileceğini bilmiyorsun Eminim ki kendini koruyacak." Dedi.  Mete'den ayrılıp Ülkü'ye baktım.
" telefondan bişey çıkmadı mı?" Dedim bir umut. Hayır anlamında kafa salladı.

      " şimdi  hızla bişeyler düşünmemiz lazım. Yerini bulmamız için ne yapabiliriz?" Dedi yağız.
Sibel onu aldıysa kolay kolay bırakmazdı. Öldürebilirdi. Benim yüzümden çağanı kaçırmıştı. Çağanın kendini koruyabileceğini biliyordum ama yinede ödüm kopuyor.  Normalde ona zarar gelmesini istemezken Ona küsken gitmesine dayanamam.

                         — 2 GÜN SONRA—
  
     Hala çağanı bulamamıştık.  Sibel en son dün aramıştı ve yarın saat 16:00 gibi arayacağını söylemişti.  Ben öyle boş boş tüm depoları koşarak dolaşmıştım ama hiç bir yerde yoklardı.  Şimdide Bizim evde  oturuyoruz. Hiç uyumamıştık ama ben aramadan bir dakika bile durmadığım için berbat haldeydim.  Sürekli ağlıyordum.
" 2 gün oldu biz hala hiç bişey bulamadık. Rüyalarıma giriyo, senin yüzünden ölücem diyip duruyor onu bulmamız lazım." Dedim ağlarken.
"Ben aramaya devam edicem." Diyip ayağa kalktım ama ayağa kalkmamla sendelemem bir oldu esatla Mete beni tuttu.

     2 günde vücut direncim çok düştüğü için hastalanmıştım. Serum takmışlardı.
" tuana otur şuraya artık dur yerinde ." Dedi Leya sinirle.
" oturamam, onu bulmamız lazım. Bu gidişle gidebileceğimiz bi mezar-." Dedim ama aklıma dank eden şeyle dondum.
"Tuana ?" Diyen Salih hocaya baktım.
"Buldum!" Dediö heyecanla, herkes merakla bana baktı
" Sibel çağanı kendi eliyle bana getirecek."
" nasıl yani?" Dedi yağız. Güldüm
" Sibel'in aramasını bekleyeceğiz ama önce hep beraber savaşın mezarına gidiyoruz." Dedim diğerleri anlamamıştı ama üstelemediler hemen evren çıktık.

     Aşırı bitkin ve uykusuzdum. Her an yığılıp kalabilir gibi hissediyorum. Sibel'in bize verdiği saat gelmişti.  Benzin ve çakmak alıp Bizde mezarlığa gelmiştik.  Savaşın mezar taşına oturup beklemeye başladık. Telefonum çaldığında hemen açtım
" eee tuana bulamadınız mı?"  Dedi yorgundum ama güldüm
" yoo ben daha güzel bişey buldum." Dedim
" ne buldun?" Dedi merakla
" görüntülü ara ve gör." Dedim aramayı görüntülüye çevirdi.

    Arka kamerayı açıp savaşın mezarını gösterdim. Şaşırdı. Telefonu leyaya verdim
" Leya telefonu şuraya tut."dedim sonra Leya beni çekerken benzin bidonunu aldım.
" 15 dakikan var, çağan sapasağlam gelmezse, artık gidebileceğin bi mezar olmayacak." Dedim. Güldü
" yapamazsın." Dedi  onu görmüyordum ama korktuğunu Sesinden anlamıştım
" unutma ben abini öldürdüm, ölüsünü de zevkle yakarım"
Acımasız tuanaya dönmüştüm bi anda . Gözlerimden anlamış olacak ki " 15 dakika sonra yanında olacak." Dedi bidonu bırakıp leyanın elinden telefonu aldım
" 15 dakika , süren başladı ." Diyip suratına  kapattım.


     Mavi ay bana sarıldı. Salih hoca gülümsüyordu. Gözlerim karardı. Kendimi Mete'ye doğru bıraktım.
" tuana iyimisin?" Dediğinde kafa salladım ama bayılmak üzereydim.
" eve gidelim  Çağan oraya gelir ." Dedim
" eve gidicez ama sen çok kötü görünüyorsun gel bakalım hanımefendi." Diyip Salih hoca beni kucağına aldı.
" eve gidelim bi an önce hadi." Dedim Salih hoca çoktan yürümeye başlamıştı. Daha fazla dayanamayınca gözlerim kapandı.


       Sırtım yumuşak bir zeminle buluşunca irkildim.
" yatmak istemiyorum." Dedim.
" tuana hadi yat biraz." Diyen leyanın sesini duydum sonra istemesem de kendimi uykuya bıraktım.

                      ( Çağanın anlatımıyla )
     Sibel tuanayla telefonda konuşurken dinlemiştim. Tuananın sesi hiç iyi gelmiyordu. Savaşın mezarını yakmakla tehdit edince Sibel beni ormanın girişine kadar bıraktırdı. Bende hızla Salih hocanın evine geldim. Tuana hariç herkes bahçedeydi. Beni farkedince hemen ayağa kalktılar. Kızlar gelip sarıldı.
" iyisin çok şükür." Dedi Leya gülümsedim
" iyiyim sakin olun." Diyip onlardan ayrıldım. İçimi korku esir aldı
" tuana nerde? "
Esat " 2 gündür perişan oldu, bayılıp durdu. Mezarlıkta yine fenalaşınca eve getirdik, uykusuzdu zaten uyuyor" dedi.

      Hemen içeri girip salona gittim. Uyuyordu. Çok yorgun duruyordu. Biraz kıpırdandı.
"Bulmamız lazım." Dedi dinlemeye davam ettim. Ağlamaya başladı ama uyuyordu.
" aramam lazım bulmamız lazım." Dediğinde sesi yükselince kabus gördüğünü anladım. Hemen yanına koştum.  Ağlıyordu ama uyuyordu
" şşş tuana hadi uyan bak burdayım." Diyip bi yandan da sarsıyordum
" bak ben geldim burdayım hadi." Dediğimde tuana gözlerini aralayıp bana baktı
" bulucam seni, ne olur sen dayan... benim yüzümden biliyorum ama sen dayan." Dedi fısıltıyla  zor konuşuyordu.

     Böyle durumlarda hayal yada gerçek ne algılayamıyordu. Bu durum çok hoşuma gidiyordu.
" sende söyledin benim yüzümden oldu biliyorum özür dilerim" Dediğinde gözlerim doldu. Kabusunda bunu mu görmüştü?
" çok mu seviyorsun beni?" Dedim bi anda , cevabını merak ediyordum bana sırtını döndü yan yattı.
" çok seviyorum, Okan için kızdın  o yüzden mi ben seni bulamıyorum. Eğer o yüzdense ne olur gel.... 2 gün oldu yoksun, nerdesin çağan" Dedi sesi gittikçe
Düştü yine uyudu.

    Arkasına uzandım. Ufak ufak sayıklamaya devam ediyordu. Kollarımı beline sardım. Uyku sersemi kendini bana yasladı. Saçlarının kokusu burnumdaydı.
" geldim güzelim." Dedim kulağına doğru.
" ben seni bırakamam ki, bak burdayım." Fısıldıyordum. Bi kaç saniye sonra tuana sayıklamayı bırakıp uykuya daldi. Bende mayışıp kendimi uykuya bıraktım

Kuzgun ve Tozkoparan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin