Immortal

883 62 6
                                    

Herkese merhaba! Öncelikle şunu söylemek istiyorum maalesef bu yazdığım son bölüm olabilir. Elbet bir gün yeni bölüm gelir ama ne zaman bilmiyorum. Okuldan ve derslerden fırsat bulamayacağım birde buna YGS eklenecek. Ayrıca hepinize teşekkür ediyorum. Çünkü bu mükemmel bir hikaye değil ve bende mükemmel bir şekilde yazamıyorum bunun farkındayım ama yazarken eğlendiğim, mutlu olduğum, keyif aldığım için yazıyorum. Yani kusursuz bir şey olmadığını biliyorum. Sizde biliyorsunuz ve farkındasınızdır tabi o yüzden bunlara rağmen okuyup destek verdiğiniz için hepinize çok ama çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın, umarım hayatta herşey istediğiniz gibidir ve istediğiniz gibi olur. Keyifli okumalar 💕

Göz kapaklarım yavaşça aralanırken korkunç bir acı bütün vücuduma yayıldı. Etrafın görüntüsü netleşirken yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Karşı duvarın dibinde bir kız gözlerimin içine bakıyordu. Allison. Birisi kolumun altına girip beni ayağa kaldırdı. Her yerim öyle acıyor ki. Sağıma baktığımda beni kaldıran kişinin Mason olduğunu gördüm. Dün heyecandan onu tanıyamamış olmalıyım.

"Uyandığımızda bizden başka kimse yoktu. Bir şey hatırlıyor musun Amy? Her hangi bir şey?"

Başımı sağa sola sallamakla yetindim. Düşünmek bile canımı yakıyor. Sırtımı duvara dayayıp ayakta durmak için destek alırken Mason eğilip Allison'ı kaldırdı.

"Bu hiç iyi değil. Etrafa bakmalıyız. Bir anda ortadan kaybolmuş olamazlar."

"Burayı baştan aşağı aradım. Hiç bir iz yok. Arabaların hepsi oldukları yerde duruyor." dedi Mason kendi arabasının kapısını açarken. Etrafa baktığımda haklı olduğunu gördüm. Herkesin arabası buradaydı.

Cebimden telefonumu çıkarıp Scott'ın numarasını tuşladım.

"Çalmıyor."

"O vampirler bir şey yapmış olabilir."

Ceketimi çıkarıp dizlerimin üzerine bırakırken başımı olumsuz anlamda salladım. En son neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Tam ortada duruyordum ve bir şeyler söylüyordum. Çoğusu anlamsız ve saçma şeylerdi. Tristan daha ne kadar konuşacağımı sormuş daha sonrada.. Hepsi bu kadar. Hatırlayabildiklerim bu kadardı. Hepside önemsiz şeyler.

"Bizi burada bırakmaları çok saçma olurdu. Neden herkesi alıp insanları bıraksınlar ki?"

Allison babasını ararken biraz olsun rahat edebilmek için botlarımıda çıkardım.

"Stiles!" demiştim bir anda.

"Bizi bırakıp onu neden alsınlar?"

Mason gaza biraz daha yükleniyordu ki ani bir frenle arabayı durdurdu. Ön camın manzarası karşısında üçümüzde neye uğradığımızı şaşırdık.

Bir kaç arabanın boyası pençe izlerinden kavlamıştı. Yolun ortasında ağlayan bir kaç çocuk ve onları sakinleştirmeye çalışan ebeveynleri oradan oraya koşuyordu. Mason arabadan inip etrafına göz gezdirdi. Sanki bir şey herşeyi yıkıp geçmiş gibi. Bir kızın çığlını duyup arabadan indim. Evin arkasına geldiğimde dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette ağlayan birini gördüm. Beni gördüğünde üzerime yapışıp daha çok ağlamaya başladı.

"Arkadaşlarım! Hepsi gitmiş!"

Kızı kendimden uzaklaştırırken elim alnıma gitti.

"Onlar insan değildi, değil mi?" dediğimde kız tekrar üzerime atladı.

"Sen nereden biliyosun?"

Kızı üzerimden ittirmeye çalışırken birinin adımı haykırışını duydum. Kızı üzerimden zor bela itip sesin geldiği yere koşmaya başladım. Çıplak ayakla koşturduğum için canım yanıyordu.

WolfsbaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin