Kendimi yumuşak yatağın üzerine atıp tavanı izledim. Scott, Stiles ve Isaac hala aşağıda. Bilirsiniz onlar benden büyük. Dışlanıyorum yani. Gidecekleri bir partiden söz edip gülüyorlar. Ne kadar harika olacağından falan bahsediyorlar. Ne kadar harika olduğunu kendim göreceğim. Yarın o partide bende olacağım.
*
Burası kesinlikle harika! Yüzümdeki ve vücudumdaki bir kilo boyayı saymazsak. Yarı çıplak gibi bir durumda olduğumu da tabi. Bu partiyi harika yapan şeylerden biride sizi tanımak imkansız. Kimseye yakalanmazsınız. Bir diğer şeyde yanımdaki çocuk. Aşırı yakışıklı Tristan.
"Teşekkürler."
Yüksek ses müzikten dolayı bağırmak zorunda kaldım.
"Scott McCall'ın kardeşisin değil mi?"
Bardağı dudaklarımın arasından çekip başımı olumlu anlamda salladım.
"Onun gibi değilsin."
Gözlerimi kısıp ona bakmaya devam ettim.
"Ne demek istiyorsun?"
"İnsansın. Normal bir insan."
Oops! Boğazımda kalan meyve suyunu çıkarmak için öksürdüm. Sanırım kendisi de bir kurt adam oluyor. Ya da bir medyum falan. Başka türlü bunu bilmesine imkan var mı? Rahatsız olmuşcasına yerimde kıpırdandım.
"Bende bir Alfa'yım ve korkunun kokusunu alabiliyorum."
Alayla gülüp kendimi ele vermemeye çalıştım. Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecekken Stiles yanımda belirdi.
"Scott burada olduğunu öğrendiğinde hiç iyi olmayacak... Tristan?"
Stiles bir bana birde Tristan'a baktı. Tanışıyorlar mı?
"Geldiğimde Tristan ile tanıştık."
Stiles tekrar tuhaf bakışlarını Tristan'ın üzerinde gezdirirken beni kolumdan tutup çekiştirdi.
"Ne yaptığının farkında bile değilsin."
Sinirli gözlerle bana bakan Scott ve benim burada ne halt yediğimi merak eden arkadaşları. Scott yanıma gelip kolumu sıkıca kavradı ve beni dışarı doğru sürükledi. Kolumu ondan kurtarmaya çalıştım ama bunun imkanı yok. O bir kurt adam. Bense minicik bir insanım. Eski paslı kapıdan dışarı çıktık. Kolumu bırakıp beni ileri doğru ittirdikten sonra ona döndüm.
"Sana buraya gelebileceğini kim söyledi? İçeridekilerin yarısı kurt adam. Biz plan yapıp buraya geliyoruz ama sen her şeyi mahvediyorsun. Onu yakalayabilirdik. İstenmediğin her yerdesin. Sürekli bir şeyleri mahvediyorsun. Sorundan başka bir şey değilsin Amelia!"
Ne? Görüş alanımı bulanıklaştıran göz yaşlarımı silip ona baktım. Gerçekten bunları söylemiş miydi? Böyle mi düşünüyor yani. Allison onu kolundan tutup geri çekmeyi denedi. Gözlerinde ki öfkeyi görebiliyorum. Neyi mahvettim ben?
"Amy."
Düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim ve tek kelime bile etmeden arkamı dönüp Lydia'nın beni götürmesine izin verdim. Stiles'ın arabasına binerken mırıldandı.
"Öyle demek istemediğini biliyorsun. O senin ağabeyin."
Burukça gülümseyip başımı cama yasladım. İşte bu yüzden onunla yakın olamıyoruz. Benim her şeyi berbat eden küçük bir kız olduğumu düşünüyor. Dediklerinde haklı da.
*
Havluyu ıslak saçlarıma sarıp başımı kaldırdım.İyi olup olmadığımı kontrol etmek için bekleyen Stiles'a bakıp güldüm.
"Saçımda ki havluyla komik göründüğümü söylemeye bile kalkma." diyerek onu uyardım.
"Aslında o pijamalarla komik göründüğünü söyleyecektim."
Yatağın üzerindeki yastığı alıp ona fırlattım.
"Hey!"
Stiles eğildiği için yastık Isaac'in yüzüne çarpmıştı. Ne ara geldi bu?
"Ne biçim kurt adamsın sen? Refleks falan sıfır sende." diye alay ettim.
Yastığı tutamadan direk suratına yapıştı. Yastığı havaya kaldırıp bana attığında tek elimle yastığı yakaladım.
"Gördün mü? Buna refleks ve beceri diyoruz. Sende olmayan iki şey."
Sinsice gülümseyip yastığı yatağa bıraktım ve ikisinin yanından geçip aşağı indim. Koltuğa oturup iyice yayılırken televizyonu açtım. Koltuğun tam ortasında oturduğum için sağıma Isaac solumada Stiles oturdu. Kanalları gezerken güzel bir şey bulmayı umdum. Geç, geç, geç,bunu da geç. Bu sıkıcı, romantik, spor, aşırı ergen.
"Kumandayı rahat bırak Amy."
"Sevdiğim dizileri bulamıyorum Stiles."
Bir kaç kanal geçtikten sonra birinde durdu ve başarıyla gülümsedi. Korku filmi mi izleyeceğiz?
"Yanımda bir kurt adam oturuyor Stiles. Korku filminin ta kendisini yaşıyoruz."
Parmağımla Isaac'i işaret ederek dik dik ona baktım. Stiles'ın fikrinin değişeceğini sanmıyorum. Değişmedi zaten.Israrla çalan kapı zilini bir tek ben mi duyuyorum?
"Biriniz kapıyı açsa ya?"
İkisinden de ses çıkmayınca gözlerimi devirip ayağa kalktım. İki dakika otursam kıyamet kopar sanki. Kapıyı açtığımda karşımda kimseyi göremedim. Yumuşak pofuduk ayakkabılarımla kapıdan dışarı bir adım atıp etrafa baktım. Ardından yere baktım ve tekrar bir şey göremedim. Başımı kaldırdığım sırada kalp krizi geçirecekmiş gibi oldum. Kendimi geriye doğru atmak için harekete geçmiştim ki benden daha hızlıydı. Refleks diye buna denir işte. Elleriyle ağzımı kapatmadan önce sesim kısılana kadar bağırdım.
"Stiles!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfsbane
FanfictionÜç şey uzun süre gizli kalamaz: güneş, ay, gerçek. ▪️1 - #TeenWolf 20.10.2020