*Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba! Zor lise hayatından sıyrılıp elimizden geldiğince yazıp devam ettirmeye çalıştığımız ve benim ilk hikayemin yeni bölümü sizlerle. Bu bölümde hepinizin kafası karışacak biliyorum ama ileri ki bölümlerde her şey yerine oturmaya başlayacak ve bir çoğunuz bana sövecek eminim. Her neyse fazla uzatmayacağım canlarım. Umarım beğenirsiniz xx.!
"O kadar parayla ne yapmayı planlıyorsun?"
Elimdeki bir avuç dolusu bozukluğa bakıp iç geçirdim. "Las Vegas'tan kendime lüks bir villa alacağım." diyerek gözlerimi devirdim.
"Bana da bir oda verirsin ha?"
Kafamı belli belirsiz sallayıp güldüm. "Evime bir kurt adam almayacağım boşuna ümitlenme."
Ellerini saçlarının arasına daldırıp gülümsedi. "Ama sevgilini alırsın."
Dudağımı ısırıp ona doğru bir adım attım ve kollarımı boynuna doladım. "Sevgilim uslu bir kurt adam olursa belki alabilirim." deyip dudağına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim ve yürümeye başladım.
Tabi birde abim anlayışlı bir abi olursa. Yoksa evde birbirleriyle kurt dövüşü yapmalarını kaldıramam. Salonun ortasında bir arena ve seyirciler. Ne diyorum ben?
"Hadi Liam acele et. Geç kalacağız."
Liam'dan ses çıkmayınca olduğum yerde durup bir süre bekledim. Arkada ne yapıyor diye bakmak için döndüğümde ise tek gördüğüm yerde kanlar içinde yatan ölü bir beden oldu.
Gözlerim aniden açıldı ve yattığım yerden büyük bir korkuyla ayağa fırladım. 1 santim bile önümü göremediğim kapkaranlık bir yerde gözlerimi açmanın ve gördüğüm kabusu verdiği korkuyla derin derin nefes alıp verdim. Beynim o görüntüleri ayırt edemedi. Kabus olmayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar kabustu. Ellerimi yüzüme götürüp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ayaklarımın altındaki soğuk zemin ve karanlık bilinmeyen bir oda. Sahi neredeyim ben? Elimle sağı solu temkinli bir şekilde yoklamaya çalıştım. Uzun bir koridorda sonsuzluğa yürür gibi çıkış yolunu ararken gözlerim yavaş yavaş karanlığa alışıyordu. Neredeyim ben? En önemlisi nasıl geldim buraya? Hatırlamak için zihnimi zorladım.
"Anlamıyorsun Amelia!" diye bağırdı Malik.
Sesi boş odada kulaklarımı çınlatacak şekilde yankılandı. Sinirden deliye dönmüşcesine sağa sola gidip duruyordu.
"Amacım sana zarar vermek değil, insanları korumak. Kendimi korumak!"
Acıdan sızlayan vücudumu zorlukla ayağa kaldırdım.
"Neyden koruyacaksın?" dedim güçsüz sesimle.
"Neyden değil Amelia neyden değil. Kimden." duraksadı ve ardından devam etti.
"Gerçek bir Alfa'nın karşısında sadece başka bir Gerçek Alfa durabilir ve o sensin."
"Aklını kaçırmışsın sen!" diye çığlık attım.
"O Alfa'yı kendim için öldürmedim. Güç için öldürmedim."
"Beni dönüştürmek için öldürdün." diyerek cümlesini tamamladım.
Tamamlanmak bilmeyen yapbozun eksik parçaları yavaş yavaş yerine oturmaya başlamıştı. O Alfa çocuk kendi hayatı için beni öldürmek istemişti, çünkü Malik'in onu benim için öldürmek istediğini biliyordu ve beni ortadan kaldırırsa yaşayacağını düşündü. Partiye gittiğim gece olanlar hayal değildi. Abisi Mike beni kurtarmış ve hepsini hayal olduğunu düşünmemi sağlamış. Ormanda ki cesetler gözümü korkutmak içinmiş. Zavallı Louise beni korumaya çalışırken ölmüş ve ona engel olacaklarını bildiği için suçu Derek, Tristan ve Scott'a atmış. Hain Peter Hale ise Alfa olmak için beni satmış. Sorun şu ki neden Scott'an korktuklarını anlayamıyorum. Yani Gerçek Alfa olması neden herkesi bu kadar korkutuyor. Benimde Gerçek Alfa olma ihtimalime muhtaç olacak kadar onları korkutan ne?
Birden arkasını dönüp duvara yumruk attı. Duvarın ortasında açılan koca deliğe bakıp derin bir nefes aldım ve kendimi toparlamaya çalıştım.
"Ne var biliyor musun?" dedim cılız sesimle camın önünde duran demir sandalyeyi alırken.
"Siz kurt adamların refleks sorunu var."
Bir süre duraksadı ardından şaşkınca "Ne?" diyerek bana döndüğü sırada bütün gücümle sandalyeyi kafasına savurdum. Boş anına denk gelmişti ve sandalyenin ona çarpışını engelleyemedi. Tabi onu gram etkilememişti. O bir Alfa! Ne sanıyordum ki. Kafasına sandalye ile vurunca yere yığılacağını ve benimde kaçabileceğimi mi?
Sinirle üzerime atlayıp dişlerini boğazıma geçireceği sırada kapı aniden açıldı ve odaya Mike girdi.
"Dur!"
"..................."
Zemin bir anda ayaklarımın altından çekilmişti. Mike'ın dediklerini hazmetmeye çalıştım. Bulanıklaşan zihnim ayakta duramayacak kadar güçsüz düşmüştü bedenim. Kendimi boşluğa bırakırken Malik belimi sıkıca kavradı.
"Üzgünüm Amy... Çok üzgünüm."
Nefes almamamı engelleyecek bir şey oturdu boğazıma. Büyük... Çok büyük bir acı. Malik'in az önce bıraktığı pençe izlerinin acısı değildi bu. Büyük bir yalan üzerine kurulu geçmişimin acısıydı. Kendimi Malik'in kollarından kurtardım ve var gücümle koşmaya başladım.
Sesim kısılana kadar çığlık atıp ağaçlara yumruklar ve tekmeler savurdum. O kadar boş hissediyorum ki. Sanki yaşamak için hiç bir sebebim kalmamış gibi. Belkide ölmüş gibi...
"Amelia!" diye adımı haykıran Liam'ın sesi tüm ormanda yankılandı.
Bir anda yanımda bitip beni kolları arasına çekip sıkıca sarıldı. Kendimi daha fazla tutamayıp gözyaşlarımı serbest bıraktım. Gözümde tek bir damla kalmayana kadar ağlamak istiyordum.
"Bittim ben Liam... Bittim."
Malik'in dişleri boynumda kalıcı bir iz bırakmak üzereyken Mike'ın odaya dalışı ve telaşla bağırması. Ardından bir şeyler söylemesi ve benim yıkılışım.
Zemin yeniden ayaklarımın altından çekildi ve ben zorlu geçmişimin karanlık yalan sayfalarına çakıldım. Ve onca sene hiç yaşanmamış gibi silindi zihnimden. Sanki hiç var olmamışım gibi kayboldum evrenden.
*
"Nasılmış bakalım benim küçük cadım?"
Başımı dizlerimin üzerinden kaldırıp lambanın parlak sarı ışığından korunmak için gözlerimi kıstım.
"Çalıştın mı?"
Ayaklarımı yatağın kenarından sarkıtıp dik bir konum aldım. Boğazımdaki yumruyu gidermek için yutkundum ve karşımda duran yaşlı doktora burukça gülümsedim. Bir haftadır aralıksız tekrar ettiğim cümleyi toparladım. Gerçekte kim olduğumu ve kim olmadığımı hatırlatan o acı cümle. Rafa kaldırılmış geçmişimin bir parçası.
"Adım Amelia. Kimim ben?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolfsbane
FanfictionÜç şey uzun süre gizli kalamaz: güneş, ay, gerçek. ▪️1 - #TeenWolf 20.10.2020