25.bölüm

1.9K 156 44
                                    

                            (Çağandan devam)
     Bi süre sonra adamlar bizi bırakmıştı ama biz tuananın hangi uçurumdan düştüğünü bile bilmiyorduk.  Salih hocanın evine geldik. Kapıyı Salih hoca açtığında halimizi görünce şaşırdı hiç
Kimse konuşmuyordu. Hepimiz perişandık. Ağlıyorduk. Kapıdan çekilince içeri girdik. Oturduğumuzda bize baktı
" iyimisiniz siz ne oluyor?" Dedi.
" tuana öldü." Diyebildim sadece .

     Şaşırdı ayağa fırladı.
" ne saçmalıyorsunuz siz? Ne ölmesi?" Dediğinde Ülkü konuştu.
" özel çocuğu arayan adamlar hepimizi kaçırdı, tuana Çağan  ifşa  olmasın diye kendi güçlerini gösterdi. Adamlar da onu özel çocuk sandı. Bayıltıp uçuruma götürdüler. Biz projeksiyondan izliyorduk. Sonrada-" diyip sustu.

    " sonrada ne çocuklar?"
" sonrada tuanayı baygınken arabaya koydular. Ayağını arabanın içinde bir yere bağladılar. Arabayı denize ittikler." Diye tamamladım.
Salih hocanın gözleri doldu.
" siz ne yaptınız peki?" Dedi sinirle.
" biz çok şey yaptık hocam, ona acı çektirmek için planlar yaptık. Ben onunla gerçekten sevgili olmadım oyundu, yağız ona aşık değildi oyun oynadık. Kızlar onun arkadaşı değildi oyundu." Dedim.

   Salih hoca koltuğa oturdu ellerini kafası arasına aldı sonra kaldırıp bize baktı
" siz ne dediğinizin farkında mısınız? Ben size bunları mı öğrettim? Siz birinin ölümüne mi sebep oldunuz?" Diye bağırdı haklıydı.  Kızlara baktı
" tuana sizi kız kardeşi olarak gördü. Daha bi kaç gün önce size sürpriz hazırlamak için çabalıyordu. Erkekleri erkek kardeşi olarak gördü. Çağanı sevdi siz şimdi hepsi oyun muydu diyorsunuz?"
Bağırıyordu ama haklıydı.

      " yarın Ülkü'nün Doğum günü olduğu için sürpriz bişeyler yapmak  istedi bana  söyledi. Kaldığı odada dolabın içinde bir sürü süs var.  Buz dolabında pasta yapmak için malzemeler... her şeyi kendi eliyle yapmak istemiş. Bugünde temizlik yapacaktı. Yardım istemediğini söyledi." Dedi içim yanıyordu.  Bu kadar mı değer veriyordu.  Diğerlerine baktım. Şaşırmışlardı Salih hoca konuşuyor biz dinliyorduk.
" Yağız'ın hoşlanma fikri kimden çıktı?" Dediğinde yutkundum.
" Benden çıktı ." Dedi Ülkü. Salih hoca sinirle güldü
" o senin için böyle şeyler planlarken sen böyle şeyler mi planlıyordun? Yazık ki ben size hiç bişey öğretememişim." Dedi odadan çıktı.

     Evin kapısı kapanınca evden de çıktığını anladık.
" haklı." Dedim donuk bir ifadeyle.
" hepimiz el birliğiyle öldürdük kızı... bir mezarı bile yok..." Dedi Leya ağlamaya başladı.
Derin bi iç çektim
" neler planlıyormuş biz neler düşünüyorduk.." diyen Mete'ye baktım  sonra ayağa kalktım.  Hızla evden çıktım. El birliğiyle öldürmüştük onu, onu kandırdığımızı öğrenmemişti ama artık yukardan bizi  izliyordu öğrenmiştir. Ormanın içinde bi ağacın tepesine çıktım.  Gökyüzü ful görünüyordu. Yıldızlar parlıyordu.
" özür dilerim." Dedim fısıltıyla
" çok özür dilerim."

                       (Tuananın anlatımıyla )

      Plan benim planımdı. Hepsi perişan olmuşlardı. Hepsinin an ve an ne yaptığını görebiliyordum. Takip ediliyorlardı. Salih hoca en çok üzülendi. Adamlardan biri Salih hocanın kendi ailesinin mezarına gittiğini mesaj  Atınca ağacın tepesinde oturan Çağanı orda bırakıp adamlardan konum istedim ve oraya gitmeye başladım.

