Geçen her dakika mahşer yerini daha çok andırıyordu. İkimizde birbirimize sarılmak için koşmadık. Öylece bakmaya saatlerce devam edebiliriz. Genel olarak bunun sebebi benim. Benden başka sebeplerde var tabi ama şuan bütün taşlar benim üstüme oynanıyor.
"Şaşırmış olmanı anlıyorum."
Tırnaklarımla kolumda uzun bir çizgi bıraktım.
"Şaşırmış olmamı anlıyor musun? Gerçekten beni anlıyor musun Stiles? Yaşadığımı bildiğin halde beni tekrar gömdün! Bir tabutun içinde uyandığımda neler hissettiğimi anlıyor musun?"
5 dakikalığına ölüm sessizliği oluştu. Bu sessizliğin uzun sürmeyeceğini üçümüzde biliyorduk.
"Açıklayacağım."
"Sakın! Sakın bana açıklama yapmaya kalkma." dedim koltuğa otururken.
"İzin verirseniz ölü olmaya devam edeceğim ve sen tek kelime bile etmeyeceksin."
Kimseyi dinlemek istemiyorum. Kimseyle konuşmak istemiyorum. Sadece uyuyacağım. Uyandığımda bütün bunlar bir rüya olacak.
Bunlar bu gürültüde nasıl uyuyor.
Israrla çalıp uyumama izin müzik sesine söverek koltuktan kalktım. Burası hep böyle gürültü bir yerse kafayı yiyeceğim.
Kendimi koltuğa tekrar atıp yastığı kafama bastırdım. Bari bugün uyumama izin verseler.
"Yeni dirilmiş birine göre pek canlı durmuyor."
Koltuktan fırlayıp kapıya döndüğümde ağzım açık kaldı. Parmağını sallaya sallaya bana doğrultan Aiden'ı görünce uykum ve yaşama hevesim hepten kaçmıştı.
"Sürpriz!"
Hani yaşadığımdan kimsenin haberi yoktu? Eğer kimseden kast ettikleri bir sürüyse bir daha kimse kelimesini kullanmayacağım.
"Sanırım yaşadığımı yeni öğrenen bir tek ben varım."
Ve sanırım bu duygusal aile buluşması yapıp ağlayacağımız kısım.
*
"Onlara açıklayacağız. Mantıklı davranacaklarına eminim."
"Kapa çeneni Isaac!"
Arabanın camını sonuna kadar açıp içeriye temiz hava dolmasına izin verdim.
"Bana çeneni kapat deyip durma."
Bunun sonu kimse için iyi sonuçlanmayacak. Benim geri dönmeme izin vermeyecekler. Klaus'un hayatının benim yüzümden tehlikeye girmesine ne kendisi ne ailesi göz yumar ve sonunda Mikaelson ailesi tarafından bütün ailem katledilir sonrada beni bir odaya zincirleyip zarar görmemi engellerler.
Göz ucuyla ön koltukta oturan Aiden'a baktım. Pek havasında değil.
"Ölü hali bile bu halinden çok daha iyiydi." diye gevelendi.
"Tanrım..."
Elini omzuma atıp beni bir oyuncak ayıymışım gibi sarmaladı.
"Rahat bırak beni."
Onu her ittirişimde beni kendine daha çok çektiği için en sonunda pes edip kendimi serbest bıraktım. Onunla baş etmek mümkün değil.
"Bu konuyu konuşmaya bir süre ara verelim olur mu?"
Ayaklarımı sinirle yere vurup tamam dercesine başımı salladım. Bu konu hakkında konuşmamak herkes için daha iyi olacak. En azından benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfsbane
FanfictionÜç şey uzun süre gizli kalamaz: güneş, ay, gerçek. ▪️1 - #TeenWolf 20.10.2020