Hala çok fazla okuyan kişi olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor, gelen yorumları ve beğenileri gördükçe her ne kadar iyi bir kurgu olmasada güzel bir sonu hepimizin hak ettiğini düşündüm. Bu sebeple elimden geldiğince kitabımı devam ettirip güzel bir şekilde noktalamaya çalışacağım.
Umarım beğenirsiniz. Herkese iyi okumalar. Sizi seviyorum ❤️
Scott'ın beni bırakıp 5 dakika bekle hemen geliyorum dediği yerde yaklaşık yarım saattir bekliyordum. Ne Scott, ne Kol ne de herhangi birine rastlamadım yarım saattir. Beni unuttular mı acaba diyeceğimde biraz komik kaçacak. Hatırlayan mı var sanki.
Hastanenin köşesinde sıkıntıyla oturmaya devam ettim. Ne oluyor gerçekten anlamıyorum artık hiçbir konuda hiçbir fikrim yoktu. Kimsenin hızına yetişecek halimde yoktu doğrusu. Habersiz o kadar uzun zaman yaşadım ki şu saatten sonrada böyle yaşamaya devam etsem keşke.
Ağabeyim ruh hastası bir manyak gibi etrafta terör estirecek raddeye hangi ara gelmişti ve yanında diğer manyakları nereden bulmuştu çok merak ediyordum doğrusu. Bunu bir başkası yapsa bu kadar tuhafıma gitmezdi ama Stiles?
Bir dakika... İçimde oluşan ürpetiyle arkamı döndüğüm sırada yolun karşı tarafında bana bakmakta olan karartıyı gördüm.
"Gerçekten mi ya, yine mi sen?"
Işın kılıcı olmayan Darth Vader bana doğru yürümeye başladığında hiç beklemeden koşmaya başladım. Bunların benimle derdi ne! İçimden bir ses bana acil bir şekilde Scott'ı aramamı söylüyordu. Ufak bir sorunumuz vardı ki telefonum hala ortalarda yoktu.
Bir köken vampirle aynı yaraları bile paylaşıyor olduğumuz halde neden onun kadar hızlı koşamadığımı düşündüm. Gerçi koşuyor mu ışınlanıyor mu ondan pek emin değilim. Keşke bir vampir çakması olmak yerine Barry Allen'a falan dönüşseydim. En azından şu durumda bana bir faydası olurdu.
Arkama dönüp baktığımda o şeyle aramızda sadece bir kaç metre olduğunu gördüm. Harika. Asfalt ayağımın altında nehir misali akıyor, ben doğru düzgün nefes bile almayıp var gücümle koşmaya devam ediyordum.
"Neden peşimde olduğunu bilmiyorum ama benim süper güçlerim yok! Boşuna koşuyorsun peşimden ya ciddiyim bak."
O şeye bakmak için arkamı döndüğümde bomboş bir sokakla karşılaştım. Nereye kayboldu bu? Adımlarımı yavaşlatarak etrafa baktım. Az önce peşimden koşuyordu. Eminim, hayal görmedim. Aklıma başka bir yere ışınlanmış olabileceği fikri geldi. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir an patlayacağını düşündüm. Tamamen durup kaldırımın kenarına çöktüm ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Tam olarak hala kendime gelebilmiş değildim. Hafızam yokken geçirdiğim krizleri geçirmem an meselesiydi. Panik atağım kendini gün yüzüne çıkarak her şeyi zorlaştırabilirdi.
Avuç içlerim soğuk taşlarla buluştuğunda nefesimi verdim. Burada olduğunu hissediyordum. Yarattığı o kötü enerji bende farklı hislerin uyanmasına neden olmuştu. Pekala artık endişelenmesi gereken sadece ben değildim. Üzgünüm Kol...
"Biliyor musun, bu kaçma işinden çok sıkıldım." dedim arkamı dönmeden göz ucuyla ona bakarak.
"Beni anlıyor musun hiçbir fikrim yok,"
Parmaklarım tam yerlerine oturtulmamış taşların arasına girdiğinde gülümseyerek bir tane yaşı yerinden söktüm.
"Ama ben koşmaktan nefret ederim." diyerek elimdeki taşı maskesine doğru fırlattım.
Taş sanki sihirli bir kalkana çarpmış gibi parçalara ayrılırken içimden birkaç küfür savurdum. Bu gerçekten çok kötü bir fikirdi. Ne sanıyordum ki zaten kaldırım taşının bir anda Thor'un çekicine dönüşeceğini mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfsbane
FanfictionÜç şey uzun süre gizli kalamaz: güneş, ay, gerçek. ▪️1 - #TeenWolf 20.10.2020