     Mezarlığa geldiğimde Salih hocaya bakınmaya başladım. İlerde görünce yavaşça yaklaştım. Dinlemeye başladım. Ağlıyordu  içim cız etti.
" ben onlara bunu öğretmedim. İnsanların arkasından plan yapan kötü olsunlar diye eğitmedim. Bi ölüme sebep olmuşlar. Kıza rol yapmışlar. En kötüsü de  tuanaya alışmıştım. Eve giriyordum salonda yada odasında oluyordu. Evde başka bir nefes sesi oluyordu. Bizimkiler kötü çocuklara dönüşmüşler  ama tuana o kadar kötülüğün içinde iyi tarafını gösterdi. Şimdi gidip onun başında ağlayabileceğim bir mezarı bile yok. Boğularak ölmekten korkuyordu. Boğularak öldü." Dedi. Toprağı avuçlamış sıkıyordu

     Gözlerim doldu. Ağlaması şiddetlendi. Yavaş yavaş yanına yürümeye başladım. Sadece o haketmemişti. Yaşadığımı bilecek ama yapacaklarımı yaptıklarımı bilemeyecek... en azından yaşadığımı bilmeli ona bunu borçluyum ama nasıl karşısına çıkmam konusunda tereddütte kaldım.
tam arkasında durdum. Normalde çok dikkatli biriydi ama şuanda o kadar kötüydü ki beni farketmemişti

    Gözümden yaşlar düşüyordu.
" çok sevdiğim bi okçuluk Hocası var." Dedim fısıltı şeklinde durdu. Kafasını kaldırdı ama arkasına bakmadı.
" çocuklara hep doğruyu öğreten, nasihatleriyle beni kendine hayran bırakan, her duruma karşı bir bakış açısı olan bir okçuluk Hocası."  Sesim titriyordu.

     Beni görmesi için önüne geçtim.  Ellerini dizlerine koyduğunda titrediklerini net bir şekilde gördüm. Gülümsedim
" hocam." Dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı.
" tuana." Dedi. Yere çömeldim. O mezar taşının üstüne oturmuştu. Ayak ucuna çökmüştüm.  Hızla bana sarıldığında bende sarıldım. Çok sıkıyordu sanki gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
Üst üste " çok şükür." Diyordu ağlıyordu. İçim acıdı ama gülümsedim. İçime işleyen bu sıcaklık ne bilmiyorum ama gözlerim doldu.

     Güven bu adamın kollarıydı . Güven, ormanda yaşayan herkes için sıradan bir okçuluk Hocası olan bu adamın kollarındaydı. Kendimi güvende hissedebileceğim tek yer Salih hocanın yanıymış gibi hissettim. Neydi bu? Herkesin şu çok huzurla anlattığı " baba şefkati" miydi?

Salih hocadan ayrıldığım da baş parmağını yanağıma sürttü gözleri de oradaydı. Sanki ayırt edemiyordu.
" hocam ben ölmedim." Dediğimde gözlerime baktı
"Sen öldün dediler ama nasıl olur?" Dedi.
" ben bana oynanan oyunu öğrendim, biri hiç sevmemiş, diğerleri kardeşi olarak görmemiş." Dedim güldüm. Yeniden dile getirmek canımı yakmıştı .
" yağız içmişti, gece yarısı beni aradı. Bende yanına gittim bana aşık sanıyordum ama bi anda her şeyi itiraf etti. Sana aşıkmış gibi yapma fikri ülkünündü, herkes oynadı Dedi. Çağan seni hiç sevmedi Dedi , oyunmuş."

      Yüzüne baktım, çok üzgündü ağlamıştı.
" plan yaptım, beni öldü biliyorlar.  Belkide böylesi daha iyidir bilmiyorum ama içimdeki öfke kontrolünden çıktı. Öfkemi dizginleyemiyorum."dedim
" sen ölmedin ya gerisi önemsiz, ortaya çıkmayacak mısın? "  çıkmayacaktım. Gözyaşlarımı silip yüzüne baktım
" çıkmayacağım, en azından bir süreliğine çıkmayacağım, sende kimseye söyleme olur mu?" Dediğimde kafa salladı
" nasıl istersen söylemeyeceğim." Dedi

        Salih hocayı eve getirip bende kaldığım yere gittim. Yeni bir ev almıştım.  Adamlardan biri mesaj atıp yarın Çağanın yetimhaneye gideceğini söylemişti. Cesur ve kader öldüğümü öğrenecekti. Çünkü cesur çok akıllı bir çocuk ve Çağan  onu kandıramaz biliyorum..

Kuzgun ve Tozkoparan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin